Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Neslihan ERDOĞDU Serbest

http://blog.milliyet.com.tr/kariyerkoc

29 Eylül '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Rağmen Sevebilmek

Rağmen Sevebilmek
 

Farkında mısınız ama sevgilerimiz gerçek sevgi değil. Ya “eğer” ler ekliyoruz “eğer uslu bir çocuk olursan, eğer başarılı olursan, eğer .......... seni severim.” diye ya da seni seviyorum çünkü akıllısın, çünkü güzelsin, çünkü başarılısın... Bunu uzatmak mümkün. Dönüp ilişkilerimize bir bakalım. Yaşamımızda ki tüm ilişkilerimizde “eğer...” ve “çünkü .....” bağlaçlarıyla yarattığımız sevgilere sahip değil miyiz. Bunları tüm ilişkilerimiz için temizlemeliyiz ama en çok da çocuklarımızla olan ilişkilerimizde temizlememiz çok önemli

“Oyuncaklarını toplamazsan seni sevmem, yemeğini yemezsen seni sevmem”, “bak seni seviyorum çünkü uslu çocuksun aferin.” Bu durumda çocuklarımız nasıl sevilmiş oluyorlar?

Bir koşula bağlı olarak ve davranışlarına göre seviliyorlar ya da sevilmiyorlar... Bunu bu şekilde hissettirdiğimiz çocuğumuzu bir düşünün.

Kendi varlığı nedeniyle sevilmediğini ama belli koşullar ya da nedenler sonunda sevildiğini algıladığını bir düşünün. Bu çocuk kendini yalnızca kendi olduğu gibi değerli bulacak mı? Özgüveni gelişecek mi? Özsaygısı oluşacak mı?

Bizim ona verdiğimiz mesaj “seni sevmem şunlara, şunlara, şunlara bağlı” olursa o çocuk kendine güvenir mi? Ya da o koşulları sağlamadığında güvensizlik duymaz mı?

Herkes sevilmeyi hak ediyor. Hele doğumunu an be an beklediğimiz, heyecandan uykularımızın kaçtığı, kucağımıza aldığımızda içimizin titrediği kendi çocuğumuz... Sevilmeyi hak etmiyor mu? Sevilmek için kendi olmak dışında yapması gereken başka ne olabilir ki?

Evet çocuklarımızın yanlış davranıştan kurtulup doğru davranış kazanmasını isteriz. Bunu yaparken “sevgi” kozunu kullanmak aslında bizim acizliğimizin bir kanıtı değil mi? İstenen davranışı oluşturmak ya da istenmeyen davranışı kaldırmak için yapabileceklerimiz var ama bu tehdit olmamalı.

Biz çocuklarımızı aslında her koşulda sevmiyor muyuz? Yaramaz olsa da kırıp dökse de, hayırsız uğursuz olsa da zarar gördüklerinde içimiz titremiyor mu?

Biz her şeye rağmen çocuklarımızı seviyoruz. Çünkü gerçek sevgi “.................... rağmen seni seviyorum.” değil midir?

Sevgilerimizi koşulsuz yaşamak ve çocuklarımıza her şeye rağmen onları sevdiğimiz mesajını bol bol vermek dileğiyle...

Bu yazı 2003 nisan ayında tercüman gazetesinde yayınlanan yazılarımdan biriydi…

“Çünkü” ile başlayan cümleler mi çok yaşantımızda “rağmen” ler de varmı yaşantımızda zenginlik olarak.….

Ebeveyn çocuk ilişkisine odaklanmış bu yaklaşımı,tüm insan ilişkilerine da yayabiliriz…

VE tabiî ki SİYASETE DE…

Zaman zaman ütopik düşündüğümün farkındayım ama, felsefeciler yarı kaçık olurmuş.(felesefeci olmak gibi bir iddam asla yok, ama genel niteleme şekli bu olduğu için kullandım) Hani genel yargı bu ben de benimsemekte bir sakınca görmüyorum..Aslında her insan biraz “kaçık”, hatta olmalı…”Saçmalama hakkımızda var” diyordu biri geçen akşam bir programda…

Sahiden de insan olmak böyle bir şey, hataları, günahları, zaafları ile kendini bilmek… ancak mükemmel olmak ve mükemmel görünmek gibi takıntımız olmamalı.İNSANIZ NİHAYETİNDE….

Asıl üzerinde durmak istediğim şey, bu “RAĞMEN” lerle bir arada olmak olgunluğunu, dinginliğini yaşayabilmek…Bence bireysel huzura da toplumsal huzura da bu yolla daha kolay ulaşabiliriz.

Örneklendirmemiz gerekirse; geçenlerde yerel basında yer alan bir habere göre;
Kırşehir Çınar Gazetesi'nde muhabir olarak çalışan Fatma Alkan isimli türbanlı gazetecinin, toplantı salonunda türbanlı bulunmasından rahatsız olan CHP'li Meclis Üyesi Balcı, türbanlı gazeteciye, "Türbanlı bir şekilde karşımda oturman göz zevkimi bozuyor “demesi…

Bu olay bu şekliyle gerçekleşmişse buradaki ilişki türü “çünkü” türü bir ilişki…Çünkü türbanlısın ve benim göz zevkimi bozuyorsun…Oysa “rağmen “türü ilişki kurabilseydi o sosyal demokrat partili meclis üyesi!!! “türban takmandan hoşlanmama rağmen…”diye devam edebilseydi…

Burada “türban neden göz zevkini bozsun, hoşlanmak zorunda değil bu kişisel tercih,bu inanç tabanında bir tercih “türünden söylemlere girmenin gereği yok, konu türbanı tartışmak değil.

Rahatsız olmama rağmen birine katlanıyorsam, hoşlanmama rağmen değer verebiliyorsam, kızıyor olmama rağmen öfkemi yenebiliyorsam…(Tıpkı çocuklarımıza karşı olduğu gibi yaniiiiii…Çok kızarız, çok öfkeleniriz, çok rahatsız oluruz ama tüm bunlara rağmen katlanırız )BU gerçek sevgidir. Çünki gerçek sevgi RAĞMEN SEVMEKTİR….

Birini PİS OLMASINA RAĞMEN YANIMIZA OTURTABİLDİĞİMİZDE,

Birini HATALARINA RAĞMEN AFFEDEBİDİĞİMİZDE,

Birini KÜRT ,ERMENİ,RUM ,OLMASINA RAĞMEN KUCAKLAYABİLDİĞİMİZDE

Birini FAKİR OLMASINA RAĞMEN DEĞERLİ BULDUĞUMUZDA,

Birini HOMOSEKSÜEL OLMASINA RAĞMEN KARŞIMIZA ALABİLDİĞİMİZDE,

Birini HRISTİYAN,YAHUDİ OLMASINA RAĞMEN HOŞ TUTABİLDİĞİMİZDE,

Birini TÜRBANLI OLMASINA RAĞMEN SEVEBİLDİĞİMİZDE

Birini AÇIK OLMASINA RAĞMEN DEĞER VEREBİLDİĞİMİZDE,

Birini CAHİL OLMASINA RAĞMEN ÖNEMSEDİĞİMİZDE,

Birini ÖZÜRLÜ OLMASINA RAĞMEN SEVDİĞİMİZDE,

Birini BAŞARISIZ OLMASINA RAĞMEN YÜCELTEBİLDİĞİMİZDE,

Birini DÜŞÜNCELERİNDEN DOLAYI AŞAĞILAMADIĞIMIZDA,

Birini BİZLE AYNI GÖRÜŞTE OLMADIĞI İÇİN DIŞLAMADIĞIMIZDA

Onu GERÇTEKTEN SEVDİĞİMİZİ VE….

SANIRIM ALLAH’A DAHA YAKIN OLDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİZ….

Bu yazı 6 Mayıs 2007 de www.siyasetinsesi.com sitesinde yayınlanmıştır.

 
Toplam blog
: 157
: 876
Kayıt tarihi
: 10.09.07
 
 

HAYAT YÜZ ÇİZGİLERİ YÖNÜNDE İLERLER.. ..