Reyting uğruna yuva kurmaca

Her sabah yeni bir güne uyanıyoruz. Kalkıp çayı koyuyoruz, belki bir sigara yakıyoruz. Eller-yüzler yıkandı, kahvaltı masasına oturuldu, dişler fırçalandı. Sıra geldi sevsek de sevmesek de televizyon denen aptal kutusunu açmaya. Kanal isimleri kullanmadan size bir zaplama listesi çıkaracağım. “Hayır” oyu vereceğini açıklayan spikerini kovan bir kanalda 7 kadın, 7 erkek yan yana evlerde ellerinde bayrak kırmızı oda telaşına düşüyor. Yaz dizilerinde reytingleri fena olmayan, spikerlerinin isimleri ve kişilikleri birbirinden renkli ve içimizi ısıtan sohbetleriyle dolu olan bir kanalda talipler bir tarafta, loca bir tarafta, bir de başka kanaldan görüp “çalınmış” bir roman konsepti seyrediyoruz. Kayıpların bulunduğu, cinayetlerin aydınlatıldığı bir kanalda yine bir evlilik programı ve orijinal roman konseptli bir başka kanalda yine evlilik programı. Ne zamandan beri birey olarak kendi kendimize yetemez olduk? Ne zamandan beri iki kişinin arasında kalması gereken mahrem aşk ilişkisi seksen milyonun önünde yaşanmaktan gurur duyulacak bir şey haline geldi? Cem Yılmaz’ın söylediği şu cümle aklımdan çıkmıyor doğrusu… “Hani marjinal bizdik?”

Evet, şu an seksen milyon bu yazıyı okumuyor olabilir. Ancak bu birey olarak sizin tepkinizi ortaya koymanıza engel değil. Bilirsiniz, RTÜK denilen bir kurum var. Bütün işleri güçleri Kemal Sunal filmlerindeki “Eşek oğlu eşek” kelimesinin geçtiği sahneleri saniyesi saniyesine tespit edip “Bip” koymak olan bir kurum. Bu yazıyı okuyan bir RTÜK yetkilisi takipçimiz varsa kızmasın bana. Toplumdaki algıyı herhangi bir ideolojiye bağlamadan, tamamen sosyolojik açıdan aktarıyorum. Bana inanmıyorsanız çıkın sokağa, oturup bir vatandaşın yanına, sorun bakalım RTÜK kelimesi ne çağrışım yapıyor. Yok, arkadaş, ben sokağa çıkamam, havalar da buz diyorsanız, girin ilkokul arkadaşlarınızı bulduğunuz siteye, kendi duvarınıza yazın. Gelen yorumların %90’ı beni doğrulayacaktır. Bu algıyı yaratan sizlersiniz ancak başka bir algı yaratmakta sizin elinizde.

Elbette tek suçlu RTÜK değil. Biz ne yapıyoruz? Evlilik programlarından rahatsız olan kaç kişi bu programları yayınlayan kanalların izleyici temsilcilerine bir mail atmıştır? Şikâyetçiyiz, ancak şikâyetimiz işleme alınsın diye bir çabamız yok. Bekliyoruz, çünkü evimize gelip bize fikrimizi soracaklar zannediyoruz. Bir tabir vardır, “Ağlamayana meme yok” Haydi, bu kez klavyelerimizi kendimiz gibi olmayana saldırmak için değil, halk olarak halkın ihtiyaçları için kullanalım. Sevgi, barış, mutluluk, kültür, sanat kazansın bu kez de.

Verilmek istenen mesaj çırılçıplak ortadadır.
Sorunun çözümü apaçık önümüzdedir.
Tek sorun harekete geçmekte…