Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Panik atak

Panik atak
 

http://www.unbf.ca/arts/Phil/images/443d-panic-attack-print_000.jpg


Müdürümün topuklularının her adımda çıkarttığı sesi diniyorum. Yaklaşıyor ve uzaklaşıyorlar. Bizim odanın önünden geçip geçip gidiyor. Her seferinde kapıyı açacakmış gibi geliyor. Ekranımda iş hariç her şey var. MB, ekşi sozluk, wikipedi, yasak olmasına rağmen youtube ve Avatar'ın yeni bölümlerini izleyebileceğim bir anime sayfası...

Bir süredir toparlanmış, aslan gibi çalışmaktaydım. Yine film koptu bir yerde ama nerede?

İşte bu sorunun cevabını arıyorum.

Panik atak

"Günümüzün değişken, oynak yaşam ortamlarında, yaşam kaygılarının artması, maddi ve manevi kaos ile belirsizlik durumunun yarattığı “hiçlik duygusu”nun çoğalmasıyla paralellik gösteren panik atak, tüm dünyada toplum sağlığını tehdit eder boyuta gelmiş durumdadır."

Tüm dünyada diyor wikipedi. Meseleyi kişiselleştirmemek gerek. Zira bu orta sınıfın olmadığı, batmak ve çıkmak arasında kaldığımız şartlar ve kapitalizmin en vahşisinin yaşandığı bir ülkede yaşıyor olmak sadece beni değil bir çok kişiyi etkiliyor farkındayım. Ama elimden fazla bir şey gelmiyor.


Belirtileri

Göğüs ağrısı (bende yok)
Hızlı ve şiddetli kalp çarpıntısı (var)
Nefes darlığı; boğulacakmış gibi olma hissi (var)
Diz ve bacaklarda güçsüzlük (zaman zaman)
Bulantı, karın ağrısı ya da ishal (yok)
Baş dönmesi, bayılacak gibi olma (yok)
Ölüm korkusu (ehehe olmaz mı yaa. hem de ne biçim...)
Delirme korkusu, çıldıracakmış gibi olma (hehehe. var tabi. o da var)
Sürekli tansiyon ölçme, ölçtürme (yok bu)
Midede rahatsızlık,mide bulantısı. (epeydir yok maaşallah)


Belirtilerin hepsi birden mi olmalı mutlaka? Bilemiyorum. Ama dün sabah sabah oturduğum yerde kalbimin durup dururken tık tık tık diye tempo yapmasını dinlemek çok enteresandı. Noluyor lan, diyorum. Bir sebep bulamıyorum. Her ne kadar çarpıntıyı tetikleyeceğini bilsem de bir Türk kahvesi istedim. Çünkü uyanamıyordum, mecburdum. Kahvemi alıp dışarı çıktım, yeni yaptırılan bir süs havuzu var, başında oturdum. Kahvemi içerken çarpıntım geçti. Yerime çıktım tekrardan.

"Tak, tak, tak" sesleri kapımdan geçiyor. En azından anime izlediğim siteyi kapıtıyorum. Yani en azından. İçeri kimsecikler gelmiyor.

Çalışamıyorum. Ruhum ve fikrim milyonlarca km uzaklıkta bir yerde bağdaş kurmuş oturuyor. Herhangi bir şeyi anlayacak, kafamı çalıştıracak, odaklanacak durumda değilim. Telefonum çalıyor. Kim arıyor beni? Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor. Ne oluyor Kerem Efendi? Sanki ausschwitz'deyim de gardiyan beni işaret ediyor. Yanlış numaraymış.

İş arkadaşım Ronaldinho'nun fener'e geleceğini söylüyor. Yanlış transfer diyorum. 45 dakika tartışıyoruz. Sanki babadan kalma 40 milyon dolarımız varda yatırım kararını biz alacağız. Ben o paraya 3 tane topçu alırsın, avrupa şampiyonu olursun diyorum. O ise bir tek R.'nin bunu başaracağında iddialı. Neden Barcelona'dan başaramadığı konusunda ise sessiz.

"Tak tak tak" sesleri kapıya yalaşıyor. Youtube'u kapatıyorum. Yani en azından. Telefonum çalıyor. Açıyorum yine. "Kerem Bey" diyor birisi. "Bey değil canım" diyorum içinden. Sonrasında dediklerini dinlermiş gibi yapıyorum. O da bir şeyler anlatıyor. Umarım ki önemli bir şeyler değildi dedikleri. Tak tak tak sesleri kapımdan geçiyor. Ekranımın yanındaki kaktüsüme bakıyorum. Onu kendime çok yakın hissediyorum. Bir saksıda ektiğim kiraz dometes doğumu fide oldu, biraz da onu izliyorum.

Kapıdan geçen "tak tak tak" sesleri kalbimden çıkan "tık tık tık" seslerine karışıyor.

Ne kadar güzel olurdu diyorum yarın sabah başlayacak yeni bir hayatım olsaydı da dometesimi ve kaktüsümü alıp da gitsem buradan.

Reankarnasyon?

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..