Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ocak '14

 
Kategori
Güncel
 

Said-i Nursi'nin görüşleri ışığında Gülen cemaati

Said-i Nursi'nin görüşleri ışığında Gülen cemaati
 

Öncelikle belirtmeliyim ki, Gülen cemaatinin artık Said-i Nursi ile uzaktan yakından en ufak bir ilişkisi kalmamıştır.

Ama onlar kendilerini hâlâ onun yolundan gidiyormuş gibi göstermeye devam ediyorlar.

Geçen gün Zaman gazetesinin internet sayfasında yine onun resmi vardı. Güya onu hep fişlemişlerdi, bizi de fişliyorlar; değişen bir şey olmamış demeye getiriyorlar.

Deşifre oldukları ve içine düştükleri kötü durumdan kurtulmak için yine ondan medet umuyorlar, yine onun eteklerine sarılıyorlar.

Bugünlere gelmelerinin sebebi hikmetinin onun ismini kullanmak; onun din adına yaşadığı sıkıntılardan, zulümlerden kendilerine de bir mağduriyet, bir mazlumiyet çıkarmak olduğunu çok iyi biliyorlar.

Gerçekte Gülen cemaatinin Saidi Nursi'den yollarını ayırdığı ve 180 derece ayrı istikamette bambaşka bir kulvara girdiği tartışmasızdır.

Zaten bunun kendileri de farkında. Normal zamanlarda hep 'Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi' diyorlar; olağanüstü yani sıkıştıkları zamanlarda isa 'Bedi-uz Zaman Saidi Nursi Hazretleri' diyorlar.

Bunun halk içindeki desteği kaybetme kaygısından başka hiçbir anlamı yoktur.

Said-i Nursi'nin 'dine' hizmetten başka bir amacı yoktu; Gülen cemaatinin ise 'paraya' hizmetten başka bir amacı yok gibi. Başlangıçta esas amaç olarak gösterilen şeyler paraya giden yolda bir araç haline gelmiş.

Said-i Nursi'nin bütün hayatı maneviyattı; Gülen cemaatinin ise maddiyata dönüştü.

Said-i Nursi toplum düzenine çok önem vermişti; Gülen cemaati ise kendi düzeni için toplum düzenini uçuruma sürüklüyor.

Said-i Nursi, İttihatçıların paralel yapılanmasını eleştirmiş ve Ulu-l Emre itaatın şart olduğunu söylemişti; Gülen cemaati ise, maşallah yürütme ve yargıda kendi ayrı devletini kurmuş gibi.

Said-i Nursi, sohbet odalarının kapısına "Şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım" yazısını asarak şeytandan kaçar gibi siyasetten kaçılmasını öğütlemişken; Gülen cemaati, yine maşallah gırtlağına kadar da değil ta saçlarının en uç noktasına kadar siyasete bulaşmış.

Said-i Nursi adalet konusunda, "Devlet organları içerisinde en ziyade hürriyetini muhafaza etmeye, dış tesirlerden en ziyade tarafsız hissiyatsız bakmaya mükellef olan elbet mahkemedir." diyor; Gülen cemaatı hakkında ise yargı mensuplarını kendi amaçları uğruna kullandığı iddia edilmektedir.

Hepsinden önemlisi...

Said-i Nursi kapitalizme karşıydı. Bu konuda, "Kapitalizm, hem zalimane, hem tabiat-ı âlem-i İslâm'a aykırı, hem fakir müslümanların menfaatlerine mübayin, hem ömrü kısa, parçalanmaya namzettir. Bu devirde suistimal o dereceye vardı ki, bir sermayedar kendi yerinde oturup, bankalar vasıtasıyla bir günde bir milyon kazandığı halde bir biçare amele sabahtan akşama kadar yer altı madenlerinde çalışıp ölmeyecek derecede on kuruşluk ücret kazanıyor." diye yazmıştı...

Gülen cemaati ise; sizi bilmiyorum ama ben Said-i Nursi'nin kapitalizm hakkında yazdıklarını okuduğumda Gülen cemaatini tarif ediyor hissine kapıldım.

Önceki bir yazımda cemaatin geldiği bugünkü nokta için 'imparatorluk' sözcüğünü kullanmış ve acaba abartıya mı kaçtım diye kuşkulanmıştım.

Ama sosyal medyaya yansıyan ve doğruluğu teyit edilen telefon görüşmelerinden sonra imparatorluk sözcüğünün bile hafif kaldığını düşünüyorum.

Uluslararası şirketler, finans kuruluşları, bankalar, yurt içi ve yurt dışı özel okullar, dershaneler, medya ağı vs derken, Afrika'dan Uzak Asya'ya kadar dev ihalelerin organizatörlüğü, bağımsız kuruluşlara hakim olma, devletin denetimlerini takip etme işleri ve de kapitalizmin sembolü ülkelerle ve kişilerle can-ciğer kuzu sarması ilişkileri...

Ben bu kadarına pes diyorum ve açıkça bu manzara karşısında ürküyorum.

Şimdi bütün bunların neresi Said-i Nursi'nin öğretileriyle bağdaşıyor. Said-i Nursi'nin bütün hayatı 2 metre odalarda geçmişti. Gülen ise Amerika'da lüks bir villada ikâmet ediyor.

Gülen 12 Eylül referandumu öncesi, "İmkânımız olsa da mezarlıklardaki ölülere de oy kullandırsak" demişti. Gerçekten öyle bir imkân olsa ve Said-i Nursi de canlansa herhalde ilk hesap soracağı grup cemaat olacaktır.

Onun adını kullanarak tamamen onun ilkelerine aykırı davranıyorlar. 

Son olarak Said-i Nursi talebelerinin son olaylar nedeniyle yayınladıkları bildiriden bir paragrafı paylaşmak istiyorum:

Siyaset yoluyla vatana, millete, İslâmiyete hizmet de elbette ki ihmal edilecek bir mesele değildir. Ancak herkese eşit şekilde hizmet sunması gereken bir iman cereyanının mahiyeti, siyaset yoluyla hizmetten bütün bütün farklıdır. Onun içindir ki, cemaat adına siyasî faaliyette bulunmak, siyasî partilerle pazarlıklar içine girmek, devlet içinde kadrolaşmak, iktidara ortak olmaya çalışmak gibi faaliyetlerin tamamı Risale-i Nur’un iman ve Kur’ân hizmetiyle tam bir tezat teşkil etmektedir. Risale-i Nur talebeleri böyle faaliyetlerde bulunmayı Üstadlarından miras aldıkları kudsî hizmetin kudsiyetini bozmak olarak görürler ve bundan şiddetle kaçınırlar. Aynı şekilde, milletin reyiyle iş başına gelen meşrû iktidarı muhafaza etmek ve memlekette asayişi ihlâl etme istidadı taşıyan hareketlerden şiddetle kaçınmak da Risale-i Nur talebelerinin Üstadlarından ders aldığı en mühim esaslar ve düsturlardır; ancak onlar bunu hiçbir zaman bir menfaate âlet etmezler, bir tarafgirlik haline getirmezler. Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayramoğlu, Salih Özcan, Mehmet Fırıncı, Abdülkadir Badıllı

Kaynak: Ahmet Güner, Tarikatlar Ansiklopedisi, Milliyet Yayınları

Son paragraf Oda tv'den alıntıdır.

16 Ocak 2013

Hasan Basri Özgen

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..