Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Oruç mevzuu

Basından okuduğumuz kadarıyla, duyup, konuştuklarımız ölçüsünde ramazan döneminde oruç tutmayanlara yönelik tepkiler artık çok daha belirgin ve güçlü hale gelmiş görünüyor. 

Ben şahsen oruç tutmuyorum. Bana, inançsız derler ama yobazlar öyle der, esasında inançsız değilim, ama rasyonelim, (felsefede rasyonalist olmasam da, çünkü ikisi farklı şeylerdir) inanç, rasyonel bir tutum değildir, dogmatik bir tutumdur ve temellendirilemez, inanç körü körüne bir şeye bağlılıktır. Rasyonel olan Tanrıyı manrıyı inkar eden değil, tanrı vardır diyenlere, hadi kanıtla, göster diyendir. Ama yüzyıllarca uğraşılsa da bu konu fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Kanıtlanması istenen bir şeyi kanıtlanmadığını gören ve aklına itaat eden rasyoneldir, tutum takınmayandır. Ama inanç sahibi olan nedeni ve temeli olmadığı halde tutum takınandır. Bunun iki niteliği vardır: 

Bir dindar inancını nesnelleştiriyorsa, öznel olduğu halde, saygı duymam. Çünkü inanç özneldir. Yani temellendirilemez, körü körünedir, ya da keyfi ve ihtiyaridir, varsayımlara, öznel gerçeklere dayanır. Bu nedenle inançlar kişileri bağlayan tercihlerdir, öznel seçişlerdir. Eğer bir dindar inanç duymanın bu yapısını bilmeyip, inancının nesnelleştiriyorsa, o aydın bir dindar değildir, bağnazdır, yobazdır ve tehlikelidir. 

İşte oruç tutarken, oruç tutmayı başkasından da bekleyen, onu zorlayan, ters bakan, oruç tutmamasına anlamlar yükleyen ve ülkesini oruç tutanlar toplumu yapmaya çalışan kişi, aydın olmayan, yani bağnaz olan dindardır. 

İnanç nesnel gerçeklik olsaydı, allaşkına, anayasaya mamayasaya ne gerek vardı? Kutsal kitap var. Onu uygularsın. Kutsal kitap, sahibi var diye varsa, demokrasiye memokrasiye ne gerek var? Cumhuriyet mumhuriyetin ne lafı olur ki bir Tanrı varsa? 

Tarih, insanlık siyasallaşmış dine karşı mücadele etmiş ve bu memokrasiyi, mumhuriyeti kurmuştur. (Çünkü onları da beceriyorlar da ondan böyle bozuk yazıyorum.) Ama sonuçta, insanlığın tarih içindeki mücadelesinin ortaya koyduğu gerçeğe göre, inanç kişiseldir, keyfidir, ihtiyaridir, özneldir, varsayımdır. 

Peki sizce bugün bu ülkeyi yönetenler inanca böyle mi bakıyorlar? 

Erdoğan bazen diyordu ki, kişi laik olmaz, devlet laik olur. Acaba bu sözün gerisinde yatan nedir? 

AKP'nin bütün ileri gelenlerinin eşlerinin türbanlı olması acaba nasıl bir toplum düzenini ideal edindiklerine bir işarettir? Bir işaret değilse nedir, rastlantı mıdır? 

İnanca, ancak bireyselse, kişi hak ve özgürlükleri içinde kişisel özgürlük alanına giriyorsa saygı duyulur. Aksi takdirde siyasal olarak mücadele edilmesi gereken bir karşı siyasal güçtür. Ve bunun, bireysel olarak kişilerin inançlarının romantik yumuşaklığı ile uzaktan yakından alakası yoktur. İnanca yaklaşırken bunu çok iyi ayırt etmek lazım. 

Türban mevzuuda benzer dertten mustariptir. Bir dondurma gibi düşünürsek, üst kısmında inancın naif ve romantik tarafı vardır, ama yaladıkça altından başka numaralar çıkmaya başlar. O nedenle, kuzu kılığına girmiş kurt gibidir siyasallaşmış inançlar. 

Peki Türkiye'de bu oruç tutmadığı için saldırılara maruz kalanlara karşı, kim ne yapıyor? Örneğin CHP ötüp duruyor, neden bu tür olaylara karşı bir basın bildirisi yayımlamıyor, bir eylem düzenlemiyor? 

Sonra kalkıp adam kandırıp oy toplayacaklar. Hadi ordan! 

Din korkusuyla özgürlüklerimize sahip çıkamayacak mıyız? 

Ortaçağ'da mı yaşıyoruz? 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..