Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '17

 
Kategori
İstanbul
 

Pierre Loti'de Sabah Ayazı

 

Öğlene doğru değil…

Öğlen hiç değil…

Ya öğleden sonra?

Peki akşam?

Hiçbiri…

Pierre Loti’de çay, sabahın ayazında içilmeli.

Üzeri kırmızı beyaz kareli örtülerle örtülmüş masaların olduğu bahçeye inen merdivenler hafif ıslak olmalı.

Sandalyeler, masalara kapanıp uyuklayan yorgun bekçiler gibi olmalı.

Haliç ne görünüyor ne de görünmüyor… Sis çökmüş olmalı üzerine.

Sis bulutları, üzeri yazılmış çizilmiş sonra da silinmiş dev bir kâğıt gibi görünmeli, biraz da görünmemeli; kader gibi, alın yazısı gibi.

Oturacak yer ararken dokunmalısın tek tek sandalyelerin omuzlarına. Islanmalı parmak uçların bir akşam öncesinden kalmış gözyaşlarıyla.

Sisli puslu olmalı işte oraya gideceğin mevsim. Saatlerden sabahın körü, günlerden hiç fark etmez olmalı. Yaz ortası da olsa demir gibi soğuk olmalı her yer, rutubet kokmalı, biraz da Haliç…

Ne aymazların gürültüsü, ne çay kaşıklarının şıngırtısı ne de sandalyelerin gıcırtısı olmalı kulaklarına dolan. Olduğu olacağı, mezarların içinden çıkıp gelen iki kuzgunun sesi olmalı.

Masaya gelen çayın dumanı karşında duran köprüyü gümüş bir kemer gibi sararken sen, aklına üflemelisin bir sigaranın külüne üfler gibi. Her şey uçup gitmeli o saatte.

Çaya uzanan yorgun ellerine ağaçların yapraklarından çiğ taneleri düşmeli. Bir dilek tutmalısın içine İstanbul’u sığdırdığın o minik damlacıkları izlerken.

Kurşun kadar ağır dediğin her ne varsa bir sigara külü gibi uçup gitmeli. Ama illâki sabahın köründe, mutlaka sabahın köründe gitmeli.

Betül Âşık

 
Toplam blog
: 47
: 145
Kayıt tarihi
: 24.10.17
 
 

Ege'li biri... ..