Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '14

 
Kategori
Siyaset
 

Sahte peygamber

Sahte peygamber
 

Mevcut iktidar bloğunun ipliği bir ayda pazara çıktı! Hakaretler küfürleşmelere döndü. Geçen hafta, Zaman Gazetesi’nin  Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı Erdoğan’ı işaret ederek ‘Yezid’ demişti... Başbakan Erdoğan da önceki gün, kadim dostu ve 12 yıllık ‘koalisyon ortağı’ Fettullah Gülen için ‘sahte Peygamber’ dedi. Dün övdüğü, el üstünde tuttuğu Hocaafendi’yi işaret eden Başbakan,  ‘Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş, kalbi boş, zihni boş alim müsveddelerini reddetmiştir’ dedi. Hem de nerede dinin en çok kullanıldığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ‘Yüzyılın İslam Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri’ töreninde.  İnsanın aklına ister istemez daha bir aç ay önce cemaatin düzenlediği ‘Türkçe Olimpiyatları’ açılışında Başbakan Erdoğan’ın, Bülent Arınç’ın, Bekir Bozdağ’ın Gülen'e övgüleri geliyor...

Dün övdüğüne, bugün sövmek kötü bir Türk geleneği! Ancak, hiç bir kuşkunuz olmasın ki, din inanılacak değil, iktidar için kullanılacak bir araç olduğu sürece bu ve benzeri söylemlerin dozu da artarak devam eder. Din üzerinden kavga büyür. Kavga ‘kimin daha çok inandığı’ üzerinden yürüyor gibi görünse de, bu kavga aslında siyai, ekonomik, sosyal çıkarların kimin lehine kullanılacağı kavgasıdır. Örneğin Erdoğan ve Gülen arasındaki kavgada ‘manevi eksende’, dini ve teolojik bir tartışma yok. Peki ne var? Para ve faiz var... Dershane ve Ananas var. Polis, yargı ve eğitime kimin hakim olacağı var. Çünkü dine dayalı iktidarların, -lafın ötesinde gerçek hayatta- eşitlik, paylaşım gibi bir şansları asla olmadığı için en önemli kavgaları, iktidarın nimetlerini kullanmak üzere ‘Allah’ın yeryüzündeki gölgesi’nin kim olacağı üzerine şekillenir. Çevremizdeki ülkelerde de, biz de de olan budur. Aramızdaki fark ise, oralarda şiddet, kan ve  ölüm var, bizde ise şimdilik yalnızca küfür ve tasfiye...

***

Her iki tarafın refansı din olduğu için ve din siyasetin dışına itilmediği  sürece bu kavga daha da büyür. Emin olun, dini siyasetin ve en önemlisi devletin kurumsal yapısı dışına dışına itmediğiniz sürece ‘sahte peygamberler’ hayatımızda olmaya devam eder. Bugün Erdoğan’ın Gülen için dediğini, yarın da bir başkası çıkar onun için söyler.

Çünkü, dinden demokrasi çıkmaz.

Çünkü, İslam dini de, aklınıza gelen diğer bütün dinler de demokrasiyi reddeder.

Hele hele din, bizde olduğu gibi üstelik ‘devlet dini’ ise demokrasi yanından bile geçmez.

Bu gerçeği, ‘bizim dinimiz aslında çok güzel bir din, ama bunlar dinimizi kötü kullanıyorlar’ deseniz de, İslam üzerine güzellemeler yapsanız da değiştiremezsiniz. Yapacağınız her dini güzelleme, AKP gibi, Cemaat gibi dini iktidar aracı olarak kullanan güçlere yarar. Nitekim bugün eğer, AKP ile Cemaat arasında ayyuka çıkan ve küfürleşemeye dönen çıkar kavgasına rağmen, bunlar halen iktidarda kalabiliyorlarsa bunda dini bağlılığın belirleyici rolü vardır.

***

Bugün, Türkiye de dahil,  54 İslam ülkesinin tümünün demokrasinin çok uzağında olması tesadüf değildir. En zengin İslam ülkesinin de, en fakirinin de demokrasi, özgürlük, adalet gibi kavramlarda dünya sıralamasında en altlarda yer alması da tesadüf değildir.

Din ile devlet işlerini birbirinden ayırmaya çalışan Türkiye gibi, Suriye gibi, bir-iki ülkeye yapılan müdahalelerin arka planında, diğer başka nedenlerin yanı sıra esas olarak bu ayırıma yani laiklik hamlesine müdahale vardır.

Artık bunları görmek ve anlamak gerekiyor. Deneme yanılma yöntemiyle de gördük ve yaşıyoruz; Bir ABD ve Avrupa Birliği projesi olarak denenen ‘Ilımlı İslam’ projesi de, ‘Euro İslam’ projesi de çöktü. ABD ve AB bu projelerden vazgeçti. Siyasal İslam’dan demokrasi çıkmayacağı ayan beyan görüldü. İktidarla din yan yana olmaz. İktidar isteyen din önce ayrımcılık, sonra da şiddet üretir. Dini devletin kurumsal kimliği dışına çıkarmadan, ikitdarla ilişkisini kesemeden, Diyanet veya benzeri araçlarla kontrol edeceğiniz ve kullanabileceğiniz ‘devlet dini’ de yaratamazsınız. O yaratmaya çalıştığınız ‘devlet dini’ bir süre sonra gelip seni de yutar!

Demokrasiyi, eşitliği ve özgürlüğü birilerine şirin gözükmek için ‘iyi Müslüman yarışı’ yaparak yakalamak mümkün değildir. Bugün Türkiye’de din, para ve siyaset içiçe geçmiştir. Kirlenmede, çürümüşlükte ve kokuşmuşlukta siyasal İslamın çok önemli bir rolü vardır. Bundan kurtulmanın ve yeni bir Türkiye yaratmanın yolu, bugün neredeyse unutulan ya da utanarak telaffuz edilen laikliği gerçek anlamda uygulamaktan geçer!

27 Ocak 2014

 
Toplam blog
: 18
: 641
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Necdet Saraç (d. 8 Şubat 1961, Erzincan, Türkiye) Yazar, Gazeteci Marmara Üniversites..