Saat sıfır

Saat kaç? Saat sıfır. Kadranda olmadığına bakmayın sıfırın, öyle bir an gelir ki tüm saatler sıfırı gösterir. O an zamanın durduğu andır işte. Takvim de ilkten bir önceki ayın sıfırıncı günündedir. Zaman durmuştur artık. Güneş çakılır kalır gökyüzüne, ya da mehtap hareketsizleşir. Her şey neredeyse orada kalakalır.

Bir tür Pause etkisi. Birisi hayatın uzaktan kumandasında bu tuşa basar. Herkesin yaşamında başkasıdır fail ama bu tuşu kullanan birileri çoğu zaman vardır.

Göz göze geldiğinizi düşünün.

Kiminle mi? Bunu da bana söyletmeyin şimdi.

Uzun uzun bakabildiğinizi hayal edin o gözlere. Sizin baktığınızdan bin beter bakan, en az sizin yanıp tutuştuğunuz kadar alev alev olan gözlere.

Bir ses düşünün, duyduğunuzda, dünya üzerinde hiç görülmedik nadide çiçekler ruhunuzda açmakta. Dünyaya gelmeyen baharlar içinizde yeşillenmekte. Bir ses düşünün, kulaklarınızdan dolup tüm damarlarınız boyunca içinizde dolaşmakta.

Bir el düşünün avuçlarınızın arasında. Sıcak, konuşkan, çok şey anlatan. Bir el düşünün ellerinizin arasında, sizin asla bırakmak istemediğiniz. O el ki sizin bırakmak istemediğinizden fazla elinizde olmaktan hoşnut. Bir el düşünün elinizde ama yüreğinizi avuçlamış, yüreğiniz artık o avuçta atmakta.

Bir başı hayal edin, gözlerinizin önüne getirin tüm sıcaklığıyla göğsünüze bastırılmış. Sizi ısıttığından fazla göğsünüzde ısınan bir baş. O yüreğinizin sesini dinlerken, kalbinizin içinde hissettiğiniz bir baş.

Kollarınızın arasında sardığınız bir beden düşünün. Mümkün olsa, kollarım o kadar uzun olsa da bir tur daha sarabilsem diyeceğiniz bir beden, kollarınızın arasında. Beyninizin kıvrımlarından ayak tırnaklarınıza her yanınız ateşler içinde. Bütün bedeninizle hatta ruhunuzla hissettiğiniz, sarıp sarmalayıp içinizde bir yere hapsetmek isteyeceğiniz bir beden.

Zaman böyle anlarda durmaz mı sizce de? Saat sıfır, hatta hiç olmaz mı böyle zamanlarda?