- Kategori
- Genel Sağlık
Osteoporozda risk faktörleri

Osteoporozda Risk Faktörleri
Osteoporoz; kelime anlamı olarak kemiklerin gözenekli olmasını ifade eder. Tıbbi terim olarak da kemiklerin zayıflaması ve bunun neticesinde de kolayca kırılması durumunu ifade eden “aşırı kemik kırılganlığı” anlamına gelir.
Bir kişin osteoporoz olup olmadığını anlaması için yapması gereken ilk şey osteoporozun risk faktörlerini öğrenmektir. Daha sonra kendisinin bu risk faktörlerinden hangilerinin muhatabı olduğuna bakması gerekir.
Osteoporoz vakaları incelendiğinde karşımıza aşağıdaki risk faktörleri çıkar.
Kadın olmak
Ufak tefek, ince vücutlu olmak
Ailede osteoporoz öyküsünün olması
Menopoz sonrası dönemde olmak
İlerlemiş yaşta olmak
Beyaz ya da Asya ırkından olmak
Adet dönemlerindeki anormal düzensizlik
Anoreksi ( iştahsızlık ) ya da bulimia ( yemek bağımlılığı )
Erkeklerde düşük testosteron seviyesi
Süt ürünlerinin ya da diğer kalsiyum ve D vitamini kaynaklarının az olduğu bir beslenme
Hareketsiz ( sedanter ) yaşam biçimi
Uzun süreli glokokortikoid ( artirit, astım ve lupus, deri tüberkülozu– dahil olmak üzere birçok hastalıkta kullanılan steroid hormonların genel adı ) kullanımı
Endometrioz tedavisi için gonadotropin’i serbest bırakan hormon kullanımı
Tiroid hormonunda aşırı fazlalık
Sigara içmek
Aşırı miktarda alkol almak
Aşırı miktarda tuz tüketmek
Protein ağırlıklı beslenmek
• Aşırı miktarda kafeinli yiyecek ve içecekler tüketmek
Osteoporoz değerlendirmesinde;
Ailenin tıbbi öyküsü
Kemik kütlesi ölçümü etkili sonuç verir.
Genellikle osteoporozun ilk işareti vücuttaki bir kemiğin kırılmasıdır. Bunun öncesinde çok ilerlemediği sürece normal röntgenlerle osteoporoz görülemez. Bu nedenle daha iyi görüntülemeler yapmak adına FDA’nın ( Gıda ve İlaç Dairesi ) kemik yoğunluğunu ölçmek amacıyla kullanmak üzere önerdiği birçok radyolojik aygıttan faydalanılmaktadır. ( Bu cihazların çoğu bir göğüs röntgeninden çok daha az radyasyon yaymaktadır. )
Doktorların osteoporoza bağlı şikayetlerle kendilerine gelen hastalarında bakacakları bir diğer şey kemik dansitometrisi yani kemik mineral yoğunluğu testidir. Ancak bunun öncesinde,
Hastanın tıbbi öyküsü
Risk faktörleri dikkate alınır.
Kemik mineral yoğunluğu testi röntgen gibi ağrısız olarak yapılır. Dansitometri ile röntgen ışınlarından ya da ses dalgalarından faydalanılır. Böylece ölçüm yapılan bölgedeki kemik mineral yoğunluğu saptanır. Elde edilen sonuçlar
Hastanın yaşı
Cinsiyeti
Vücut ölçüleri gibi faktörler dikkate alınarak genel anlamda belirlenmiş standart (genç erişkin kişilere ait ) değerlerle kıyaslanır ve T skoru diye adlandırılan bir değer elde ederek sağlıklı bir kemik ölçümüne nazaran ölçümü yapılan kemiklerin durumu değerlendirilir.
Prof. Dr. Bülent Tıraş