- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ramazan Pidesine Dair...
Ramazan Pidesi
Müslüman toplumların hayatında çok önemli bir yere sahip bulunan ve pek hoş hatıralar bırakan/bırakması gereken Ramazan ayı, kendisini hissettiren maneviyatının yanı sıra bazı kavramlarıyla da özeldir, seçkindir. Oruç, sahur, imsak, iftar, teravih, bayram namazı, mahya, fitre vb. kavramlar, Ramazan ayı ile birlikte hayatımıza giren, yaşamımızı bir ölçüde düzenleyen ve güzelleştiren mefhumlardır. Bu ayda kimi iş yerleri sükûnete bürünürken kimileri de hareketlenir, bereketi göze görünür. Mesela tatlıcı dükkânları yahut ekmek fırınları böyledir.
Genellikle Ramazan ayında sofralarımıza gelen nimetlerden biri de pidedir. Bu pide Ramazan ile o kadar özdeşleşmiştir ki biz ona “Ramazan Pidesi” deriz. İftarın yaklaştığı saatlerde pide kokuları fırınlardan sokaklara taşar. İnsanlar, ille de sıcak olsun diyerek dakikalarca pide kuyruğunda beklerler. Nihayet o mis gibi kokan sıcacık pide iftar sofrasına ulaştığında, onca açlığına rağmen insanın başka nimetleri gözü görmez olur. Ramazan pidesi çocukluğumuzdan beri bizim için hep böyleydi; yani hep sevimli, hep istenen, hep beklenen ve adeta hiç vazgeçilmez…
Son yıllarda Ramazan’ın getirdiği bu sıcak dostta bazı değişiklikler oldu. Doğrusu buna üzüldük, çünkü değişiklik bir ilerlemeyi değil gerilemeyi gösteriyordu. Yaşları müsait olanlar hatırlayacaklardır, yakın geçmişte fırınlarda hem bir porsiyonluk (halkımızın tekli pide dediği) pideler satılırdı, hem de çift porsiyonluk pideler… Buna da biz “çiftli pide” derdik. Gel gelelim artık bir çeşit, daha doğrusu bir ağırlıkta pide pişiriliyor, o da dört ila altı kişilik bir aileyi rahatça doyurabilecek büyüklükteki çiftli pide. İstanbul’da bunu her fırında gördüğümüze göre bu, fırıncılar odasının bilgisi yahut talimatı mucibince yapılıyor. Böylece alev alev yanan fırının önünde ter döken usta, her biri aynı gramajda olan pideyi hazırlayıp pişirerek teferruata girmiyor, işi seri bir şekilde yürütüyor. Vatandaş da eğer pide yemek istiyorsa bir günde değil belki üç günde tüketebileceği bu tek tip pideden almak mecburiyetinde kalıyor. Köy veya kasaba gibi küçük yerleşim yerlerinde bu durum israfa dönüşmeden çözülebilir. Tüketilemeyecek kadar bayatlayan pide, örneğin hayvan yemi hâline getirilebilir. En azından ıslatılıp bir duvar dibine konulur, kurt kuş onu yer bitirir. Ancak şehir yaşamında bunun pratik bir anlamı yoktur ve maalesef israf edilir. Konuyu şöyle özetleyebiliriz: Örneğin bir veya iki kişinin yaşadığı bir ev. Ramazanda bu ev sakini de pide yemek istiyor. İmkânı var, alabilir. Ama o da ne, ille de pide yiyeceksen, işte şu piyasadaki tek tip pideyi alacaksın! Niçin? Kim ne kazanıyor bundan?
Durumu bir başka örnekle sabitleyebiliriz: İstanbul’da yıllardır hizmet veren Halk Ekmek A.Ş. doğrusu benim çok takdir ettiğim bir kuruluştur. Ürün çeşitliliği ve fiyat uygunluğu son derece iyi düzeydedir. Birkaç yıl öncesine kadar orada iki tip tost ekmeği satılırdı. Biri küçük ebatta, diğeri biraz daha büyük ebatta idi. Küçüğünü bir ilk veya orta öğretim öğrencisi tüketebilirken öteki de bir yetişkin için idealdi. Ama artık tek tip tost ekmeği üretiliyor, o da büyük porsiyon. Yani okuluna yetişmek için yarı uykulu bir hâlde arabaya, servise, tramvaya binen çocuk için israfa teşvik eden bir tost ekmeği! Niçin? Hızlı ve seri üretim kolaylığı! Fiyat meselesini söz konusu etmeye gerek görmüyoruz.
Şimdi gerek Ramazan pidesi, gerekse tost ekmeği için soru şudur: Hangisi daha müşteri odaklı? Yahut şunu soralım: Tek tip bir sunum terakki midir? Dileğimiz Ramazan pidesi, israf etmek istemeyenler için hamur teknesi olmaktan çıkarılmasıdır. Arzumuz çocuklarımızın bitirebileceği bir tost ekmeği üretilmesidir. Tıpkı birkaç yıl önce olduğu gibi…
www.muratalikaravelioglu.com.tr
@m_karavelioglu
#muratalikaravelioğlu
#ramazanpidesi