Organize Sanayi Bölgeleri

İmalat potansiyeli ile üretim olanaklarının birleştirilmesi, uygun girdi havuzu sayesinde maliyetlerin azaltılması, ortak etkinlikten doğan sinerjinin sağlanmasına en güzel örnekler Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’dir. Türkiye, OSB’lerin değerini ve önemini giderek kavramakta, yurt genelinde ve Anadolu’nun bir çok kentinde OSB’ler kalkınmanın çoban ateşleri olarak yer almaktadır.

Eskiden bir kentin ve yerleşim çevresinin ‘gelişmesi’ orada yol, okul, hastane, fabrika, tersane, kamu tesisleri ve benzeri kurumların var olmasıyla ölçülürken, günümüzde, elbet bu saydıklarımızın da önemi bir yana, gelişmişlik kıvamında en büyük etkenler Organize Sanayi Bölgeleri olarak tanımlanmaktadır. OSB’lerin var’lığı, kentler ve hemşerilerinin teminatıdır.

Ekonomik modele hangi açıdan bakarsak bakalım, organize sanayi bölgelerinin kurulmasında lokomotif  devlettir. Bu dünyanın hemen her yerinde geçerli bir olgudur. Devletin düzenleyici ve özendirici ajandası olmadan OSB’lerin deyim yerindeyse kendiliğinde oluşması güçtür. Bu gerçeğin kavrayışında olan Türkiye’mizin kamu yönetimi de, merkezi ve yerel yönetimlerin iş birliği ve ticaret ve sanayi odalarının desteği bankacılık ve finansman sisteminin de katkısıyla, yurt genelinde OSB sayısının günümüz itibariyle 308’e ulaşmasında başlıca rol oynamıştır.

Bu gelişmeye şimdiye kadar katkı sağlayan herkese teşekkür edilmelidir. Gerçekten 2003-2017 döneminde yılda ortalama sekiz OSB projesi yaşama geçirilmiş, Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı verilerine göre 2018 fiyatlarıyla bu bölgelerdeki firmalara 5 milyar TL kredi kullandırılmıştır. OSB’nin oluşumunda küçük sanayi sitelerinin inşası aşamasında uygulanan KDV istisnasının da ne denli önemli olduğu sektördeki tüm bileşenler tarafından bilinen bir başka gerçektir.

Organize Sanayi Bölgelerinin mamul, yarı mamul imalatı kadar topluma “dokunan” en büyük yanı, iş sağlaması, istihdam yaratmasıdır. O nedenledir ki her OSB en başta da kendi konuşlu olduğu bölgesi için bir çoban ateşidir. OSB’lerde yer alacak firmalara istihdam sağlamanın önemine dayanarak bedelsiz arsa tahsis edilmesi, bu projelerin ekonomik olduğu kadar sosyal bir yönünün olduğundandır. Bu yerinde istihdam, daha az göç ve yerleşik iş gücü üzerinde daha az baskı demektir. Unutmayalım ki, hem içeride istikrar kapılarının tahkim edilmesi hem de dışarıya kaliteli ve nitelikli mal ve ürün satılmasında en önemli kaldıraçlardır. Dünya ekonomisi şampiyonlar liginde oynamanın en güvenilir yolu etkin OSB altyapısı takımlarıdır.

İstihdam tabii derinliği de olan bir meseledir. Mesleki ve Teknik eğitime yeterince önem verilmesi bir yana OSB’ler için daha nitelikli iş gücünün temini de önemlidir. Fakat bununla birlikte OSB’ler çırak-kalfa dinamiğini de içine alacak şekilde, gerçekte iş için ve iş içinde eğitimi de verebilecek yapılardır. Gerçekten bu konuda da gereken önlemlerin daha da geliştirilmesi, özde endüstrinin tümü için katma değer sağlayacak bir tasarruf olacaktır. Bu amaçla, yazılarımızda daima belirtmeye çalıştığımız gibi eğitim ile endüstrinin bağı bir kez daha gözden geçirilmeli ve güçlendirilmelidir.

Evet Organize Sanayi Bölgeleri kalkınma, gelişme, refah, gelir artışı, dış satım, teknolojik sıçrama ve istihdamın kalitesi açısından yaşamsal önemde yapılar ve kuruluşlardır. İş gereği gezdiğim Anadolu kentlerinde ve Trakya’da; güzel Türkiye’mizin her köşesinde güçlü ve giderek gelişen OSB’leri görmek beni anlatamayacağım şekilde mutlu emektedir. Son örneğini Beyşehir’de görmüş ve bu güzel ilçemizin geleceği için bir kez daha umutlanmıştım. Küçükken insan, futbolda, sanatta başarıları yüceltiyor, belli bir olgunlukta ise ekonomide olan gelişmeler insana umut veriyor. O nedenle benim için arık yaşayan, yarışan ve yarınlara bakan her sanayi tesisi, küçük, orta, büyük her işletme ve bunları tümelleyen OSB’leri, kalkınmada, gelişmede birer "zafer nişanı" olarak bana çok büyük mutluluk ve umut veriyor…