Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '11

 
Kategori
Güncel
 

Özür dilemek büyüklüktür ama....

Özür dilemek büyüklüktür ama....
 

Seni çok seviyorum Ece'm sen çok yaşa emi...


Özür dilemek büyüklüktür!” derler eskiler...

Ama...

Özrü kusuru işleyen dilerse bu olur.

Yani:

Ben bir hatadır yaptım, bundan pişmanım...

Bir daha da böyle bir şey yapmam demektir.

Peki,

Özrü sen değil de senin yerine bir başkası dilerse...

Bu özür, özür olur mu? Olmaz değil mi?

O zaman hata bir daha yapılmayacak anlamı gerçekleşmez!

Gelelim bizim başbakanımızın Dersimlilerden dilediği özre:

Başbakan gerçekten bir bildiği varsa...

Ve bu Dersimde bir katliam yapmışsa devlet...

Bu bir kuru özürle geçiştirilemez!

Bunu yapanların cezalandırılması lazımdır!

Sen devlet olarak bir taraf olarak görünemezsin!

Senin görevin her insana, her yurttaşa asayiş içinde, sağlıklı yaşam sunmaktır!

Dersimde olanlar senin taraf olmanı gerektirmiyor!

Velev ki suçu işleyenler devlet adamı olsalar bile!

Sen o suçu işleyen devlet adamlarını bulup yaptıkları yanlış yüzünden onları cezalandırmak mecburiyetindesin! O kadar!

Senin görevli memurun çok mümkündür ki hata yapabilecektir!

Ben birçok devlet adamının görevi başında kendini “Baldır kesen bacak yüzen” gördüğünü biliyorum!

Burada sana düşen o hatayı yapanı cezalandırmaktır! Bul suçu işleyenleri cezalandır kardeşim!

O olayda zarar görenlerin zararlarını sapta kim bu zararı vermişse onu o zararı ödemeye mahkûm et!

Sen şimdi kalkıyorsun benim adıma da özür diliyorsun!

Ben burada ne gibi suç işlemişim ki beni de suça ortak ediyorsun?

Sanki iş yapılırken Türk ulusundan izin istediniz de biz de tamam verin bu kerataların dersini!

Hem de analarından doğduklarına pişman edin onları mı dedik?

Devletin adı Türk Devleti ama Türk bu devlette söz sahibi değil ki! Hem de hiç değil!

Gayet iyi biliyorum ki Dersim olaylarından o zamanki Türk Atalarımın büyük çoğunluğunun haberi bile yok muştur! Bırakın onaylasınlar! “Zil takıp oynasınlar!”

Ben bir Türk çocuğu olarak soyumun böyle hem de başbakan tarafından “soykırımcı” olarak adlandırılacak, özre taraftar değilim! Ben tarih boyunca imparatorluk halkı olarak yaşamış bir soyum! 1915 ve 1937 yıllarına kadar böyle bir yüz kızartıcı suç işlememiş soyum, ne olmuş da bu yıllarda böyle soysuz bir davranış içine girmiş?

Bizimkiler Anadolu’ya girmişler yaklaşık 900 yüz yıl katliam yapmadan bura halkıyla birlikte ve barış içinde yaşamışlar, kız alışverişleriyle akraba olmuşlar, hatta yerli halka o kadar iyi davranmışlar ki yerli halk kendi dilini bırakıp Türkçe konuşur olmuş, sonra da bizimkilere bir haller olmuş, akraba oldukları halklara katliam uygulamışlar! Hayret ya... Böyle bir hakareti soyum adına asla kabul etmiyorum!

Ve şunu şerefle söylüyorum ki “Türk halkı kuzu gibi bir halktır!”

Bunu “Dirina Köprüsü” adlı eseri okursa bu ithamcılar, yüzleri kızararak anlayacaklardır!

Ben bu özrü kabul etmiyorum başbakan! Ve senden, benden de özür dilemeni bekliyorum!

Benim utanç duymama sebep olduğunuz için!

Benden özür dile başbakan, asıl benden, “Soyu Türk olup dünyanın en masum nisanı” olandan özür dile!

Çünkü iyi biliyorum ki bu iş burada kalmayacak, Ermenilerden de özür dileyeceksin sen!

Saygılarımla...

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..