- Kategori
- Anılar
Sana el sallıyorum veda ederken...
Veda etmeden git...
Sana el sallıyorum veda ederken…
Artık gitme demeyeceğim sana, zaten hazırsın bu kez iyice, ama giderken anılarını, umutlarımı da yanında götür, sevgimi de alda git…Hiç konuşma giderken olur mu, tek kelime etmeden git, kırılmak bana göre değil…Hiç sevmem vedaları, veda etmeden çek git olur mu…Dönme arkana, bakma yüzüme çek git…
Sana, seninle gelen ve senden kalan her şeye de…anılarına, umutlarına, sesine…
Şimdi ne sen sensin, ne de ben eski ben.Yaşanmış günlerin, yaşanmış yılların hatta bütün yaşanmışlıkların ezikliği, yaşanamamışların burukluğu seni sen, beni ben olmaktan çıkardı… Ne kadar acı, el olmak, el oluvermek ansızın. Kim suçlu, kim sebep oldu bu ayrılığa, ne önemi var ki sen gidiyorsun artık…
Gitmek mi zordu yoksa kalmak mı, sen giderek öğrendin ben kalarak hangisinin daha zor olduğunu.Giden zaten koymuşsa kafasına gitmeyi zor olan nedir ki ona göre, kalan istemez ki kalmayı, yüzüstü bırakılmayı…
Ve şimdi keşke affedebilsen beni, bende affedebilsem seni, ama nafile, her şey için çok geç…
Bir akşam üzeri, elimde çayım ve birşeyler okurken diğer yandan kulağıma çalınan Sevgili Soner Arıca’nın seslendirdiği Kusursuz Aşk’ın sözlerinden etkilenerek çıkan birkaç satır…Kim kaleme dökmüşse yüreğine sağlık…
Artık gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer.
Her şeyi yanında götür; anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi
de al belki lâzım olur.
Tek kelime etmesem diyorum, ama etmeliyim, sana bilmediğin
bir şeyden
bahsetmeliyim; kendimden. Evet, onca zaman tanıdığını
sandığın benden.
Hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal bir
çocukmuşum ki.
Neydi beni zaman zaman hoyrat yapan?
Sanırım, düşünmedin.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri
de.
Aslında çok şey var sevdiğim,
kavgalar ve savaşlar dışında bir de niye olursa olsun
vedalaşma anları,
İsterdim ki uyumlu halimi yaşasaydın daima ama bana hep
vurgun
saatlerinde geldin, ya da sen vurdun.
Uzaklara bakardım uysal çocukluğumda içimde dolmayan derin
boşluğumla,
denizden gelecek bir gemi bekledim durdum,
sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir
yıldıza.
Kadınlar, erkekler, çocuklar ve şehirler tanıdım, çoğunu da
sevdim.
Aşklarım da oldu, hem de uğruna ölebileceğim aşklar, ama en
çok seni sevdim.
Ve şimdi gidiyorsun, evet git içimdeki melek sana dua
edecek.
Sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesine - senin baban
öldü mü?
Bu gidiş ölümden beter olamaz.
Hangisi doğru bilmiyorum,
Seni uğurlayıp öylece kalmak mı?
Yoksa, benim uyumamı bekleyip gitmen, benim de sensiz
sabaha uyanmam mı?
Bence şimdi git, hayır gitme! Yani git de önce üstümü ört,
ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git.
Hayır hayır gitme!
Yani git de ışığı yak git, ben karanlıktan korkuyorum da!
Hem sensizlik hem karanlık bu kadarı fazla.
Üstümü de örtme bu şefkat de fazla, ışıkların hepsi açık
olsun.
İçim burkuluyor sen nasıl gidersen git.
Dur, burayı iyi dinle; bir kez daha söylüyorum ve son kez.
Seni seviyorum.
Sen giderken ben içimden haykıracağım 'kusursuz bir aşktı
bu' diye.
Kusursuz bir aşktı benim sana büyüttüğüm sen ne yaşadın
bilmiyorum...
Yine de tanıdı gönlüm yaşadı
Bir kusursuz aşk büyüttüm sana pişman değilim.
Her akşam vaktinde bu gönül üzülür.
Hüzünle dolar seni düşünür
Şimdi çok uzakta kim bilir neredesin
Geri dön ya da dönme ben sendeyim.