Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '09

 
Kategori
Anılar
 

Sana el sallıyorum veda ederken...

Sana el sallıyorum veda ederken...
 

Veda etmeden git...


Sana el sallıyorum veda ederken…

Artık gitme demeyeceğim sana, zaten hazırsın bu kez iyice, ama giderken anılarını, umutlarımı da yanında götür, sevgimi de alda git…Hiç konuşma giderken olur mu, tek kelime etmeden git, kırılmak bana göre değil…Hiç sevmem vedaları, veda etmeden çek git olur mu…Dönme arkana, bakma yüzüme çek git…

Sana, seninle gelen ve senden kalan her şeye de…anılarına, umutlarına, sesine…

Şimdi ne sen sensin, ne de ben eski ben.Yaşanmış günlerin, yaşanmış yılların hatta bütün yaşanmışlıkların ezikliği, yaşanamamışların burukluğu seni sen, beni ben olmaktan çıkardı… Ne kadar acı, el olmak, el oluvermek ansızın. Kim suçlu, kim sebep oldu bu ayrılığa, ne önemi var ki sen gidiyorsun artık…

Gitmek mi zordu yoksa kalmak mı, sen giderek öğrendin ben kalarak hangisinin daha zor olduğunu.Giden zaten koymuşsa kafasına gitmeyi zor olan nedir ki ona göre, kalan istemez ki kalmayı, yüzüstü bırakılmayı…

Ve şimdi keşke affedebilsen beni, bende affedebilsem seni, ama nafile, her şey için çok geç…


Bir akşam üzeri, elimde çayım ve birşeyler okurken diğer yandan kulağıma çalınan Sevgili Soner Arıca’nın seslendirdiği Kusursuz Aşk’ın sözlerinden etkilenerek çıkan birkaç satır…Kim kaleme dökmüşse yüreğine sağlık…


Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.

Her şeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi

de al belki lâzım olur.

Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin

bir şeyden

bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını

sandığın benden.

Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir

çocukmuşum ki.

Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?

Sanırım, düşünmedin.

Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri

de.

Aslında çok şey var sevdiğim,

kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun

vedalaşma anları,

İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep

vurgun

saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.

Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin

boşluğumla,

denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,

sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir

yıldıza.

Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da

sevdim.

Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en

çok seni sevdim.

Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua

edecek.

Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban

öldü mü?

Bu gidiş ölümden beter olamaz.

Hangisi doğru bilmiyorum,

Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?

Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz

sabaha uyanmam mı?

Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört,

ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.

Hayır hayır gitme!

Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!

Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.

Üstümü de örtme bu şefkat de fazla, ışıkların hepsi açık

olsun.

İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.

Dur, burayı iyi dinle; bir kez daha söylüyorum ve son kez.

Seni seviyorum.

Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı

bu' diye.

Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın

bilmiyorum...


Yine de tanıdı gönlüm yaşadı

Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim.


Her akşam vaktinde bu gönül üzülür.

Hüzünle dolar seni düşünür

Şimdi çok uzakta kim bilir neredesin

Geri dön ya da dönme ben sendeyim.

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..