Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '09

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Rakamların dili...

Rakamların dili...
 

Tesadüfen açtığım bir yandaş kanalda, Türkiye ve ekonomik analiz diye bir program yapılıyor. Konuşmacılardan birisi de son dönemlerde adı ön plana çıkartılan Dr. Unvanlı sözde bir ekonomist. Ekonomistimiz, TÜİK’in yeni açıklanan verilerine değinmeden ve aldırmadan, konuşmasına devam edip “ Ekonomik krizin Türkiye’yi, Başbakanın söylediği gibi teğet geçeceğini, bu krizden en az zarar gören ülkenin Türkiye olacağını, Türkiye’nin birçok Avrupa ülkesi gibi, krize çifte açıkla yakalanmadığını” söylüyor. Söylemeye çalıştığı çifte açık ise Bütçe açığı ve Cari açık.

Uzmanımız, Bütçe açığının yüzde 1 ile 1.5 arasında olduğunu, son cari açık rakamlarının da korkulacak(!) düzeyde olmadığını, krizin bitmesine az zaman kaldığını, bazı verilerin şimdiden iyiye gittiğini, krizin korkulacak aşamayı alınan tedbirler ve iyi kriz yönetimi ile aşıldığını söylüyor.

Bir ekonomik gerçeklere bakıyorum. Birde sözde uzmanın söylediklerine bakıyorum. Birbiri ile öylesine ters rakamlar ki! Dünya, bir biri ardına, reel sektöre kaynak aktarımı yapıyor. Önlem üzerine önlem alıyor. Ancak hala hiç kimse krizin bitiş tarihi hakkında en ufak bir tahminde bulunamıyor. Oysa bizim yandaş uzmanımız, krizi bitirdiği gibi, krizin teğet geçmesine, gelirlerimizin çeşitliliğine bağlıyor. Yani bizim gelirlerimiz sadece ihracata dayalı olmadığı için kriz bizi teğet geçiyormuş. Mesela bir Çin’de krizin etkisinin çok daha ağır olduğu, önümüzdeki dönemde ortaya çıkacakmış.

Bu program ilgimi çekip izlemeye devam ederken, alt yazıda ekonomi haberleri geçiyordu. Bu haberlerde TÜİK’in açıkladığı Şubat ayı rakamları birbiri ardına sıralanıyordu. Üste konuşmacının konuştuğu ile altta geçen ekonomi haberleri birbiri ile o kadar tersti ki.

İşte o TÜİK’in açıkladığı Şubat ayı ekonomik verilerden birkaçı:

Sanayi üretimi yüzde 23, 7 gerilemiş. Sanayideki bu gerileme tarihi bir rekor.

Ekonomik göstergeler açısından çok önemli olan imalat sanayindeki üretim düşüşü ise yüzde 25.9 olarak gerçekleşmiş.

Bir diğer TÜİK verisine göre, sanayi üretimindeki en büyük düşüş yüzde 58.7 ile otomotiv üretiminde.

Bu verilere bakıldığında; Türkiye tarihinde sanayi malları üretiminde böyle düşüş bugüne kadar gerçekleşmemiş.

Sanayide SOS veren bu üretim düşüşü oranlarına bakıldığında işsizliğin daha da artacağını söylemek için müneccim veya uzman olmayla gerek var mı?

O zaman şu soruyu da kendimize bir sormakta yarar var. Ne oldu da sanayi üretiminde bu düşüş yaşandı?

Bana göre; dünyada baş gösteren ekonomik krize paralel olarak, hem yurt dışında, hem de iç piyasada sanayi mallarına olan talebin daralması, satış yapamayan ve elde kalan malların stok maliyetleri ile birlikte üreticiye ek yük getirmesi üzerine, üreten işçilerin büyük bir bölümü işten çıkartıldı. Böylece fabrikalar çareyi üretimi azaltmakta, bazıları ise durdurmakta buldu. Ve istihdam hızla azaldı. Yeni birçok işsizimiz de işsizler ordusuna katıldı.

Bu veriler ışığında önümüze bakmaya çalışırsak: İstihdam yaratıcı alanlardaki rakamlar o kadar korkutucu boyutta ki, önümüzdeki aylarda da bu düşüş aynı oranlarda devam ederse, ülkemizin bir numaralı meselesi, şimdiden olduğu gibi işsizlik olur.

Şimdi uzmanımızın söylemleri ile büyük destek verdiği alınan ekonomik tedbirlerin faydalarına bir bakalım. Hükümet’in geçen ay yürürlüğe koyduğu özellikle otomotiv, mobilya, beyaz eşya ve bilişim sektöründeki ÖTV ve KDV indirimi, açıklanan rakamlara yansımadığını görüyoruz.

Bana göre; sanayi üretimindeki bu hızlı düşüşün nedenleri: 1-İç ve dış talepteki daralma. 2-Finans sorunu.

Bu iki sorun çözülmedikçe, Sanayi üretimindeki daralma devam edecektir. Böylesi hayati konularda, kendisine uzman diyenlerin yandaşlığı bir kenara bırakıp, ülke gerçeklerine ve ekonomik verilere göre hareket etmeleri gerekir.

Ekonomi ile ilgili, her yazılan ve söylenende bir gerçek payı vardır diye düşünüyorum. Bu konuda bilgi sahibi olanların, yandaşlığı bir kenara atıp, gerçekleri söyleyip yazmalarının ülke menfaatine olacağını belirtmek istiyorum. Herkes şapkasını önüne koyup, biran önce seçim sendromundan kurtularak, ekonomiyi düzeltmeye çaba harcama zamanının geldiğini düşünüyorum

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..