- Kategori
- Kent Yaşamı
Ponpon çoraplı kız

Aynaya baktı kadın. Küçük bir kız çocuğu elinde tuttuğu eski,pis renginin bile belli olmadığı bir şapkayı, sanki en değerli şeyiymiş gibi beyaz gömleğine bastırmıştı, o küçüçük kollarıyla. Gözlerinde bir korku vardı kızın sanki elinden alacaklardı şapkasını. Kızla göz göze geldiler kız kaçtı. Peşinden koştu ama kadın, yakalayamadı onu. Dış kapı hızla çarpmıştı bile. Dışarı ya çıkıp etrafına baktı kadın. Kızı havuz kenarında kırmızı bikinisiyle oynarken buldu. Kendi kendine gülüyor, konuşuyor, bikinisinin bağcıklarını bir çözüyor bir bağlıyordu. Demin ki ürkek kızdan eser kalmamıştı. Bu kızın kendine güveni onu çok şımarık biri yapmıştı. Kız ona gülümseyerek el salladı, kadın da ona gülümsedi ve eve girdi. Salona geçti, masanın üzerindeki gazteyi aldı ve koltuğa oturdu. Yanındaki sallanan koltukta oturuyordu küçük kız. Kısacık saçları düzügün bir şekilde taranmış yandan ayrılmıştı. Üzerinde bir elbise ve ponponlu kırmızı çorapları vardı. Ayaklarını birbirinin üzerine atmış, elleri gergin bir şekilde koltuğun kenarını tutmuş, alt dudağı sarkmış, yüzünde bir hüzün, sanki ağladı ağlayacak. Kadının varlığını farkedemeyecek kadar kendi hüzünlü dünyasındaydı küçük kız. Aniden kapı açıldı, yerde bir ıslaklık bırakarak içeri girdi bikinili kız, yüzünde aynı neşeli ifadeyle; "hadi gel" dedi koltukta oturana. Kız ona sadece başını hayır anlamında sallayarak cevap verdi. Öteki tüm şımarıklığıyla " öfff neden? " diye sordu. Kız ona üzgün bir şekilde baktı " Annemle babam dün gece yine kavga ettiler, duymadın mı ? Babam başka birini seviyormuş, evi terketti. Boşanacaklarmış. Annem odasından hiç çıkmadı. Ağlıyor ve içiyor.Çok üzgünüm " Bikinili kız yanına geldi, elini tuttu " Hadi gel onlar hep boşanacaklarını söylerler ama boşanmazlar bilmiyor muzun? " dedi. Kızın gözleri dolu dolu oldu. Bikinili kız bu kadar duygusallıktan sıkılmıştı. "Aman sende ne sulugözlüsün, ben gidiyorum" dedi ve koşarak dışarı çıktı. Koltuktaki kız ağlamaya başladı. Bir süre ağladı sonra kendini avutmak için eline bir kitap aldı kütüphaneden ve onu okumaya başladı. Kadın sessizce bunları izlemiş ve düşünmüştü. O sırada kapı çaldı.
Kadın yavaşça yerinden doğruldu ve kapıyı açmaya gitti. Gelen kocasıydı, yüzü bir anda sevinçle aydınlandı. Kocası da farketmişti kadının sevincini, bir yanlış anlamaya mahal vermemek için hemen konuya girdi adam, "Eşyalarımı toplamaya geldim." Bir sessizlik oldu. Adam karısının ruh durumunu tahlil etmek ister gibi baktı ve devam etti. " Bir ev tuttuk, Derya ile birlikte yaşayacağız. Senin de bilmen gerektiğini düşündüm " diye devam ediyordu ama kadın için ses git gide uzaktan gelen bir şarkı gibiydi. Adam tekrar sustu. Kadının koluna dokundu " Böylesi ikimiz için de daha iyi olacak, inan. Pazartesi avukatım seni arayacak. " Kadın dengesini kaybetmemek için gerçekten büyük bir çaba harcıyordu. Panik atak krizleri başlamıştı, nefes almakta güçlük çekiyordu, kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Yalnız kalmak istemiyordu. İçeride kitap okuyan küçük kız bütün bu konuşmaları duymuş ve koşarak üst kata çıkmıştı. Yukarıdan bir vazonun kırılma sesi duyuldu. Küçük kız avazı çıktığı kadar bağırıyordu ama sesi çıkmıyordu.
Elleri kanamaya başlamıştı. Kadın kocasına baktı, o sırada kadının gözlerinin içine küstah bir yüz ifadesiyle bikinili kız gelip oturmuştu bile. Yukarıdaki sesleri duymayan adama gülümsedi " tabi en doğrusu bir an evvel ayrılmamız. Bende yeniden evlenmeyi düşünüyorum" dedi. Adam şüpheyle baktı karısına çünkü aylardır ilk kez görüşüyorlardı ve bu değişim onu şaşırtmıştı. Karısı ilk Derya'yı duyduğunda sinir krizi geçirmiş, evi yakmaya kalkmıştı ve hastaneye kaldırılmıştı. Bir iki ay hastanede yatmış, daha sonrasında da psikolojik yardım almıştı hala da devam ediyordu. Ama adam karısına hiçbir şey sormadı ve merdivenleri çıkmaya başladı. Bikinili kız " sakin ol" dedi kadına. Mutfağa gittiler birlikte bir kahve suyu koydular. Kadın bir sigara yaktı. Bikinili kız " ilacını içtin mi" diye sordu kadın başını sallayarak evet dedi. Kadın kahvesini alıp balkona çıktı. Yukarıdan hala diğer kızın çığlıklarını duyuluyordu, Küçük kız kanlar içerisindeydi. Adam çabucak toplamıştı eşyalarını balkon kapısının önüne geldi " hoşçakal " dedi. Kadın da adama gülümseyerek "kendine iyi bak" dedi. Adamın telefonu çaldı arayan Derya'ydı merak etmişti.Kadın onun ardığını anlayınca sigarasından derin bir nefes çekti, aynı anda üst kat camı aşağı indi. Kız hala ağlıyordu. Adam konuşmaya devam ederken bir baş hareketiyle kadına hoşçakal diyerek evden çıktı. Kadın kocasını sesinin yavaş yavaş uzaklaşmasını dinledi. Küçük kız çatıya çıkmış bağırıyordu "gitme nolur beni bırakma" diye. ama adam duymuyordu, çoktan başka bir dünyanın içine girmişti. Kız kendini boşluğa bıraktı, artık yaşamak istemiyordu. kadının önüne düştü Ağzını kenarından kanlar akıyordu. Bikinili kız yanı başında durmuş kadına bakıyordu. " Öldür onu" dedi bir çırpıda "yoksa o seni öldürecek. Duyuyor musun beni? " dedi. Ama kadın hiçbir şey duymuyordu. O kapıda duran üzerinde beyaz geceliğiyle ağlayan korkmuş kıza baktı. " Kız şapkam kayboldu" dedi. Kadın korkuyla atrafına baktı ve koşmaya başladı. Bikinili kız artık herşey için çok geç olduğunu biliyordu, hırsla yerde yatan kızı tekmeledi. Bir saat sonra adamın telefonu çaldı arayan polisti. Karısı kendini bir arabanın altına atmıştı ve malesef ölmüştü. Gelip cesedi teşhis etmesi gerekiyordu. Adam yerinden kalktı. Boş gözlerle Derya'ya baktı. İkisi de biliyorlardı asla mutlu olamayacaklardı, ayrıldılar ...