Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '07

 
Kategori
Mimarlık
 

Ot Bina

Ot Bina
 

İnsanlar tarihte, kar, yağmur, soğuk ve sıcaktan korunmak için doğal barınaklar olan mağaralarda yaşamışlardır. Daha sonrasında doğadaki birtakım malzemelerle, bambu, ağaç yaprakları gibi, kendi barınaklarını yapmışlardır. Fakat bu günümüzde yeni inşa teknikleriyle yapılan binalarda bambuları binaların dışından çok içerisinde, masa sandalye olarak görmekteyiz.

Günümüzde ağaçlardan ve otlardan elde ettiğimiz sıcak yapı malzemeleri yerini çimento demir gibi soğuk yapı malzemelerine bırakmıştır. Peki dünyamızdaki ve ülkemizdeki her bireyin, kendi bedenini uygunsuz dış ortamlardan koruyabilmesi için bir barınağı varmı?

Geçenlerde, akşam onbir civarında, bir çocuk parkın önünden geçerken, ahşap bir bankın üzerinde bir beden gördüm, hava sıcaklığı beş derece civarında, üzerine örttüğü gazeteler belki soğuk havayı bedeninden biraz olsun uzak tutacaktı, belkide o akşam topraktaki kurtların beklediği an gelmişti o beden için.

Bilgisayar çağında yaşadığımız şu günlerde, teknoloji nekadar gelişmiş olsada, belkide Magdalalı Meryemden bugüne aslında insan yaşamını koruma uğrunda değişen pek birşey yok. Meryemin üzerine örttüğü deve postu, gazeteden daha sıcak tutardı muhtemelen. Günümüzde deve postunu bulmak zor olmalı evsizler için. Mağra’da yaşamana izin vermiyorsa baban, korumalı seni ve yapmalı babalık görevini vermeli barınağını. . .

Güncel hayatta etrafımıza baktığımızda birçok yapı görmekteyiz, apartman, sinema, kütüphane gibi. Bu yapılar mimarların ellerinde şekillendikten sonra, hizmet edecekleri amaçlarına göre oturma ruhsatları alınır ve insanların kullanımı başlar. Peki ya ot bina? Onun fonksiyonu nedir?

Ot binanın yanına geldiğimde, birden bire bir ses duydum ‘adam adam’ dedi birisi. Daha çok yaklaştığımda birçok sesin yükselmesi beni korkuttu fakat dinledim; ‘Hey adam, ben Kemal’

Kemal; Beni Duyuyormusun?

Adam; Evet duyuyorum, Sen kimsin?

Kemal; Ben evsiz Kemal, burada birçok arkadaşım var; Selim, Ahmet, İsa. . . hepsinin selamı var. Nefes alamıyoruz, ve heryer çok karanlık. . .

Adam; Seni göremiyorum önümde bir ot yığını var! Ortaya çıkarmısın?

Kemal; Çıkamam, bu bitkinin içindeyiz biz!

Adam; Ne iş yaparsın? , Bir insan olarak en son hatırladığın nedir?

Kemal;Ailem yok cocuk esirgeme yurdunda büyüdüm ve üniversiteye gittim. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinden mezunum, fakat iş imkanı bulamadım ve sokaklarda yaşamaya başladım. Herzaman gittiğim çocuk parkındaki bir bankta yatıyordum üzerimde gazete vardı, uyumaya çalışıyordum. Şu an neredeyim?

Adam; Bir binada!

Kemal; Ciddimisin! Bir apartmanmı burası?

Adam; Evet.

Kemal; Uzun zamandır bir binada kalmanın hayalini kuruyordum, sıcak ve güvenli. . . Nihayet.

En nihayetinde Kemal ve arkadaşları uzun zamandır hayalini kurdukları sıcak ve güvenli barınaktalardı artık. Belki de insanlar onların hayatını kurtaramamıştı, fakat şimdi onlar insanların hayatını, ilaç yapımında kullanılan önemli bir etken madde olarak kurtaracaklardı.

Bu fitoterapik otlar içeren bina, insanlar için yapılmış gibi gözükmektedir. Eğer bu otlar bukadar kıymetli ise, onlar için özel bir bina yapılmalıdır tabiki.

Salzburg’daki Hellburn, manirik mimarisi olarak avrupanın en önemli örneklerinden’dir ; Su parkı, Bitkileri ve tiyatrosuyla, 1612 yıllarında inşaa edilmiştir. Dünyanın hiçbiryerinde eşi ve benzeri olmayan bu ot bina belki ilk defa ülkemizde inşa edildi.

Saygılarımla. Kendinize dikkat edin.

 
Toplam blog
: 15
: 2438
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

Deniz Adamı ..