- Kategori
- Mizah
Saksağanlar niye gülüyor!
Saksağanların gülmesi de, çok sinir bozucudur...
Çocukluğumun geçtiği bahçeli evimizde, bazen çeşmenin başından saksağanların ve kargaların, sabunları çaldığını hatırlıyorum; bu olay sadece sabunla da kalmaz ve bahçede ağaçlardan düşen meyvelerden başka, dikkatlerini çeken ufak tefek şeyleri de çaldıklarına tanık olurduk…
Ancak, bu olaylara zaman zaman kızdığımız olduysa da, yine de hoşgörü ile karşılıyorduk; bazen sopa ile kovaladığımız olur, kargalar “gak!..gak!..” diyerek, saksağanlar ise, daha boğuk bir ses çıkararak kaçarlar, bizde güler geçerdik..
Çocukluğumdan kalan birçok hoş hatıramı anarken, genellikle gülümserdim; ne yazık ki şimdi gülümseyemiyorum, aksine hüzünleniyorum…
Neden mi?
Çünkü, bir süredir, dışarıya adımımı attığımda, özellikle de yürüyüşe çıktığımda; saksağanların bana güldüğünü hissediyorum…
Evet, yanlış duymadınız, gerçekten de bana alaylı, alaylı güldüklerini, dehşetle izliyorum!
Sizler hiç tanık oldunuz mu, bilemiyorum ama, ben bunu fark ettiğimden beri dışarıya çıkmaya çekiniyorum; ekmeğimi ve gazetemi almaya dahi koşar adımlarla gidiyor ve yine koşar adımlarla gelmeye büyük çaba harcıyorum...
Buna rağmen, onlar yine boğuk sesler çıkararak benim peşimden koşturuyor ve alaylı alaylı gülmekten geri kalmıyorlar…
Günlerce psikolojimin bozulmasına neden olan bu olayı eşime açmaya karar verdim; zira ruh sağlığımın bozulmaya başladığını hissediyordum…
Eşime açtım ama, keşke açmasaydım; tahmin ettiğiniz gibi önce bana tuhaf tuhaf bakarak, güldü ve “Hayatım, senin sinirlerin bozulmuş galiba, biraz dinlen istersen” dedi...
Moralim bozuldu tabii, beni eşim anlayamazsa, kim anlayacaktı? Ancak, bu konuyu birilerine mutlaka açmalıydım; zira artık iyice bunalmıştım..
Sonunda oğullarıma açmaya karar verdim.
Küçük oğlum başka bir şehirde öğrenci olduğu için, konuyu büyük oğluma açtım ve sıkıntılarımı bütün çıplaklığıyla anlattım, bir çözüm bulabileceğinden pek ümitli değildim ama, anlatmak bile insanı rahatlatıyordu…
Tam o sırada, TV’ de haberler başlamıştı ve bir taraftan da haberleri izlemeye başladık; oğlum birden, “Senin sorunun ne olduğunu buldum galiba baba!” diye bağırdı…
Ben şaşırmıştım; günlerdir ızdırap çektiğim ve hatta ruhsal yaşamımı alt üst eden sorunu, oğlum nasıl olmuştu da bir çırpıda çözebilmişti?
Şaşkınlık ve birazda inanmamış gözlerle oğluma bakarak;
“Nasıl çözdün oğlum?” diye, sordum.
Oğlum, gayet sakin ve kendinden emin olarak: “Bak babacığım, sen bana inanmıyorsun ama, şu haberleri bir dinle ve mantık süzgecinden geçir bakalım, sana saksağanlar boşuna mı gülüyormuş?” Sonra da ilave etti:
“Aslında bu saksağanlar sadece sana gülmüyorlar, şuna emin olabilirsin ki, aslında onlar hepimize gülüyorlar, ama sen ve senin gibi duyarlı olanlar, bunu daha fazla hissediyorlar, sorun da işte burada!” dedi.
Oğlumun, benim sorunuma koyduğu bu teşhis üzerine, bir süre sakin sakin düşündüm ve zihnimden o gün gazetelerden okuduğum haberleri bir bir geçirdim; sonra da TV’ de izlediğim haberleri ayni şekilde taradım ve hayretle gördüm ki; eğer bana sadece saksağanlar gülüyorsa, halime şükretmeliydim!..
Şu haberlere bakıp da, saksağanların ya da bilumum kuşların gülmemesi mümkün mü?
-Hrant Dink'in öldürüleceğini güvenlik ve istihbarat birimleri biliyormuş; yani öldürüleceğini bir tek kendisi bilmiyormuş!..Ancak, sorumluları olarak sadece tetikçileri görünüyor ve ne hikmetse, hukuk diğer görevinde ihmal ya da kasıt olanlara kadar gidemiyormuş!..Sözde demokrasi ve sözde hukuk devleti dedikleri bu olsa gerekti!
-Çorum’un Sungurlu ilçesinde, 12 yaşındaki bir kızın önce 4 inek, daha sonra da 10 bin TL "başlık parası" karşılığında, iki kişiyle ayrı ayrı imam nikahıyla yaşamasına izin verildiği tespit edilmiş!..
-M.Ali Ağca, cezaevinden tahliye oldu ama, arkasında adeta bir medya ordusu koşturuyor. Hem de, Ağca’nın etrafında koruma diye gezen, ne olduğu belirsiz kişilerin itip, kakmalarına ve hatta silah göstermelerine rağmen!..Yakında da, TV ekranlarında boy göstermeye başlayacakmış!…
-“Balyoz Güvenlik Harekât Planı” na göre camiler bombalanacakmış!.. Savcılar harekete geçmiş!.. (Arkası yarın!)
-Yapımcı Fatih Aksoy, dans yarışmasına katılması karşılığında M.Ali Ağca’ ya tam 500 bin dolar önermiş!..
İşte böyle dostlarım!.. Ben rahatsızlığımın sebebini, oğlumun yardımıyla çok şükür buldum ve o günden beri gazete haberlerinden, hele de malum gazetelerin “nokta vuruşu” yaptıkları haberlerden, TV’ lerin ana haberlerlerinden uzak duruyorum…
İnanın kendimi kuş gibi hafiflemiş hissediyorum ve saksağanlar artık bana gülmüyorlar; ama siz siz olun, başınızı havaya kaldırıp, sakın ola ki saksağanlara bakmaya kalkmayın; ola ki size de gülebilirler, sonra sizinde psikolojiniz bozulabilir!..
Amman ha!..