Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Sabırsız insanlar gerçekleri göremezler

Sabırsız insanlar gerçekleri göremezler
 

Bu tip fotoğraflar 3 buutlu olarak adlandırılır, gözleri daldırarak bakıldığında derinlik de görülür


Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.

Adam şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”

“İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”

Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi. O da şöyle dedi: “O halde eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormayacaksın.”

Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.

Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.

Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.

Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.

Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.

Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme. Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.

Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin içyüzünü anlatacağım.” “O gemi, denizde çalışan bir takım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”

“Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”

“Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”

“Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.”

Yukarıdaki satırlar Kuran-ı Kerim'in Kehf suresinden alınmıştır. (65-82. ayetler)

İnsanlar sabırlı olabildikçe mevcut durumu kabullenmeye başlayarak, başka insanların kötü niyetli olmadığını da anlar. Örneğin bir yazı yazıyorsunuz. Küçük çocuğunuz devamlı yanınıza gelip, sizin düşüncelerinizi dağıtıyor. Aslında onun amacı sizin çalışmanızı bozmak değil, size olan sevgisidir. Sabırlıysanız çocuğunuzun niyetini algılar ve bu gerçeği görebilirsiniz. Ama sabırsızsanız ona kızar ve kendisini azarlarsınız. Hepimiz zaman zaman bu gerçeği unutarak, haksız yere insanları kırmıyormuyuz?

Acaba siz sabırlı mısınız?

Yukarıdaki fotoğrafa bakın.

Eğer orada tavşanı görebiliyorsanız, sabırlısınız demektir.

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..