Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Pinekleyenlerden misin yoksa "inek"leyenlerden misin?

Günümüzde inek kelimesi "yavrulayan sığır" manasının dışında da kullanılmaktadır artık.Modern insan bu nezih kelimeyi alın teriyle çalışanı küçük görüp yaftalamak için kullanıyor şimdi.Çağdaş birey "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" sözünü o kadar içselleştirmiş ki ifsat olmuş kurumlara ve fikirlere açtığı harbi, bizi biz yapan değerlerin kırmızı çizgilerine taşıdığının farkında bile değildir.

"Eskiden böyle miydi ya" diye başlayan cümleler kurmak istemem ama böyle cümleler kurmanın mecburiyetini her geçen gün artan bir iştiha ile hissetmeye başlıyorum ve yazmaktan kendimi alamıyorum. Maksadımsa ne bu konuyu malzeme edip üzüm yemek ne de şikayet edip bağcıyı dövmek. Maksadım o bağa üzümleri tekrar ekebilmek.

İmkan ve şerait nispetince herkes durumun vahametini bir nebze anlamaktadır. Ben bu anlayışın düşünsel ve duygusal yönüne vurgu yapmak istiyorum. Eskiden cehd etmek(çalışmak), çalışan methedilir, toplum içinde muteber kabul edilirdi. Bunu kültürümüzdeki vecizelerden, atasözlerinde çok rahat anlayabiliyoruz. Toplum ve kültür bu işin üzerinde hassasiyetle durmuştur yani.

O zaman kendimize soralım "İnsan neden çalışmak mecburiyetindedir" ya da "İnsan niçin çalışmalıdır."

Bu sorunun cevabını, küçüklüğümüzden itibaren çevremizdeki insanlar vermişlerdir bizlere aslında. Onlar, o çevremizdekiler tavsiye etmediler mi bize "tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz", "gençlikte para kazan yaşlılıkta kur kazan" gibi sözlerle çalışmayı. Yine tembih etmediler mi bize "boş gezip de paslanacağına çalışıp da yıpran" gibi sözlerle tembelliği. Yani etrafımızdakiler şunu diyor bizlere: dünyada rahat yaşamak istiyorsan, geleceğini garanti altına almak istiyorsan şimdiden çalış. Ya da şu dilencinin haline düşmemek için çalış, dünyanın zahmetine böyle alış .

Bence asıl bu sözler çalışmanın değerini alçaltan, çok çalışana "inek" denmesine sebep olan sözler.

Çünkü bu sözlerin hepsi dünyaya taalluk eden meseleleri gündeme getiriyor. Madalyonun diğer yüzü gölgede kalıyor. Madalyonun diğer yüzünde gölgeye sinmiş bir siluet beliriyor. Peki kim o? O bizim uhramız, o bizim gerçek suretimiz. O kadar aşağılanmış ki gün yüzüne çıkmaya utanıyor. İşte asıl onun için çalışmalı insan. Çalışmanın merkezine onu koymalı. Hz. Ali'nin "Çalışan insanlar, kötülük düşünmeye vakit bulamazlar. Çalışmayanlar ise,kendilerini kötülükten kurtaramazlar." Sözünü kendine şiar edinmeli insan. Yani çalışmaktan maksadımız kötülük yapmaya vakit bırakmamak hatta kötülüğü bile düşünememek. Bundan da anlaşılıyor ki çalışmak insanın şanından olan bir şey, insan olma erdemine onunla eriyor her şey.

İmamı Gazali İhyayı Ulumuddin kitabında insan niçin yaratıldı diyor ve cevaplıyor: İnsan cesaret için, savaş için yaratılmış desek ondan daha cesaretli aslan var. İnsan büyüklük için yaratılmış desek ondan büyük fil var. İnsan şehvet için yaratılmış desek küçücük bir serçe kuşunun dahi cinsel arzusu ondan daha çok. Peki insan niçin yaratıldı? İnsan Hakk'ın ve halkın ilmini öğrenmek için yaratıldı. Yani çalışmak için... Bu düşünceye uygun çalışma bizi ebedi saadete nail kılar. O saadetin değerini insanın kalbindeki vicdan terazisi dışında hiçbir şey tartamaz.
Şimdi özgül ağırlığı olan iki kavram var karşımızda: pineklemek ve "inek"lemek

TERCİH SİZİN ..........esen kalın

 
Toplam blog
: 27
: 1841
Kayıt tarihi
: 04.04.13
 
 

Marmara üniversitesi psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü mezunuyum. Araştırmayı  ve yazmay..