Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '21

 
Kategori
Güncel
 

Rus Ruleti

Ortadoğu; buna Ön Asya da deniyor, bu durumda bir arka ya da geri de olması lazım ancak konumuz ön veya arka olmasından çok bu bölgede geri kalmışlığı şimdilik doğal kaynaklarının bolluğunun bir şekilde onu diğer dünyanın ürettiklerine bağımlı, tüketici, pazar yapması, yerleştirilen kodların şimdilik bundan rahatsız olmaması ancak bu durumun da sonsuza kadar devam edemeyeceği gerçeği önünde duran bir coğrafi bölgenin halkların topluca bir arada ve birbirleriyle bir barışık, çoğu zaman savaş halinde bu da olmasa devamlı gölgesiyle dahi kavga ettirilen toplumların birbirini yemeyi alışkanlık yaptığı bölgenin adıdır aslında.

“Derede iki balık kavga ediyorsa oradan biraz önce bir İngiliz geçmiştir”diyor bir Kızılderili atasözü. Bölge Amerika kıtası ise doğru ancak Türk Dünyası ve Türk Coğrafyası söz konusu olduğunda bu duruma Rus ruletini, Fransız öpücüğünü, Amerikan kovboyunu ilave etmek gerekir ki bunların arasında yakın tehdit olması sebebiyle Rusya'nın öncelikli sırada olmaması ilginç bir dostluk olarak ortaya çıkıyor.

Bu bölge bir İngiliz, Amerikan, Fransız, Alman karma ekonomik güç savaşının bir oyun sahasıdır. Bu pazarı hazırlayanlar; yumuşak güç, seyyahlar din adamları, okullar, öğretmenler, barış gönüllüleri, insan hakları savunucuları kadın hakları olarak gittikleri bölgeleri aldıkları eğitim gereği bir plan çerçevesinde değerlendirmiş ve doğru değerlendirdikleri bölgeleri parsellemişler ve istedikleri pastaları almış ve afiyetle yemektedirler. Matematiksel olarak dünyada var olan kaynaklar, kullanılan kişilere avantaj sağlayıp diğerlerine de bir tür yirmi birinci yüzyıl esareti, bağımlılık ve pazar köleliği bu bölgenin kaderi olmuş ve olmaya devam etmektedir. Süslü kelimelerin bir anlamı yoktur. Sonuç itibariyle her kurum kurulmak için kaynağa nasıl ki ihtiyaç duyuyorsa, kaynaktan bağımsız bir çeşmeden ancak bir mucize eseri olarak su akabiliyorsa (peygamber efendimizle ilgili anlatılan su vakası) gerçek dünyada tesadüflere, şansa yer yoktur. Matematik vardır, olasılık hesapları vardır, fizik vardır, kimya vardır ancak sebepsiz sonuç bir tek masallarda vardır. “Soru sormadığında dur, orası yolun sonudur” bunu bir tek dinde yapamazsınız ki orada her zaman bir yol ayırımına gelirsiniz, Hz İsa’nın doğumu bugünkü teknoloji bilimle açıklanamadığı durumda inan ya da inanmaya zorlanan insan bir yol seçer. İstenmeyen yolu seçenler kâfirdir, kötüdür, düşmandır isterse bu insan karıncayı bile incitmeyen bir insan olsa da durum aşağı yukarı böyledir. Bizde de buna benzer bir sürü dur, sorma ve inan durumu mevcuttur. Gerçek dünyada ise tesadüf olmaz. Koskoca bir bina var; bunun yapanı olmaz mı? İşçiler var, planlayıcısı var, mimarı var, yapılma amacı var. Bu amaç da genellikle parayı verenin amacına hizmet eden yapılar gibi toplumlar da bu şekilde bu amaç doğrultusunda işleniyor ve şekilleniyor. Burada yine amaç ne kadar salih olursa olsun; neticede insanın olduğu yerde bir çıkar ilişkisi var olmak zorunda. Bölge yoğrulurken öncelikli Fransız, sonrasında İngiliz ve Alman özellikle son zamanlarda Amerika’nın oyun sahası olmuş, Rusya etkisi ise genellikle es geçilmiştir. Elime geçen son kitapta ki bu kitabın yazarı bir akademisyen ve kitabın adı “Rusya’nın Ortadoğu’ya Yönelik Dini Politikalarında Misyoner Kurumları 1840-1917” Arzu Çetinkaya “hiperyayın” adlı yayınevinden çıkmış ve uzun zamandır ve sindire sindire okuduğumu düşünüyorum. Bugünlerde Suriye’ye yerleşen Rusya’nın aslında bu hedefi bugünün bir gerçeği değil, bundan çok zaman önce bu bölgeye yerleşen Rusya’nın Suriye’de bulunması bir tesadüf kesinlikle değil. Öncesinde din ve hacıların geçiş güzergâhında hayır işleri ile bölgeye yerleşen Rusya gelişen sanayisine hem pazar hem de enerji arayışında olmasa dahi etkin güçler arasında geri kalmak istemiyor. Suriye’de çıkan iç karışıklık ona bu oyunda yeni roller kazandırmakla kalmadı, Türkiye hem kuzeyden hem de güneyden Rusya tarafından çevrelenmiş oldu. Bu durum özellikle büyük bir proje olarak 19. asır başlarında Deli Petro’nun Rusya’sının o zamanlar da idealiydi şimdilerde de ideali. Onları kim suçlayabilir? Ağzının önündeki lokmayı yemek İngiltere ve Amerika hatta Fransa’dan çok onun da hakkı.

Aslanla tavşanın dostluğuna güzel güzel oynadıklarına bakmayın siz. Dostluk dediğin şey ya karın doyurmalı ya karın doyurmalı. Hayatta kalmanın kuralı bu.

 

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..