Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '09

 
Kategori
Futbol
 

Panathinaikos-Galatasaray maçından notlar

Panathinaikos-Galatasaray maçından notlar
 

Rijkaard


Bosna'yı hatırlattı!

Galatasaray kazanma alışkanlığı kazanmaya başladı; bu, bir takım için çok önemli. Kazanmak için oynuyorsanız, özel oyuncularınız da yoksa, temposuz oyunda, bu Galatasaray karşısında aciz kalmaya mahkumsunuz; Galatasaray'ın en güçlü yanı kenar forvetleri (Kewell, Keita); bu oyuncular tempo seven oyuncular değil; Türkiye’de bu nedenle oynuyorlar; düşük tempoda, bu oyuncular diri kalır; bu oyuncuların diri kaldığı bir oyunda rakip diri kalamaz. Keita, Kewell ayağına her top aldığında, ya etkili kullanıyor, ya topu saklıyor, ya da faul alıyor; bu özellikleri diğer oyuncuların diri kalmasını sağlıyor. Keita, Galatasaray için çok önemli bir oyuncu; varlığı Kewell'ın esas mevkisine geçmesini de sağladı; bireysel performansını ayırıyorum, bu yönüyle de takıma katkı sağladı. Oyuncunun olası bir sakatlığı, Galatasaray'ı sanıldığından fazla etkiler. Panathinaikos hocası, anlaşılan Galatasaray forvetlerinden çok korkmuş; Panathinaikos’lu oyuncuların iki gol yiyene kadar yaşadığı güvensiz ve aciz görüntü bu korkudan doğmuş olabilir. Yenilen gollerden sonra, üzerlerindeki baskıdan kurtulmuş gibiydiler; oyunun son bölümünde artan etkinlikleri bu fikri destekliyor. Panathinaikos ne tempoyu yükseltebildi, ne de sahanın herhangi bir bölgesinde Galatasaray’lı oyunculara baskı uygulayabildi; Galatasaray’ı doğru analiz edememenin bedelini de üç gol yiyerek ödediler. Temposuz, durağan bir oyun oynandı; bu oyun Galatasaray’lı oyucuların işini kolaylaştırdı; özellikle Keita, Kewell, Elano gibi oyuncularının. Top, Panathinaikos’lu oyuncuların ayağına her geçtiğinde Galatasaray’lı oyuncular topun arkasına geçti ve Panathinaikos’lu oyunculara oynayacak alan bırakmadı; tempo yükselseydi, Galatasaray’lı en az üç oyuncu oyun/ savunma harici kalırdı. Panathinaikos’lu oyuncular çok düz; top ayaklarındayken marifetli tek oyuncuları bile yok. Tek planları, savunma arkasına dikine atılacak toplarla, Franco ile forvetlerini karşı karşıya bırakmaktı. Bu nedenle çok ofsayta düştüler; Gökhan Zan'ın sakatlığı, Galatasaray'ın ofsayt taktiğinde başarılı olmasına yardımcı oldu. Maç “bittikten” sonra ofasayttan kurtulup bir gol bulmayı başardılar; 3. gol öncesinde kaleciyle karşı karşıya kaldıkları bir pozisyondaysa hücumcuları becerili değildi. İlk yarıda Emre Güngör’ün sakatlanıp, Balta'nın stopere, Uğur’un da sol beke geçmesi, bu tip pozisyonlarda Panathinaikos’a avantaj sağlayabilirdi. Uğur uzun süredir oynamıyor; anlık dikkat eksikliği atılacak eksik bir adım, bir gole mal olabilirdi; ama ilk yarı boyunca bir pozisyon dışında sırıtmadı; o pozisyonda da rakip forvet topu ayağından fazla aştığı için tehlike olmadı. Rakip, savunmada, kenardan atılan her topta panik yaşadı; savunmacılarının çaylaklığı her hallerinden belliydi. Kewell ve Keita karşısında çaresiz kaldıklarını söyleyebiliriz. Tabi Galatasaray forvetlerinin kalitesinin onları hataya ve korkuya zorladığı da bir gerçek. Elano, attığı golde, topu, rakip stoperin paniğinden doğan yardımından yararlanıp boş kaleye yuvarladıysa da, orada olması, oyuncu için bir artı. Alex doğru yerde, doğru zaman da bulunduğu için Alex; tabi, Alex de Elano da ancak, bu savunmacılar karşısında yıldız. Panathinaikos’lu oyuncuların aklı 44. dk’da başlarına geldi. Savunma oyuncularına bu dakikada yaptıkları baskı bir pozisyon bulmalarını sağladı; öndeki üç oyuncusu ile arkadaki 6 oyuncusu arasındaki bağlantıyı baskıyla kesebilen takım Galatasaray’ı zora sokar; özellikle stoperler, top kullanmada çok zayıf. İkinci yarıya bu ders ile başladılar; ama çok düz oldukları için bu kez de, savunmayı fazla öne çıkardılar; bu, ikinci gole zemin hazırladı: Baros, savunma arkasına yaptığı koşuyla, kaleciyi de çalımlayarak topu ağlara gönderdi. Panathinaikos’lu oyuncuların ikinci golü yedikten sonra daha etkin hücum etmeye başladığını söyleyebiliriz: iki çok net pozisyona girdiler; öyle net pozisyonlardı ki, özellikle ilk pozisyon, bir kenar ortasıydı; forvetleri, yumuşacık gelen topu altı pastan, ayağına oturtup kaleye gönderemedi. Skor 2-0 iken, Panathinaikos adına kaçan iki net gol pozisyonunun ardından, şans, Panathinaikos ile resmen dalga geçti; Elano’nun çok etkisiz vuruşu, bir savunma oyuncusuna çarpıp kaleciyi kontrpiyede bıraktı ve bu üçüncü gol oldu. Panathinaikos için çok geç başlamış olan maç, bu golle Galatasaray için bitti. Erken Galatasaray golü ve Panathinaikos oyuncularının Bosna Hersek'li meslektaşları ile benzer beceride oyuncular olması, Bosna Hersek-Türkiye maçını hatırlattı; Galatasaray'ın Türk MilliTakımı'ndan farkı orta sahasının savunma gücüydü. Sarp ve Topal bir aradaydı. Bu, takımın erken gol oyununu doğru oynamasına yardımcı oldu. Bosna maçında Sarp ve Ceyhun bir arada sahada olsa, bu maçtan çıkartılan skorun benzeri bir skor, o maçtan da çıkartılmış olunabilirdi.

futbolteknik@hotmail.com

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Kayıt tarihi
: 05.03.09
 
 

Felsefe okudum. İnsan denilen sürüye hakikatini hissettirmeye seviyorum. Araba ile kıyafet ile kendi..