Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hatice Değirmenci Dirgen

http://blog.milliyet.com.tr/

08 Eylül '21

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

RUHA ÜFLENEN HUZUR

RUHA ÜFLENEN HUZUR
 İçinde bir nefes barındıran, bu yüzden de insanı temsil  eden   üflemeli  müzik aletini bilmeyen yoktur. 
Ruhu dinlendirip huzur bulmak  isteyenlerin   tercih ettiği bu musiki aleti bambaşka bir dünyaya alır götürür insanı.
  Dinlerken kendini bulursun derin ve ilahi aşk vardır tınısında.  
Bu durum  tasavvufta  insan’ın  nefsinden kurtulup yanması şeklinde anlatılır.
 Bu alet dokuz boğumdan, yedi   delikten ibaret olup tıpkı  bir nefis mertebesine benzetilir. 
 Bir nefes olarak yaşadığımız  hayatımıza huzur ve mutluluk üfler.
Geçmişi Mezopotamya ve Hititler’e dayanan kamıştan yapılan bu alet kısa süreliğine olsa insanı alır götürür başka alemlere. 
Sazlıklardan çıkan kamış kesilerek  içi boşaltılır  ve yanması için güneşe bırakılır.
Müzik aleti denir mi bilenmez  ama dervişleri hatırlatan,  var oluştan yok oluşa giden yolculuğu en güzel anlatan  enstrümandır. 
Diğer aletlere  göre çalması daha zordur. Nefes kullanıldığı için nefsin ve nefesin kuvvetli olması gerekir. Kalbinden geçenleri ince bir boruya üfleyip orada saklamak gibidir neyzenlik.
  Zihnini dinlendirmek isteyenlerin,  kalbi ile ruhuna ziyarete gidenlerin dinlediği, üflediği bu  alet   insan üzerinde oldukça olumlu etkiler bırakır. 
 Tamamen organik, hiçbir  şey eklemeden fazlalıkları atılarak yapılır. Bir kamışın ney olabilmesi için fazlalıklarının atılmış olması gerekir. 
Mükemmel demek, eklenecek bir şey kalmayacak kadar eklemek değil, çıkartılacak bir şey kalmayıncaya kadar  çıkartıp , yalın hale getirmektir. En değerli şeyler  en sade ve yalın şeylerdir.  Mevlana’’ İnsanlar da fazlalıklarından kibir ve egolarından arındıkça bir ney’e dönüşür’’.demiştir.
Bu kamış parçası aynı zamanda iyi bir sır taşıyıcıdır. 
Kaldıramadığımız, kimseyle paylaşamadığımız sırları   rüzgara üflemek gibidir ney’ e hayat vermek. Kamış parçasının sakladığı sırrı ancak kalp gözü açık olanlar duyabilir. İnsanların dinlediği zaman kulağında büyülü bir etki kalır.
Mevlana’nın eseri Mesnevi “Dinle neyden, “ diye başlar.  Hatta şöyle der: “ Dinle neyden! Zira o bir şeyler anlatmakta ayrılıklardan şikayet etmektedir.”
 Ney derki : ‘’Beni kamıştan kopardıklarından beri, iniltim kadın-erkek herkesi ağlattı. Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin, ta ki aşk derdini anlayabileyim’’.
İnsanın ayrıldıklarının özlemini, kavuşma arzusunu, kendine anlatmasıdır.  Bir damla su olan insanın okyanusa kavuşma arzusunu anlatır.
Mevlana da kamıştan yapılan neyi insana benzetmiştir, içi boşaltılınca kibri ve kalbini karartan şeylerden arınınca hafifleyip kuş gibi olacaktır. içimizdeki fazlalıkları attığımızda aldığımız nefes de, verdiğimiz nefes de çok hafifleyecektir.
Üflemesi  ve  öğrenmesi oldukça zor olan bu alet sabrın da bir sembolüdür. Kamışın dile gelmesi olarak anlatılan bu üflemeli çalgı Mevla’ ya  yakınlaştırır insanı.
Hayatımızda o kadar olumsuzluklar ve o kadar kötü niyetli insanlarla karşılıyoruz ki hepsinin de bir sebebi vardır, hiçbir şey tesadüf değildir, bazen bize dost olurlar bazen dert olurlar onun için doğruyu seçmek bizim elimizde. 
Yaşarken hep şunu unutuyoruz: Bizi üzenleri hayatımızdan çıkardığımızda sevenlere yer açılacaktır. Mutlu  olabilmenin yolu kendimizi mutlu etmekten geçiyor.  
 Ney kadar hafif, ney kadar yürekten olmak ister insan. Neyi taşıyıp neyi çıkaracağını  bilmek değil midir hayat?
 
Toplam blog
: 12
: 66
Kayıt tarihi
: 11.02.21
 
 

..