Şam'da Cuma namazı iptal, buyurun cenaze namazına!

32 vatandaşımız hunharca öldürüldü. İki gün içinde, iki polisimiz evlerinde, bir polisimiz görev başında ve bir Astsubayımız IŞİD kontrolündeki Suriye topraklarından ateş açılarak şehit edildi.

Yüreğimiz yandı.

Hepsine Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum.

İki polisimizin evlerinde şehit edilmesinden sonra, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürü aynen şu açıklamayı yaptı:

"Maalesef son yıllarda kanla beslenen ancak barış ve kardeşlik sözünü dillerinde düşürmeyen bu odaklar, devletimizin tüm kurumlarına ve teşkilatımızın kılcallarına giren örgütle kol kola girerek ihanet sarmalını genişletmişlerdir. Bu örgütün teşkilatımızın içine sızdırdığı uzantılarını kullanarak istihbarat faaliyetleri zafiyete uğratılmaya çalışılmıştır. İlimizin plaka tanıma sistemi abilerinden aldığı talimatla kapatılarak asayiş ve terör olayları tırmandırılmaya çalışılmıştır.

Bu örgüt tarafından Suruç’taki terör saldırı fırsat bilinerek istihbarat ve terörle mücadele birimlerini başında gecesinin gündüzüne katarak cansiperane çalışan personelimiz, gazete ve televizyonlarda isimleri zikredilerek hedef yapılmıştır. Bununla neyi amaçladıklarını gayet iyi biliyoruz. Bütün bunlar rağmen devletimizsin ve milletimiz bakası için son dönemde kol kola giren bu örgütlerle şehit versek de mücadeleyi sürdüreceğiz."

Yani sayın Müdür diyor ki; Cemaat denilen oluşumla, PKK ortak çalışıyor. Cemaat zafiyet yaratıyor,  hedef gösteriyor, istihbarat veriyor, PKK da vuruyor. Haydaa buyur buradan yak!

Yani; aynı yolun yolcusu olup şarkılarda beraberce ıslandığınız Cemaatile,'Silah bırakıyorlar, çekiliyorlar, ülkeyi terk ediyorlar' dediğiniz PKK olmuşlar tam bir paralel. Bunun sonucunda, PKK artık dağda değil, şehirde evlere girip polislerimizi şehit ediyor.

Esad'ı devirecek diye besleyip canavarlaştırdığınız IŞİD de katıldı bu kanlı ittifaka. Kendisinin artık yeterince sevilmediğini, dışlanmaya başladığını ve adının IŞİD'den DEAŞ'a değiştirildiğini gören aşağılıklar topluluğu, insanlarımıza ve askerlerimize saldırıyor. Bu gün Astsubayımı şehit ediyor.

Genel Kurmay Başkanlığıaçıklama yapmış:

"Suriye tarafından ve IŞİD (DEAŞ) terör örgütü kontrolündeki bölgeden açılan ateş sonucu 1 Astsubayımız şehit olmuştur. Angajman kuralları gereği, ateşle karşılık verilmiş (4 tank) olup, bir terörist öldürülmüştür…"

Angajmanınız batsın!

Ne angajmanı kardeşim.

Angajman ülkeler arası olur, ciddi sınır boyunda olur, karşılıklı ordular arasında olur. Teröriste angajman mı olur!

Birazcık şu beğenmediğiniz İsrail'i örnek alın bari. Tanksa tank, topsa top, uçaksa uçak. Girersin, çökersin, yakarsın, yıkarsın başına dünyayı. Karşıdaki bırak ateş etmeyi, bir daha aklından bile geçiremez.

Bunlar; Erdoğan, Gül ve Davutoğlu'nun 12 yıldır yürüttüğü tüm iç ve dış politikalarının çökmesidir. Politikalar çöktü ama maalesef altında kalan politikacılar değil de, bizler yani Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.

"Şam'da Cuma Namazı kılacağım" diyenler yüzünden, Cenaze Namazı kılmaktan yorulduk.

14 Mayıs 2013 tarihinde zamanın Başbakanı R.T.Erdoğan, yapacağı ABD ziyareti öncesi düzenlediği basın toplantısında; “ABD’de Fethullah Gülen ile görüşecek misiniz” sorusu üzerine; “Resmi programımızda böyle bir şey yok. Ancak, gökten ne yağar ki, yer kabul etmez. Bu ayrı konu” diye konuşmuştu…

Gökten ne yağıyor gördün mü?

Gökten kol, bacak, genç yağıyor

Yer de kabul etmiyor, Hak da.

Hem bu sefer beraber değil usta,

sadece biz ıslanıyoruz.

Düş bu milletin yakasından kardeşim,

Artık yeter.

İZMİR, 23 Temmuz 2015.