Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '11

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Parçalanmış hüzünler

Bazen kapıların üzerine kapandığını hisseder, boğulursun. Yüreğin küçük bir odaya sığmayacak kadar kabarır. Yaşadığın anın ağırlığı çöker üzerine. Kendini düğümlerinden kurtaramazsın. Geçmiş uğursuzca kilitler seni. Zaman duygusunu kaybeder yaşadığın anın dışına savrulursun. Anılar bir zehir gibi dolaşır damarlarında. Hücrelerini öldüren geçmişin tutsağına dönüşürsün. Hatırlamak, korkunç bir azapa dönüşür cehennemin kavurucu ateşini yaşarsın. Kalbin ince ince sızlar. Nefesinin tükendiği gözyaşlarının kuruduğu andasındır. Dört duvar arasında oynadığın çaresizliktir sadece. Parçalanmış umutlarına yarım kalmış sevdalarına yitirilmiş hayallerine ağıt olacak iki kelime bulamazsın. Anlamını kaybetmiştir sözcükler. Anlamın anlamsızlığı çarpar suratına. Masallar eskisi kadar ısıtmaz yüreğini. Roman sayfalarında boşuna ararsın kendini. Hikâyen kahramanını kaybetmiş, senaryonda adın silinmiştir. şairin dizelerinde umut olduğun zamanlarda yok. Gök mavi dağ yeşil değil yani. Renklerin ifadesi kaybolmuştur. Mavi özgürlüğünü, kırmızı sevgisini, beyaz saflığını terk etmiştir artık. Bedenin seni taşıyamayacak kadar bitkin ruhun seni özgürleştirmekten acizdir. Uykusuz gecelere verirsin kendini. Bir enkaza dönüşü yaşarsın. Karanlık gecelerin soğuk yalnızlıklarında acımasız pişmanlıklarla kemirirsin kendini. Varlığın yokluğa dönüşür. ıçindeki öfkeyi kusmak, içini dökmek istersin düşüncesizce. Dayanamaz haykırırsın artık… Herkesin melek masumiyetini oynadığı toplumda şeytan olmayı seçersin. ıçindeki şeytanı öldürmeden Mekke’de seni taşlayanlara acırsın için için. Hâlbuki umut olmaktı düşlerde amacın. Sibirya’da ateş, kayıp çöllerde yağmur bulutu olmaktı muradın. şimdi dipsiz kör bir kuyudasın. Bağırsan duyan olmayacak çığlığını. Anlamıyor değilsin aslında. Hayallerinin büyüklüğü kadar küçüldün. ıdeallerin kadar idealsizleştin. Kendini bazen Necip Mahfuz'un "Osman"ı bazen Vedat Türkali'nin "Kenan"ı bazende Elif şafak'ın "Araf”ı görsen de Kafka'nın "Dönüşümünü"de yaşadın Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar” ınıda. Ama Orhan Pamuk'un "masumiyetini" korudun hep ve Doğan Cüceloğlu'nun "savaşcısı" oldun. Biliyorum, Hegel' in mesleği kasaplığı yapsan kollarını keser vitrine asardın ama... Bilmeliydin çocuk, bilmeliydin. “Militan acılara alkol damlatıp sarhoş ettiğin zamanların anonim ve popüler bir yanı kalmadı artık.”Birikmiş hüzünlerinle toplamda kayıp yazıldı her şey hanene. Mutluluğun modernitesi, kör, sağır, dilsiz olmakta saklıydı. Sen bozmayacaktın o büyüyü. Şımdi Nisana çok var ama sen hüznünü şimdiden başlamışsındır yaşamaya. Acını dilinde mırıldan hadi, korkmadan. 

”Beni siz yağmurun altına saklandığım o kümbetli sokakta bulmuştunuz, kazanmak için oynanmayan bir oyuna benzetmekle savunabilirdim Nisan’ı, oysa Nisan benim için karabasan ve cinler demekti, biliyorum, şarkı bitti öldü kuş öldü, kahır dolu bir balkondan indim ben atımdan. Oysa yenik ama mağrur bir sultan değilim…” 

 

 
Toplam blog
: 36
: 476
Kayıt tarihi
: 26.03.11
 
 

Üniversite mezunuyum. Yerel bir gazetede çalışıyorum...