- Kategori
- Kişisel Gelişim
Sahi nedir ki mutluluk?
Saat sabahın yedisi, sahildeyim. Deniz, dingin dalgalarını usul usul kıyıya gönderiyor. Telaşlı çığlıklarıyla martılar, suyun müziğine vokal yapıyor. Elime bir avuç taş dolduruyorum. Çocukluğumdaki gibi denize doğru sektirerek bu eşsiz senfoniye ortak oluyorum. Bir zamanlar uzaktan gördüğümde korkudan yolumu değiştirdiğim siyah köpek, koşarak bana doğru geliyor. Suya giriyor, sektirdiğim taşları yakalamaya çalışarak bize katılıyor. Anın getirdiği güzellikleri sindirirken Nazım Hikmet’in yakın dostu Abidin Dino’ ya seslendiği şu ünlü dizeleri de aklıma düşüyor: “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? / İşin kolayına kaçmadan ama…”
Köpekle oyunu bırakıp sahil boyunca yürüyorum. Karaya vurmuş minicik deniz yıldızını görünce heyecanlanıyorum. Onu denize kavuşturup yine şiire dönüyorum. Bugün, zorlu yaşam mücadelesi içerisinde dahi mutluluğun resmini düşleyen yüce gönüllü şairden ilham alarak mutluluğun resmini yapmaya kararlıyım. Nazım Hikmet, günümüzde yaşasaydı arkadaşından neleri resmetmesini isterdi diye de düşünmeden edemiyorum. Ve insanoğlunun bütün niyetlerinin ardındaki temel nedenin mutlu olabilme isteği olduğunu daha yoğun hissediyorum.
Nazım’dan sonra aklıma Don Miguel Ruitz düşüyor. Yazar, “Bilginin Sesi” adlı kitabında ve hemen hemen bütün kitaplarında her insanın kendi hayatını yaratan gerçek bir sanatçı olduğundan söz ediyor. İlk okuduğumdan bu yana aklımdan çıkmayan bu muhteşem benzetmeyle bir kez daha güçleniyorum. Hayatta şimdiye değin söylemediğim, resmetmediğim, yazmadığım, yapmadığım ancak derinden hissettiğim ne varsa her birini ellerimle, yüreğimle, beynimle sanatçı titizliğiyle yaratabileceğimi artık biliyorum. “Sanatçı kimdir?” diyorum. “Sanatçı, ruhuna ayna tutarak yansımalarıyla hem kendinin hem de ruhdaşlarının ağzı, dili, gözü, kulağı, eli, ayağı olabilendir,” diye yanıt geliyor içerimden.
Bir kez daha soruyorum; “Hayatının sanatçısı olarak hemen, şimdi, burada, mutluluğun resmini yapabilir misin? İşin kolayına kaçmadan ama…” İşte! Andan tuvalime düşenler. Beğenmezseniz ve dilerseniz boşlukları kendinize göre resmederek hayatınızın sanatçısı olun. Kimbilir belki de mutluluğunuz, o küçücük boşluklarda gizlidir? Hemen şimdi, yaratmaya var mısınız?
Mutluluk; Hava nasıl olursa olsun dışarı çıkarak günün akışına karışabilmektir.
Mutluluk; Sabahın, denizin, toprağın kokusunu ciğerlerine doldurabilmektir.
Mutluluk; Evreni yürekten selamlayarak onunla bir olabilmektir.
Mutluluk; Daha önce duymadıklarını, görmediklerini, hissetmediklerini, andan bulup çıkararak yine, yeniden başlayabilirim, diyebilmektir.
Mutluluk; İçindeki çocuğun uyanışına izin vermek ve tanıklık etmektir.
Mutluluk; Hayatına değer kattığın, dokunduğun ve senin de hayatına değer katan ve dokunan insanların varlığını bilmektir.
Mutluluk; Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu bilerek tadını çıkarabilmektir.
Mutluluk; Birilerini mutlu ettiğinde gözlerindeki ışığı görebilmektir.
Mutluluk; Kitap, taze ekmek ve kahve kokusundan keyif alabilmektir.
Ve en önemlisi mutluluk; yaşadığın hayatın sorumluluğunu eline alıp öykünü her gün baştan yazarak hayatının sanatçısı olmayı kabul etmektir.
ESRA KARA 24. 02. 2016