Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '15

 
Kategori
Öykü
 

Öylesine bir heves

Sabahın ışıkları penceresinde oynaşıyordu.Uykulu gözlerini aralayıp yatağında gerindi.Yanıbaşında duran saati eliyle yoklayıp görebileceği kadar kendine yaklaştırdı.Saat sabahın yedisini gösteriyordu.

Yürüyüşü ertelemek istemiyordu.Hemen yatağından zıplayıp karyoladan aşağı atladı.Kendini yorgun duysa da yaşamı, günlük yapacağı etkinlikleri  planlamıştı.Ödün vermeden güne başlıyordu.

Kapının kuş sesi zili kapıya yöneltti Sibel’i.Yatak giysilerini anımsadı birden.Hemen yatak odasına dönüp sporlarını alt, üst giyindi.Şöyle yatak odasındaki aynaya bakıp saçını eliyle düzeltti.Duramadı elini yüzünü şöyle bir ıslatıp yıkanır gibi yaptı.Sonra asılı duran ara yerdeki havluyla ıslaklığını aldı yüzünün.

Kapıyı açarken:

            -Çok beklettim, diye söylendi.

            Karşısında spor giysileriyle duran arkadaşı Süha:

            -Spora geç kalmadık  mı? Sorusuna yanıt beklemedi.

            Hazır giyinik Sibel kapıyı çekmesiyle evden çıktı.Arkadaşıyla birlikte apartmanın merdivenlerini konuşmadan indiler.

            Evden çıktıklarında güneş gözlüklerini taktılar.Güneş ısıtıyordu da.Şöyle arkadaşından yana bakıp gülümsedi Sibel.

            -Gecen nasıl geçti, uyuyabildin mi?

            Süha yakın saydığı sorulara yanıt vermeyi pek severdi.

            -Yalnız geçen gece nasıl olur ki!

            Yanıtı Sibel’i okşadı.Oysa o da yalnız geçirmişti geceyi.Yakınsa da arkadaşına duyurmadı yalnızlığını.

            Adımlarını açarak  kıyı boyunca yürüyenlerin, koşanların, bisiklet binenlerin arasına katıldılar.

            -Yürüyüşü belli bir ritimle yapacaksın, yoksa spor yaptın sayılmaz, dedi Süha.

            Sibel:

            -Haydi bakalım yürüyüş nasıl olurmuş şimdi görürsün, diye tempoyu artırdı.

            Artık yürüyüş başlamıştı.Yürürken derin solumalar, havanın ciğerleri dolduran oksijeni tüm sporcuları mutlu kılıyordu.Son yıllarda toplumda gelişen bu spor etkinlikleri sağlıklı yaşam anlayışıyla yapılıyordu.

            Sibel, Süha tanışalı birkaç ay olmuştu.Yine kıyı boyu yürüyüşte karşılaşmışlardı.O gün deniz kıyıyı döverken dalgalar karaya vuruyordu.Koşanlardan ıslananlar az değildi.Sibel kıyıya yakın koşunca ıslanmıştı.Başka değişecek giysisi de yoktu.Süha yedek spor giysilerini çantasından çıkarıp Sibel’e uzattı.Sibel duraksasa da almazlık etmedi giysileri.

            Süha’ya teşekkür etti.Ancak nasıl değişecekti şimdi ıslak giysilerini.Düşüne durdu bir süre.Süha karşı yolda duran spor merkezini gösterdi parmağıyla.Anlaşılmıştı.Sibel giysilerini değiştirecek bir yer bulmuştu.

            Süha bir süre bekledi Sibel’i.Birazdan göründü Sibel erkek spor giysileri içinde.Her ikisi de birden gülüştü.Sonra yürüyüş kaldık yerden sürdü…

            Bugün dalga yoktu denizde.Kıyı boyunca koşanların ıslanmak sorunu da.Süha ıslandığı günü anımsatınca Sibel’e kahkahayla güldüler.

            -İyi ki ıslandın o gün.Yoksa tanışamazdık dedi Süha.

            Sibel yanıt vermese de mutluluğunu, hoşnutluğu duyurdu Süha’ya.Belki de bilinçli olarak ıslanmıştı Sibel.Önünde yürüyen bu gence takmıştı kafasını.Kimdir diye düşünürken denizin dalgasını unutmuş, kıyıya yakın yürümeye başlamıştı.Sonra bu yakın yürüyüş koşuya dönüşmüştü.Sibel yetişmek için yavaştan başlayan koşusunu hızlandırmıştı.

            Dalga yükselip yükselip düşüyordu kıyıya.Dalgaya aldırmadan öndekine yetişmeye çalışıyordu Sibel.Uzaktan bakanın bunu görmesi olanaksızdı. Bu gizi kimselere duyurmadı, öncelikle öndekine.

İşte aldırmadığı dalga Sibel’i baştan aşağı ıslattı.Sibel ıslanmakla kalmayıp kayarak düştü de. Kayıp düşerken çıkardığı çığlık önde giden Süha’yı gerisin geri döndürüp gelen sese doğru koşturdu.Düşen genç kadını görünce adımlarını hızlandırdı.Uzaktan da olsa tanıyordu.Kıyı boyu koşanlar arasında usuna yazmıştı bu genç kadını.İşte uzatacağı yardım eli tanışmasına yetecekti.

          Kimseler bilmiyordu beklediği bu anı.Sırt üstü uzanan Sibel de  habersizdi.Kendisine uzanan ele parmakları değdiğinde sıkı sıkı tuttu bu eli. Uzanan eli yakalayınca düştüğü yerden kolaylıkla kalktı  Sibel.

         Dalga, kayarak düşen Sibel’e neler hazırlamıştı. Sibel, Süha birlikte  neleri yaşayacaktı!Şimdilik bilinmiyordu, ama sevinçler, acılar yaşamda saklıydı.

            O gün yaşanan acı bugün kahkahaya bırakıyordu yerini.Uzanan eli tuttuğu ilk günden sonra bir akşam yürüyüşünde Süha’nın avucuna bıraktığı eli bir başka çağrıyı duyurdu Süha’ya. Güzelliği  yakaladığı bu akşamı geride bırakalı birkaç gün olmuştu.Sibel’in bu çağrısına  yanıtını geciktirmedi Süha.Akşam serinliğinde gölgelerin kalmadığı saatlerde eğilip yanağına öpücüğünü kondurdu.Sibel daha yakın yürümeye başladı Süha’yla.

            Her sabah yürüyüşü güzelliklerin sıralandığı anılara dönüşüyordu.Söze dönüşmeyen hoşluklar yaşanmaya hazırdı.Mutluluklar yazılacaktı kalın bir beyaz defterin sayfalarına.Böyle beklemek, dilemek ne güzeldi!Oysa yaşam tek yönlü değildi.Kimi kez acılar, ayrılıklar da yaşanıyordu. Her  yaşanan ne yazık ki önceden kurgulanamıyordu. Onlar da hazırdı olup bittileri yaşamaya.

            Sabah yürüyüşünden dönerken tutuşan eller artık birbirini bırakmamaya karar verdi. Yaşanacak bir heves yüreklerini dövüyordu.Apartman kapısına geldiklerinde, “ Akşam yürüyüşünde buluşalım!” sözüyle ayrıldılar.  

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..