Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '08

 
Kategori
Tarih
 

Osmanlı gözüyle Kürtler ve Yezidiler

Osmanlı gözüyle Kürtler ve Yezidiler
 

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/68/Melek_taus.jpg/180px-Melek_taus.jpg


Evliya Çelebi Kürtleri ve Yezidileri seyahatnamesinde çok ilginç ifadelerle anlatıyor. Osmanlının Kızılbaşlara ve Yezidilere o dönemdeki bakış açısını göstermesi açısından kesinlikle okunması gerekli bir bölüm bence. Sarayın bakış açısını yansıtması açısından da çok dikkate değer bir bölüm.

Seyahatname de şöyle anlatılıyor; Bu dağlara saçlı dağlar denmesinin sebebi aklının avrat gibi örgü saçlı olmasıdır. Gayet pis ve aşağılık bir kavmdir. Bunlara diğer Kürtler, 8 bıyıklı derler. Onun sebebi de 2 bıyığından, 2 kaşından, 2 burnundan, 2 kulağından kıl fışkırmasıdır. Bütün vücutları kara koyun derisi gibidir. Ve ağızlarına papuç sığar, at gibi dişli adamlardır. İşin gerçeği tuhaf görünüşlü, şaşılacak ve acayip suratlı , korkunç dev yüzlü heriflerdir. Ama erkek çocukları 10 yaşına varıncaya kadar erginleşmemiş körpedir. ( Kitabı okuyunca insan ister istemez acayip düşüncelere kapılıyor. Sübyan bebelerin erginleşmemiş körpeliğinin anlatılması ve benzer ifadeler bana biraz acayip geldi.Artık günahı veballeri onların boynuna ama ifade çok manidar) Ama 10 yaşını geçse 20 yaşında gibi tüylü, yezid suratlı olurlar ve gayet katildirler.

Kadınları da onlar gibidir. Çocukları tam bir sene de doğururlar. Çocuklarına siyah köpek sütü verirler. Zira hepsinin evinde beşer onar köpekleri vardır. Önce köpeklerini doyururlar, sonra kendilei yemek yerler. Zira hepsi köpeğe taparlar. Ve cümle köpek kendileriyle birlikte yatar. Bin kuruşa, 10 katıra bir köpek satın alırlar.

Ve soğanı ve cacıklı peyniri daima koyunlarında gezdirirler. Bir adem bu kavmin önünde bir baş soğanı yumruk ile ezse adamın başını keserler. Ve şaşılacak şey ki bu ademler ölse, cömertse soğan suyuyla yıkayıp gömütüne nice kelle soğan korlar. Hele ölülerinin mundar leşlerinin kefenlerine köpek tüyü koyup toprağa gömerler. Nice kere esirlerinden sorduğumda yalan söyleyip ‘’soğan hoştur’’ derlerdi. İşin gerçeği, bir kürde sual etmişler, sen padişah olsan ne yerdin demişler. ‘’ Soğan cücüğü yerdim’’ demiş.

Başka bir tuhaflık, bu Kürtlerin çevresine bir daire çizsen dışarı çıkamaz. Ancak başka biri çiziyi bozarsa çıkabilir. Yoksa o çizgiden öleceğini bilse çıkmaz.

Buralarda bir köpek doğursa sevinirler. Bir köpek ölse soğan suyuyla gasl edip ve kefenleyip feryatlarla köpek mezarına defn ederler. Ve köpekleri için koyun kebaplarını hayatta olan köpeklerine verirler. Gerçektende aslan gibi köpekleri vardır ve bu diyarda asla kurt yoktur.

Çok ilginç bir anlatım doğrusu.

O dönem Osmanlı sarayı ve İstanbul tam saray entirikalarıyla doludur. Ne de olsa Bizans oyunu tanımı boşuna değildir. O dönemde geçen entirikalardan bir tanesi de şöyle.

İpşir paşa sadrazam seçilince İlk işi İstanbulda yerini sağlamlaştırmak ve rakiplerini ekarte etmek oluyor. Eski sadrazam Melek Ahmet Paşa nın Van eyaletine tayinini sağlıyor. Ancak paşa padişaha çıkıp oranın geliri pek iyi değil ben pek gitmek istemiyorum dese de padişahın emriyle hareket eder. İşpir paşa onun ardından Melek Ahmet paşanın yakın çevresindeki herkesin varlıklarına el koyar ve hepsini kestirir. Sıranın kendisinde olduğunu anlayan paşa asker toplayarak Van’a doğru devam eder. Mardin’e geldiğinde topladığı askerlerle ve Diyarbakırdan gelen askerlerle buradaki Yezidilere saldırır. Bütün Yezidiler dağlara saklanır ama kurtulmaları mümkün olmaz. 10 gün kuşatır ve mağaraları dumana boğarak hepsini dışarı çıkartır. Çoğunu öldürür ve kalanları da esir olarak alırlar. Bütün köylerini ve tarlalarını ateşe verirler.

Bütün askerler 10 gün 10 gece boyunca bu ganimetleri taşırlar. Melek Ahmet Paşa’ya düşen doyumluk, 1060 kese mal, 11 kese altın halale, 3000 renkli renkli mücevherlerle dolu tüfenk, 300 denk ipek , nice yüz denk siyah barut, 300 katır, 1800 küçük ve büyük kadın tutsak, hesaba gelmez eşsiz kumaşlar olur. Artık İslam gazilerine düşen malın haddini de Allah bilir diye anlatıyor Evliya Çelebi.

Son tahlilde Evliya Çelebi Yezidileri şöyle anlatıyor. Bu yezidiler ki çok yiğit ve yürekli kafirlerdir. Hepsi kara köpeğe taparlar. Köylerinde asla mescid yoktur. Oruç ve namazdan, hac ve namazdan, kelime-i şehadetten uzaktırlar. Bağlarında sulu üzümleri vardır, hepsi sarhoşturlar diyor.

Dolayısıyla katlleri vacipdir. Bu katlinde malla mülkle parayla hiçbir alakası yoktur. Hepsi de din için, İslam için yapılmıştır diye düşünmüş sanırım, yada bizim buna inanacağımızı zannetmiş olabilir. Heyhat aradan 400 yılda geçse bazı şeyler hiç değişmiyor galiba. Bu yazıya kızanlar olabilir. Ancak kızacak olan gitsin Evliya Çelebiye kızsın çünkü görüşler onun görüşleri. Tüm bu savaşı yapan da melek Ahmet Paşa1655 Yılının Martında yazmış. İnanmayanlar için
kaynak : Seyahatname cilt 4, sayfa 65-71

 
Toplam blog
: 166
: 1969
Kayıt tarihi
: 30.09.06
 
 

Sıcak bir Ankara yazında, 1975 yılında doğmuşum. İlk gençliğim Ankarada geçti. Üniversite yılları..