Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Ordu'ya Kürt fındık işçileri gelmesin mi?

Ordu'ya Kürt fındık işçileri gelmesin mi?
 

Karadeniz'in sorunları saymakla bitmez. Bunlardan en acısı 1200 km'ye yakın karadeniz sahilinde bir tane dahi uluslararası konteynerleri yükleyip boşaltabilecek bir liman kurulmamasıdır. Karadeniz'in gelişmesinin en büyük nedenlerinin başında bu yatmaktadır. Dikkat edilirse bütün gelişmiş kentler limanlar çevresindedir. Biraz da uzakta unutulmuş bir üvey evlat gibi gözden ırak olan bu halk gönülden de ırak kalmıştır.

Bütün bunların da etkisiyle bir türlü geliştirilemeyen tarım altyapısı ve entegre tesisleri yapılamaması karadenizliyi işsiz bırakmış bu nedenle çareyi büyük kentler ve yurtdışına göç etmekte bulmuşlardır. Karadeniz'de genç nesil durdurlamamaktadır. Bu nedenle yaz geldiğinde fındık toplama zamanı yaklaştıkça işçi bulmak zorlaşmaktadır.

Yıllardır bu açığı Kürt kökenli işçiler kapatmıştı. PKK terörü 30 yıldır olmasına rağmen Kürtlerin burada fındık toplaması hiç bu yıl kadar sorun olmamıştı.

Bu durumun nedeni ise Kürt sorununa hükümetin garip yaklaşımlarıdır.

Bilindiği gibi Amerikancı, neo-liberal, muhafazakâr ve islami referanslara sahip bir iktidar, bu ülkenin kadim sorunlarından birine, Kürt sorununa ilişkin kapsamı bilinmeyen, içeriği resmen açıklanmayan bir “açılım” projesini ortaya attı. İktidarın sınıfsal bakımdan burjuva, siyasal olarak ise gerici karekteri bilinmesine karşın bu politik hamleye solun bazı sektörleri, utangaç biçimde de olsa, ne yazık ki destek verdi. Liberal sol'un bu desteği sadece Kürt sorunuyla sınırlı değil.

Habur'daki manzaralar halk tarafından çok iyi izlendi. Bu durum çoğunluk tarafından onur kırıcı bulundu.

Oysa iktidarın "Kürt açılımı" hamlesinin gerici ve emperyalist karakterinin açığa çıkması için pek fazla beklememiz gerekmedi. Gelinen aşama "Özel Ordu" ve yeniden kirli savaş, yani "gayri nizami harp" oldu.

Bu özel ordunun TSK'ya bağlanmaması durumunda çok dramatik sonuçlar ortaya çıkaracağı kesindir. Daha önceki yazımda da söz ettiğim gibi ABD'nin İran saldırısı başladığında Türkiye'de bir iç savaş havası verileceği ve bunun devamında Türkiye'nin bu konuda gitgide sertleşeceği ve devamında K.Irak'ta konuşlanmış ABD Ordusu yardımıyla ve BM Barış gücü ve NATO adı altında ABD'nin Doğu'ya hakim olma ihtimalini teyit edercesine Başbakan çıkıp "Bu sorunu NATO çözsün" önerisinde bulunmuştu.

Ordu'da köylü sendikacısı geçinenler ve amaçları sendika olarak yüksek işçi ücretleri ve refahı olması gereken bu kurumlar, dışardan gelecek işçilere önayak olmaktadır. Oysa dışardan gelen işçiler buradaki işçi ücret seviyelerini düşürmektedir. Akşama kadar fındık toplayan bir işçinin 25 TL ücret almasının nedeni de burda yatmaktadır. İşte emekçi geçinen bu kişi ve kurumlar her nedense bir nevi ücretlerin düşmesine de yardımcı olmakla solculuklarını sorgulamaları gerkemektedir.

Ordu'da artık topraklar o kadar bölünmüştür ki ortalama köylü 1-2 ton fındık yapmaya başlamıştır. Bu rakam da aslında aile üyeleri tarafından toplanabilirdir. Bunun yanında şehir dışında yaşayanların böyle bir şansı yoktur. Bu nedenle işçi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. İşte bu kişilerin de bu kadar düşük ücretle işçi çalıştırmasını gerektirmez. Bu ayrı konudur. Bence işçi günlüğü 50 TL den aşağı olmamalıdır.

İşin mevsimlik ve bir ay sürmesi bu dönemde aşırı işçi talebi yaratmakta bu da Kürt ve Gürcü işçiler tarafından karşılanmaktadır. Kürt ve Gürcü işçilere de yerli işçi ücretine yakın ödemeler yapılmamasının nedeni ise bu işçilerin fındık toplamayı bilmemesi ve bu nedenle verimli olmamasındandır. Her ne kadar fark olursa olsun ücretlerin bu kadar düşük olması ve işçiler arasında bu kadar fark olması utanç vericidir.

Tabi ki bu düşük ücretin bir nedeni de fındığın yıllardır değerlenemesindendir. Bu piyasada sürekli fiyatları aşağıya çekmeye çalışan bir grup bulunmaktadır ve bu grupların hükümet üzerinde de etkileri çok fazladır. Hükümete doğrudan destek ve fındığın artık TMO ve Fiskobirlik tarafından üç yol boyunca piyasadan hiç mal alınmamasını önerenler de bunlardır. Örneğin bu yıl piyasadan 100.000 ton fındık çekilebilse fındığın değeri 2-3 katına çıkabilirdi.

Eski Ordu Ziraat Odası Başkanı ve Ulusal Fındık Konseyi Başkan Vekili Onur Şahin’in kullandığı “Karadeniz insanı bayrağına saygı göstermeyene sevgi göstermekte zorlanıyor” sözleri The Economist dergisinde de yer aldı.

The Economist, “Kürtlerle Türkler bir arada yaşamalı mı?” başlığıyla yayınladığı makalede, Kürtlerin önemli bir bölümünün bu soruya “Hayır” cevabını verdiğini iddia etti.

Dergi, “Ancak son zamanlarda, her geçen gün daha fazla sayıda Türk de yaklaşık 14 milyon Kürtle bir arada yaşamanın zorunlu olup olmadığını sorguluyor. İstanbul'un en büyük Kürt şehri olması ya da Kürtlerin etnik olarak homojen olduğunu iddia ettiği şehirlerden sadece birkaçının böyle olduğu gerçekleri de bir yana... Televizyon tartışmalarında ve internet ortamında Kürtlerin artık kendi yoluna gitmesini isteyen tartışmalar da giderek artıyor” diye yazdı.

Bu tartışmaların arttığı bir sırada PKK’ya karşı askeri operasyonların hızlandığına işaret eden The Economist, “ılımlı İslamcı” olarak nitelediği AK Parti’nin sınırda profesyonel bir ordu kurma hazırlığında olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bazıları bunun 1990’lı yıllardaki aşırılıklara dönüşmesinden korkuyor. O yıllarda 3 bin kadar Kürt köyü boşaltılmış, binlercesi hapislere atılmış, öldürülmüş veya kaçırılmıştı. Türkiye’nin Kuzey Irak dağlarındaki PKK üslerine düzenlediği hava saldırıları giderek artıyor. Amerika gerek istihbarat desteği sağlayarak, gerekse Türk jetlerine açılan hava koridorlarını genişleterek yardım ediyor. Ancak Amerikalılar, Türkiye’nin Iraklı Kürtlere yaptığı 200 civarındaki PKK yöneticisinin teslim edilmesi yolundaki çağrılarının giderek sertleşen tonundan endişe duyuyor. Amerikalıların en son istediği şey, Irak’tan çekildiklerinde Türkiye ile Iraklı Kürtler arasında bir savaş çıkması.” The Economist, AK Parti’nin Kürt “açılımı”nın da artık geçmişte kalan bir seda olduğunu savundu.Kandil’deki elebaşı Murat Karayılan’ın görüşme çağrısında bulunduğunu hatırlatan dergi, Türk güvenlik ve istihbarat birimlerinin zaman zaman ?mralı’daki Abdullah Öcalan ile görüştüğü yolunda haberler bulunduğunu kaydederek şu sözlere yer verdi: “Ama önümüzdeki Temmuz’da yapılacak genel seçimlerin yaklaştığı bir ortamda Tayyip Erdoğan, hem Türkiye hem de müttefikleri tarafından terörist ilan edilen bir grupla açıkça görüşerek milliyetçi öfkeyle karşı karşıya kalmayı göze alamaz. Diğer taraftan, Erdoğan’ın da bildiği gibi, savaştan yana tavır alıp reformlardan vazgeçmek yalnızca ordu içindeki Erdoğan muhaliflerinin işine yarar. Eski bir Türk deyişinde olduğu gibi, Erdoğan’ın elinde iki ucu b..klu bir değnek var.”

Aynı zamanda dergi Ordu'lu fındıkçıların Kürt işçi istememesini de konu yapmış, Türkiye'de oluşan ırkçı ayrışmayı bununla özetlemiştir. Türkiye hiç böyle olmamıştı deniyor.

Ancak Ordulu'ların şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmektedir. Kurtuluş savaşı'ında Türkiye'ye savaş açmış ve sayılmayacak kadar acılara neden olmuş Fransa, İngiltere gibi ülkelere gurbetçi olarak işçi olarak gittiklerini ve yine Almanya'ya gittiklerini unutmamalıdırlar. Bu halkların arasında normalde hiçbir çatışma yoktur. Bu savaştan nemalananlar bu halkları karşı karşıya bırakmıştır.

Ordululara bir önerim var. Gelenlerin ırkına etnik kökenine bakmayın! Onları birer misafir ve emekçi olarak görmemiz gerekmektedir.

Onlar herşeyden önce insandır.

Orduluların kendine yakışanı yapacağından eminim. Ordulu ezilen emekçinin halinden anlar.

 
Toplam blog
: 105
: 3914
Kayıt tarihi
: 05.11.08
 
 

İ. Ü. İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler 1989 mezunuyum. 1993'ten beri uluslararası fındık ..