Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

26 Aralık '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Sana söz Sevgilim

Beni aradığında sabah oldu sandım sevgili. Oysa zaman gece yarısıydı. Yılbaşını kutluyorduk dostlarla birlikte. Eğleniyorduk. Gülüşüyorduk. Bu bizim hakkımızdı. Bu gerekliydi. Bir yılı bitirip, yeni yıla başlamanın farkına varabilmek için lazım olandı. Bizi kıskanmış gibiydin. Durgun sesinle, “gecenin tadını iyice çıkarın” dediğinde durgunluk çökmüştü yüreğime. Bizim bulduğumuz sıcaklığı, yakınlığı bulamayan, belki de yeni yılın girişini buz gibi elleriyle karşılayanların var olduğunu düşündükçe içimdeki hüzün çoğalıyordu. Dostlarım ne güzel eğleniyorlardı. İnsanları böylesine içten, böylesine  sıcak görebilmek ne güzeldi. Güzel olan her ne varsa insanlara yakışıyordu. Sevinçleri paylaşıp, umutları hep sıcak tutunca yaşamın tadına doyum olmuyordu. Ama gözyaşları yok mu? Bir tek gözyaşı yakışmıyordu insanların yüzlerine. Hüzün yakışmıyordu. Bir de küfürleri söylerken, ihanet ederken sevgilere, sanki yüzlerine gölge düşüyor, çirkinleşiyorlardı. Bencil insanlar, sevgisiz insanlar, boş vericiler, kendilerine dokunmayan yılanla dost olanlar zaten çirkin insanlardı.

Her gün biraz daha sevgiye koşmalıyız, diyordun. Dostluk ve dürüstlüğü kılavuz edinmeliyiz. Ne kadar doğruydu. Geçen yılını düşündüğünde üzüldüğün günler var mı, diye soruyordun telefonu kapatırken. Eğlencenin ortasında,  gecenin içinde ansızın odanın ışıkları söndürülmüş, karanlıktan korkan bir çocuk gibi tedirgin olmuştum sözlerinle. Geçen bir yılın kaç ayını, kaç haftasını, kaç gününü hatırlayabiliyorduk. Birden aklıma acılar düşmüş, sevinçlere dört elle sarılmıştım. Hangi günler daha değerliydi. Acılar mı, sevinçler mi? Gitmek mi zordu, kalmak mı? Gittiğimizde güzel anılarla yaşıyor, geçmişin izlerinden kurtulamıyorduk. Acı günlerimizde, yalnızlığımızda sığındığımız liman oluyordu geçmişin güzel günleri. Hatta kötü günleri bile unutuyor, güzelleştiriyorduk. Kaldığımızda geleceğin güzel düşlerine sarılıyor, yine mutsuz oluyorduk. Bu tıpkı bir bitişi yaşamak ya da yeni bir serüvene başlamak gibiydi. Bir bitişe doğru gitmek, yıkıntılara tanık olmak başlangıçlardan daha acıdır değil mi? Bir sona yaklaşmak hüzün vericidir. Kırıntılar, hatalar, yanılgılar peş peşe gelir. Hiç bir son güzel değildi. Ayrılıklarda değil, başlangıçlarda olmak, yeni sevdalara, yeni aşklara düşmek ne güzeldir. Yeni bir bebeğin doğumu gibi, bütün doğuşlar güzeldir.

Geçen günü sorguya çekmeli, diyordun. Yoksa korktuk mu bizler, çekindik mi geçen günü sorguya çekmekten. Neden hatırlanan günler sınırlı. Oysa her günü an an, dakika dakika yaşayıp bitirdik. Her gün yeniden kalktık yatağımızdan. Her gün yeniden doğdu güneş. Her gün yeniden doğan güneşin farkına varmadık mı? Hiç bakmadık mı, çiçeklere, böceklere, uçan kuşlara, küçük çocuklara, gökyüzünün maviliğine.

Sana gelmediğim geceler için utanıyorum sevgili. Beraber olduğumuz  gecelerin neşesi, ayrı geçen zamanların yalnızlığını örtemiyordu. Sana söz sevgili, bu yıl daha bir neşeli olmaya çalışacağım. Boş vereceğim beni üzen, beni yıkan, beni mutsuz eden küçük dertlerime. Boş vereceğim, yaşandığı anda insanı mutsuz eden, daha sonra unutulup giden gündelik küçük sorunlara. Sevdalarımla yürüyeceğim yarınlara. Aşka hasretim bitmeyecek, doymayacağım sevişmelere. Tadını çıkaracağım dostlarımla birlikteyken yaşanan anın. Zamanın elimde titreyen bir kuş gibi kaçıp gitmesinden korkarak, o anın hiç bitmeyecekmiş gibi huzurlu olarak yaşayacağım.

 ......

Ya siz, siz neler yapacaksınız bu yeni yılda. Var mı günü daha anlamlı kılacak planlarınız. Daha verimli olabilecek, dolu dolu yaşadığınızı hissettirebilecek neyiniz var. Bu yılın da sıradan, her zaman olduğu gibi geçip gitmesinden yana endişeniz var mı? Yoksa koskoca bir yıl yine hep aynı mı geçecek? Yoksa, boş ver, böyle gelmiş, böyle gider mi diyorsunuz? Bunca kirlenmişliğin, bunca bireysel didişmelerin, her gün biraz daha fazla kazanma çabalarının ortasında sevdaların karın doyurmadığını söyleyip,  gülüp geçiyor musunuz?  Yoksa, bireysel sevginin önemli olmadığını düşünüp, sevgisiz bir toplumun  içinde bir tek damla olduğunuzu, bunun da pek önemli olmadığını mı düşünüyorsunuz?  Yanılıyorsunuz, böyleyse eğer düşünceniz. Siz yalnızda olsanız, bir tek damla da olsanız denizde, ne mutlu size! Unutmayın, göller damlalarla oluşuyor. Toplumda tek tek insanlarla.

Sevdalar gerçekten boş mu size göre? Sakın “evet” olmasın yanıtınız. Her şeyi başlamadan kaybetmiş sayılırsınız. Mutlu ve onurlu, insanlığa yakışacak bir yaşam yolunda, yarışa girmeden elenmiş, dışarı alınmış oyuncular gibi ezik hissedersiniz kendinizi. “Evet” ise yanıtınız, yazık size. Çünkü bir gün siz de göreceksiniz planlarınızın, çabalarınızın beş para etmediğini. Bir gün siz de anlayacaksınız sevgi ve dostluktan uzak her gücün aslında o kadar da büyük olmadığını. Gülüyor musunuz yoksa sözlerime? Gülebilirsiniz elbette. Bunları bilmezsiniz ki yüreğiniz dolup taşmadıkça. Ağlamadıkça.  Sevinç olamadıkça başkalarına. Anlatsam da anlayamazsınız zaten.  Çünkü bazı şeyler var ki anlatılamaz. Yalnızca yaşanır. Yalnızca duyumsanır. Dedim ya “evet” ise yanıtınız yazık. Günleriniz bir rüyadaymış gibi hayallerde, ya da korku filmlerinin içindeymiş gibi kabuslarla geçiyordur. Ve üstelik, bir tutam sarı saçın güzelliğine, bir çift elin sıcaklığına, bir yan bakışa, öpüşmelere hasret olarak. Sağlıklı ve zamanınız varken yaşamaya bakın. Zevk aldığınız şeyleri yapın. Gün gelecek sonbahar olacak, sizin de hırslarınız, yaşamlarınız, hani şu çöpçülerin toplayıp yaktıkları solmuş yapraklar gibi. Gün gelecek her şey bitip yok olacak.

Tıpkı hayat gibi.

Ama boş verin bütün bunlara.

Çünkü sizin yanıtınız, kocaman bir “hayır” dı.

Hayırdı değil mi?

Doğru duydum.

Yanılmıyorum.

 


(Bu yazı 1999 yılında yazılmış, 2001 yılında Ellerini Bana Sakla adlı kitapta yayınlanmıştır.)

Yazar: Mustafa Çifci- Aşk Yazarı www.mustafacifci.com

facebook.com/askyazarimustafacifci

t@mustafacifci

İnstagram:mustafa_cifci

Not: Telif hakkı Aşk Yazarı Mustafa Çifci’ye ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında her hakkı saklıdır.

 

  

 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..