Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mart '16

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Otomobilde Alman ve Japon yaklaşımları, Türkiye'de Alman otomobili üretilmesi

Otomobilde Alman ve Japon yaklaşımları, Türkiye'de Alman otomobili üretilmesi
 

Japonlara Toyota için teşekkür ederken, Almanları Türkiye'de üretime bekliyoruz.


Bu yazı farklı görüşlere sahip olsalar da Alman ve Japonların otomobil üretim çabalarına değinmekte ve farklı düşünmenin zenginlik olabileceğini vurgulamaktadır.

Otomobil ve Teknoloji birbirini etkileyen iki kelimedir. Teknoloji geliştikçe otomobiller gelişiyor, daha az yakıtla uzun yol almak, bakım aralıklarının daha seyrek olması, daha konforlu, güvenilir ve olabildiğince az arızalanan otomobilleri üretmek mümkün olmaktadır.

Ayrıca teknoloji öncelikle lüks otomobil segmentinde ve daha sonra zaman içinde alt segmentlerde önemli etkilerde bulunuyor. Internet ve iletişim imkanları, kağıt ihtiyacını azaltarak kağıt üreten şirketleri nasıl kapanmaya zorluyor ve daha yeşil bir Dünya çabalarını destekliyorsa, otomobillerde özellikle lüks segmentte kullanıcıya evdeki bilgisayar  imkanlarını sağlıyor, seyir sistemi (navigasyon) olanakları sürekli gelişiyor, sürüş emniyeti ve konfor artıyor. Lüks bir araç, Türkiye'de tipik  bir ev fiyatına veya daha fazlasına müşteri bulabiliyor. Parası olanlar lüks otomobili sadece yaşam hızı ve ulaşım için değil finans gücünü göstermek ve kişisel imaj için kullanıyorlar.

Orta tabaka, otomobili yaşam hızını verimli tutmak ve ulaşım amacı için marka imajı ve sağladığı özelliklere göre  daha ekonomik ve bir bant içinde olmak kaydıyla farklı fiyatlarda satın alıyor.

Tipik tutumlu kişi yaklaşımında satın alınacak otomobilin mali yönünün karşılanır olması önemseniyor. ABD'de yıllık kazancın yarısı (%50) veya Türkiye'de vergiler fazla olduğundan ve yıllık kazanç değişebileceğinden beş yıllık kazanç toplamının yüzde onu (%10) veya yüzde on beşi (%15) olabilir tavsiyesi yapılmaktadır. Bu değerler ortalama yıllık kazancın %50 veya %75'ine karşılık geliyor.

Otomobil üretiminde Almanlar, Japonlar öncü durumunda. Özellikle lüks araç üretiminde Alman BMW, Mercedes, Audi ve Japon Lexus, Acura, Infinitiv gibi markalar ABD'de  ve Türkiye'de biliniyor.            

Lüks otomobiller sürücüsüne zevk veriyor, tatmin ve konfor sağlıyor. Ancak herkes fiyatı yüzünden lüks otomobile ulaşamıyor. Lüks otomobillerin tasarımı özenli, iç kabin yapısı, kliması, koltuk ısıtıcıları, aydınlatması, ses sistemi özellikler içeriyor ve dış ortam gürültüsü içeriye yansıtılmıyor. Sarsıntısız, konforlu kolay sürüş, hızlı ivmelenme, kısa mesafede durma, iyi bir süspansiyon sistemi sunuluyor.         Çok sayıda hava yastığı, kör alan alarmı, arka görüş kamerası, gece görüş sistemi, okunaklı ekran, şerit değiştirmede ikaz, arka çapraz trafik bilgisi sağlanan kolaylıklar arasında. Ayrıca araç yeterli çekiş gücünde oluyor ve abartılı yakıt israfı içermiyor. Tüm kullanım süresince sağlanan güvenlik ve kalite göze çarpıyor. Lüks segmentte önemli yeri olan BMW, aracın performansı, tasarımı ve yaşam tarzına uygun bir imaj vermesini önemsediklerini söylemektedir. Almanlar lüks araç kadar spor araç üretiminde başarılılar.  Alman otoyollarının sürücünün istediği hızda araç kullanmaya imkan sağlayacak kalitede olması ve yasal izin verilmesi önemli bir teşviktir. Genellikle lüks, sıfır araç alabilen kullanıcılar bunları 4-5 yıl kullanıp, modellerini yenilemektedir.

Alman aile otomobilleri yaklaşımında görüntü sadeliği ve güzelliği, aracın yenilikçi teknolojileri içermesi, özelliklerin dengeli ve uyum içinde olması, müşteri isteklerini karşılaması ve fiyatların erişilebilir olması önemsenmektedir.

Orta sınıfın ihtiyaçlarına hitap eden, ulaşım ve ekonomiye önem veren  Volkswagen, Opel,  BMW  ve Audi 3 serisi, Mercedes C serisi otomobiller milyonları aşabilen satış rakamları ile büyük rekabet içinde bulunuyorlar. 100 km'de 6-8 litre veya daha az yakıt sarfiyatı, üç yıl veya 100 bin km'yi aşan garantiler, kredili satış imkanları Almanya'da  yeni araba alınmasını teşvik etmektedir.

Otomobili üretiminde Almanlar oldukça başarılıdır. Özellikle lüks Alman arabaları  performans, kalite özelliklerini önemsemekte, satın alanlar onları sürmekten zevk almaktadır. Bazı Alman firmaları araçları için "Ya En iyisi Ya da Hiç" veya "Sürülecek En İyi Araç" gibi iddialı hedefler koymaktadırlar.  Halka hitap eden aile arabalarının dış görünüm, sürüş özellikleri, transmisyon ve motor sistemleri oldukça başarılıdır. Bazı kişiler Alman otomobillerinin aşırı mühendislik içerdiğini, parça sayısının fazla olduğunu, elektronik çözümlerin Japonların ki kadar başarılı olmadığını  dolayısıyla arızalanma yüzdesinin kaçınılmaz bir şekilde fazla olabileceğini ve bu söylemlerini istatistiklerin doğruladığını belirtmektedir.

Japonların Honda, Nissan, Mazda, Mitsubishi, Toyota  gibi otomobillerde görüldüğü gibi parça sayısının benzeri Alman araçlarına göre daha az olduğu ve aracın süper ivmeli, sürüş zevki veren, yüksek hızda gidebilir ve konforlu  olmasından ziyade uzun yıllar bozulmadan kullanılabilir olmasının önemsendiği ve ihtiyacı bakım masrafı az olacak şekilde karşıladığı bilinmektedir. Bu tür araçlar uzun yıllar sadece rutin bakım yapılmasını gerektirmekte ve arıza az olmaktadır. Toyota'nın dört (4) çeker arazi aracı (land cruiser), Honda'nın SUV araçları tüm Dünya'da başarılıdır.

Japon otomobilleri daha ekonomik fiyatlıdır. Sağlamlığı, yapım kalitesi iyidir. İşçilik kalitesi görünümü ve araç ağırlığı Alman araçlarına göre biraz hafif kalabilir ancak bu özellikler fiyatta ve yakıtta tasarruf sağlayabilmektedir.

Japonya'da otomobil kullanmak pahalıdır. Araca önceden park yeri bulmak şarttır. Şehirler arası yollar veya şehir içinde geçişler paralıdır. Orta tabaka bir aracın park bedeli aylık 100-250$, sigorta yıllık 600$, araç muayenesi yıllık 600-800$ gibi rakamlar içermektedir. Benzin pahalıdır. Ayrıca Japon anlayışında, İngilizlerden farklı, eskinin kullanımı değil  çöpe gönderilmesi tercih edilmektedir. Otomobil beş yıl içinde eskimiş sayılmakta ve çok değer kaybetmektedir. Japon'un araç kullanması kadar her yere kolayca eriştiren trenleri kullanması  teşvik edilmektedir. Yaklaşık olarak 56 milyon hanede 60 milyon araç mevcuttur. Japonlar üretimlerini ihracat için tasarlamaktadır. 80 milyonluk Almanya'da 44 milyona yakın otomobil vardır.Her iki ülkede 2010 rakamlarına göre 1000 kişide yaklaşık 588 kişiye birer araç düşmektedir. Türkiye'de bu rakam 1000 kişide 260 civarıdır.

Oto görünüşü, dış tasarımda Avrupa'yı takip eden Japonlar 1980'lerden itibaren Honda tasarımcısı Nobuki Ebisava ile "Makineye az yer, insana çok yer"  yaklaşımı ile daha bağımsız düşünmeye başlamıştır. Yapılan işin kusursuz olması gerektiği etik anlayışı Japon üretimi ürünlere güveni artırmaktadır. Japonya dışında yapılan yerel üretimlerde kalitenin devamı önemsenmektedir.

Alman ve Japon yaklaşımlarının farklı olduğunu belirtmek yararlı olabilir. Alman yaklaşımı,  her bir fonksiyonun mükemmel olması için tasarımda detaycı yaklaşımdır ve özellikle lüks otolarda bu yaklaşım açıkça görülmektedir.  

Japon yaklaşımı, her bir fonksiyonun amacı sağlaması ve uzun ömürlü çalışması için alt birimlerin daha az sayıda parçadan oluşacak şekilde üretilmesi yaklaşımıdır. İhraç amaçlı Japon araçları daha ziyade ABD tüketimi için tasarlanmakta ve geniş, düz, kaliteli Amerikan yollarında gürültü üretmeyen Japon araçlarının Türkiye'deki kasisli yollarda  tekerlerinin ses yaptığından ve içeriye gürültü aldığından  bahsedilebilmektedir.

Aile araçları olan Toyota Corolla'nın 1966'dan beri elli (50) yıldır sedan olarak, 40 milyon adetten fazla üretildiği,  VW Golf'un 1974'den beri 40 yılı aşkın bir süredir ortalama altı (6) yılda bir model yenileyerek  yedinci  modelinin, arkası kısa (hatchback) tip piyasada olduğu ve 30 milyonu aşan satışı bulunduğu dikkate alınırsa her iki otomobilin de zengin bir tarihe ve  tecrübe mirasına sahip olduğu görülmektedir.

Genç otomobillerinin estetik, ivmelenme ve fiyat yönünden ihtiyaçları karşılaması, bayanlara hitap eden otomobillerin onların isteklerine cevap vermesi üreticiler tarafından önemsenmektedir. Gençlerin maddi güçlerinin sınırlı olması küçük, park etmesi kolay, çevik, az yakıt harcayan ve estetiği öne alan polo, yaris gibi araçların üretimini önemli kılmakta ve genç araçlarına talep daima devam etmekte bunların ikinci elleri daha az değer kaybetmektedir.

Otomobillere  ilişkin üretim yaklaşımları ve modellerin karşılıklı olarak birbirini etkilediği açıktır. Alman ve Japon yaklaşımları da birbirini etkileyebilmektedir. Kaliteli otomobil üretimi ve ihracatın ülke ekonomisine önemli girdi sağladığı bilinmektedir.

Sonuç olarak tutumlu Türk kullanıcılar aile otomobillerinde uzun süre güvenilir, arızalanmaz  otomobil istiyorlarsa özellikle Türkiye'de üretilen Japon araçlarına yönelebilir. Sürüş zevki, performans özellikleri öncelikliyse Alman araçlarını  tercih edebilir. Alman üreticilerin Türkiye'de üretim yapmasının istenmesi doğal karşılanmalıdır. Almanya G sınıfı Mercedes'i Avusturya'da, Audi A3'ü Macaristan'da, VW Touareg'i Slovakya'da, BMW X3'ü ABD Güney Carolina'da üretmektedir. Türkiye'de Alman oto  üretimi desteklenmekte ve çözüm beklenmektedir.

Türkiye kendine özgü bir markası olmasa da araç ve yedek parça üretiminde uzun bir yol kat etmiştir. Sektörün okullar ve üniversitelerle gerekli bilgili insan gücünün karşılanması, arge teşvikleri, yeni ve ikinci el araç ihracatının teşviki, pazarlama sorunlarının minimize edilmesi, yerli yedek parça  üretiminin milyon adet düzeyinde üretenlerle rekabet için teşviki faydalı olabilecektir.

 
Toplam blog
: 182
: 1556
Kayıt tarihi
: 14.10.12
 
 

Elektronik Y.Mühendisiyim. Teknik alan dışında Tasarruf ve tutumlu yaşam, Kişisel Finans Yönetimi..