Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

07 Ekim '07

 
Kategori
Ramazan
 

Ramazan'da Asker-i Oruç

Ramazan'da  Asker-i  Oruç
 

Neredeee eski Ramazan' lar diye başlamayacağım... Neydi o iki Ramazan' ın biri diyebilirim belki... Sözünü ettiğim iki Ramazan, askerde geçirdiğim Ramazan' lar. Evet benim askerliğim süresine iki Ramazan tesadüf etmişti.

İkincisi son durak Diyarbakır orduevine denk gelmişti... Orada artık tezkereciydim ve paşaların içerisinde olduğum halde rahatsız olmadım. Bu tezkereci rahatlığıyla Ramazan' da problemsiz geçmişti. Bu arada şunu belirteyim, bu günkü tarih itibarıyle 30 yıldır eksiksiz oruç tutmuşumdur. Yani sivilmişim, askermişim, sahura kalkmışım, yok kalkamamışım, her şartta boş yok çok şükür.

Asıl üzerinde duracağım asker ocağındaki ilk Ramazan' ım... Antalya Karpuzkaldıran subay kampına denk gelmişti ve benim askerlikte beşinci ayım falandı... Evvelki anı bloglarımda (askerim ama müzisyenim) belirtmiştim, okuyanlar hatırlayacaktır... Müzisyenim, bateristim fakat gündüzleride mecburen garsonum, gece programa kadar.

Ben ve birçok arkadaş düzenli oruç tutuyoruz... Salonlarda kamp sakinlerine verilen akşam yemeğinin saatinde herhangi bir ayarlama yok! Her daim hangi saatteyse, Ramazan' da da aynı saatte servisi açıyoruz. Akşam ezanı servis açılışından daha sonra bir vakte denk geliyor... Servisin en kalabalık zamanı ezan okunuyor... Bu durumda, değil yemek yemeye, kimi zaman oruç açmaya bile vakit bulamıyoruz. Biz halen oruçluyken, misafirlerin istekleri olan yemekleri masalara taşıyoruz... Gülsekmi, ağlasakmı durumundayız yani. Yemekler elimizde masalara koştururken, halaa oruçlu olduğumuz aklımıza bile gelmiyor bazen. Tabi mevsim yaz... İçecekler soğuktan çıkıp, sıcak temas gerçekleşince bardak terliyor elimizde... Bunun yanında alkol kullananda yok değil! Emir gelmişti, alkollü içecekleri misafirler kendileri gidip bardan almalıydı... Fakat masanızda olan kişilerle kısa sürede bir yakınlık oluyor... Bu sebeple, sadece bira olmak kaydıyla çok defa ben getirmişimdir. Bardan buz gibi çıkan bira bardağı, götürürken yolda boncuk boncuk terlerdi elimde ve düşününki ben oruçluyum.

Misafirler en çok, beni garson bilipte, akşam müzikli restoranda bateri çalarken görünce şaşırırlardı... Lakin emin olamazlar ve ertesi gün ilk görüşte sorarlardı... "Akşam davul çalan bir asker vardı, aynı sana benziyordu"... Bendim deyince inanamazlardı, sivilde garsonduk zannederlerdi çünkü... Bu gerçeği öğrenince ise daha bir saygılı ve sevecen olurlardı.

Bir akşam yine halaa oruçluyum ve benim masalardan birinde, misafirler yeşil erik getirmişler dışarıdan. Daha erik yeni çıkmış olduğundan minik minik olup, acaipte pahalı satıldığı zamanı yani... Bende masaya gidip, gelip görüyorum diye subay hanımları ikram etmişlerdi banada... Teşekkür edip almamıştım tabi, ısrar ettiler... Buna rağmen almayınca, askere konulmuş yasak sebebiyle almadığımı düşünerek "kimse görmeden bari ağzına at bir tane " dediler... Almadım, "oruçluyum efendim" dedim. Ama ne çok şaşırmışlardı... Öyle donup kaldılar kısa bir süre ve sanırım bir hayli utandılar. Yüzlerindeki ifadeden üzüldükleride belli oluyordu.

Ertesi gün salonda henüz in- cin horon teperken arkadaşlar beni çağırdılar! "Bir bayan seni görmek istiyor" dediklerinde "hayırdır" dedim... Gittiğimde gördüm ki akşam erik ikram eden bayanlardan birisiydi beni bekleyen. "Yanlış anlamazsan" dedi, "acıyorum zannetme sakın" dedi, "bir hediye olarak kabul edersen" dedi, "mecburda değilsin ama eğer alırsan beni mutlu edersin, lütfen bunu almanı rica ediyorum" dediii... Belliki vicdanı azami derecede rahatsız olmuştu! İhtiyaçtan değil ama sizi memnun edip rahatlatacaksa tamam dedim.

Kıramazdım ki... O şefkatli, sevecen, duygusal haliyle annem vardı sanki karşımda... Anne şefkatine karşı koyamazdım...

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..