Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Rezonans Kanunu'ndan...

Rezonans Kanunu evrendeki canlı cansız bütün varlıkların çevrelerine yaydıkları titreşimler sayesinde birbirleriyle iletişime geçtiğini söyler. Diğer bir ifadeyle bütün varlıkların kendilerine özgü bir titreşimleri vardır. Ve bu titreşimler birbirleriyle iletişime geçer. Titreşimlerin birbirleriyle iletişime geçmeleri için tek bir şart vardır: Benzer olmak… Evet, yanlış duymadınız. “Benzerler birbirini çeker” Daha açık bir ifadeyle söyleyecek olursak; biz bizimle benzer rezonans alanına sahip canlıları, olayları ve nesneleri kendimize çekeriz.

 

1993 yılında Dünya çapında saygınlığı bulunan Hearthmath Enstitüsü duyguların vücudumuzu nasıl etkilediğini araştırmaya başlamış ve bunun içinde duyguların merkezi olarak kabul ettiğimiz kalbimize odaklanmıştır. Araştırma sonuçları şaşırtıcıdır. Kalp etrafında büyük bir enerji alanı tespit edilmiştir. Bu enerji alanının çapı yaklaşık olarak 2,5 metredir. Diğer bir deyişle kalbin elektrik akımı, beyinde oluşan elektrik akımından 60 kat daha kuvvetlidir. Kalbin manyetik alanı ise beynin manyetik alanının 5 bin katıdır.

 

Bilim adamları bu konudaki araştırmalarını derinleştirdikçe, kalbin manyetik alanını sadece duygularımızın oluşturmadığını, bu manyetik alanın gücünü inançlarımız, düşüncelerimiz ve korkularımızdan aldığını keşfettiler. Yani kalbimiz sahip olduğumuz inançları, korkuları, düşünceleri ve duyguları titreşimler halinde çevresine yayar. Bu titreşim dalgaları vücudumuzu etkisi altına almakla kalmayıp,  bizi kuşatan her şeyle iletişim kurar.

İsteklerimiz sadece beyin ve kalp bütünlüğü sağlanırsa gerçekleşir. Diğer bir ifadeyle isteklerimizi beynimizde kurgularken, isteğimizin gerçekleşeceğine gerçekten inanmazsak veya çeşitli korkularla kalbimizi meşgul edersek, beyin elektromanyetik dalgalar yayarken, kalbimiz arzumuza yönelik sahip olduğumuz korku, tereddüt gibi asıl inançlarımızı beynimizden 5 bin kat daha güçlü bir şekilde yayar. Sonuç olarak diyebiliriz ki sadece kalbimizin gerçekleşeceğine inandığı şey gerçekleşecektir.

 

Bu konuyla ilgili bir diğer araştırma ise 1995 yılında Rus Bilim Akademisi’nde yapılmış. Aynı araştırma Amerika’da da yapılmış ve sonuçlar yine aynı…

 

Araştırmanın amacı fotonlar(ışık parçacıkları) aracılığıyla DNA’nın tutumunu incelemek… Bu araştırmaya göre bir boru vakumlanmış. Boruda özel aletlerle ölçülen fotonların düzensiz bir şekilde dağıldı gözlenmiş. Daha sonraki adımda boruya insan DNA’sı eklenmiş. Ve sonuç şaşırtıcı… DNA’nın varlığı fotonların düzenli bir şekilde dağılmasını sağlamış. DNA borudan çıkartıldığındaysa, fotonların DNA hala oradaymış gibi düzenli sıralarında kalmaya devam ettiği gözlemlenmiş.

 

 Kuantum fiziği bu durumu” DNA ve fotonların kuantum alanı aracılığıyla birbirlerine bağlandığı” şeklinde açıklar. Bu deney sonucunda bilim adamlarının vardığı sonuç “İnsanın DNA’sı fiziksel dünyaya etki ediyor.”

 

Yapılan pek çok deney her şeyi birbirine bağlayan bir kuantum alanı olduğunu destekler niteliktedir. Yani aslında biz farkında olsak da olmasak da enerji yüklü bir alan bizim çevremizle iletişim halinde olmamızı sağlar. Ve benzer enerji alanları birbirini çeker. İsteklerinizin gerçekleşmesini istiyorsanız isteklerinizle benzer rezonans alanları oluşturun.

 

Şimdi durun ve düşünün siz hangi rezonans alanındasınız? Bunu anlamak çok basit etrafınızdaki kişilerin enerjisini tanımlayın ;)

 
Toplam blog
: 28
: 6802
Kayıt tarihi
: 12.11.11
 
 

1981 Söke'de doğdum. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi mezunuyum. Başarılı bir okul hayatından sonra..