kendisini savunmak için yalan söyleme ihtiyacı duymaya başlayan bir kişi, sağlıklı davranıyor diyebilir miyiz..?Sanal dünya sohbetle..." />
Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '07

 
Kategori
Teknoloji
 

Sanal gezginin olası sağlık sorunları...

Sanal gezginin olası sağlık sorunları...
 

Büyük bir çoğunlukla, hatta bir kişiye ait sayısız e-posta adresiyle, hani "bak postacı geliyor" şarkısını söyler edasında, iş yerinde, evde, arkadaş ziyaretinde "bilgisayarını kullanabilir miyim, e-postama bakmam lazım" talepleri kanıksanır olunca, "çok önemli bir haber beklemese de" kontrol edemediği anda sıkıntılı ve tahammülsüz olabilen, agresifleşen bir kişi, sağlıklı davranıyor diyebilir miyiz..?

İnternet’e her girişinde < beş="" dakika="" bakıp="" çıkacağım,="" ...="" oyununda="" skorlara="" bakacağım="" sadece,="" ....="" aktif="" ise="" bir="" hatırını="" sorayım,="" ve="" sair="">> düşündüğünden, söz verdiğinden daha uzun zaman geçiren, bu konuda yapılan ikazları "abartmayın canım, beş dakika(en az yarım saat) uzadı, halla halla" misali savuşturan, normal hayattaki aile-arkadaş ilişkilerini zedeleyen, iş hayatında ya da okul hayatında, verimliliği sanal dünyadan yansıyan yoğunluk sebebiyle gerileyen, çok üstüne gelindiğini düşünüp > kendisini savunmak için yalan söyleme ihtiyacı duymaya başlayan bir kişi, sağlıklı davranıyor diyebilir miyiz..?

Sanal dünya sohbetlerinde, gecesini internette geçiren, uykusundan çalan, açığı vitamin-kalori destekli, şekerli ürünlerle kapatmaya çalışan, ertesi gün, mükafat (?) olarak yorgun gezen, buna rağmen, bir sonraki gece de aynısını tekrarlamayı görev bilen, zamansızlıktan yakınıp > diğer sosyal aktivitelere vakit bulamayan, bilgisayar başında geçirdiği uzun saatlerin, internette bulunduğu sırada, ergonomisi hala oluşturulmamış bir sektörel aracın tutsağı olmaktan sağlığı bozulsa da, reddeden, sağlık sorunlarının bundan kaynaklanmadığı konusunda ısrar eden, bu tutumunu kendi mantığında kurguladığı sebeplerle açıklayarak savunan bir kişi, sağlıklı davranıyor diyebilir miyiz..?

Belki görünürdeki hali sebebiyle "sağlıklı" diyebiliriz, "bağımlı" olduğunu da eklemek şartı ile...

Kısa bir deney yapabilirsiniz isterseniz?

Karşılıklı konuşarak, anlaşarak, bilgisayarı söküp bir kenara kaldıracağınızı, bir hafta da hiç kullanmayacağınızı söyleyin, cevaplar/açıklamalar durum hakkında fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır.

Bu durumda olan ya ben isem?

Kendinizle uzlaşmalı yada yardım almalısınız.


İnternette yaptığım araştırmada, uzmanların açıklamalarını bir araya toplarsak;

*Klavye ve fare ile aynı hareketlerin saatler boyu tekrarlanması ile el bileklerinde sinir sıkışması olabildiği,

*Kronik uykusuzluk ve bilgisayar başında geçiştirilen öğünler kişiyi güçsüz bıraktığı,

*Hastalığa davetiye çıkarmak halini aldığı,

*Uygun olmayan monitörlerle gözlerin aşırı yorulmakta olduğu,

*Saatlerce monitöre bakar halde oturmanın, kalıcı "omurga eğriliklerine" sebep olabildiği...

"birikimli travma bozuklukları"

*Boyun, omuz, kol ve el bileğindeki sinirlerde, kirişlerde, kaslarda, eklem kapsülünde meydana geliyor.

Ağrı, uyuşukluk, gerginlik, güç kaybı, geceleri ağrı ile uyanma belirtileriyle kendini gösteren birikimli travma bozukluklarının nedenlerini, uzmanlar; kullanılan araçların ergonomik yetersizliği, çalışanların duruş ve oturuşlarındaki hatalar ve uzun süreli çalışma saatleri olarak bildiriyor; Sonuçta, kas-iskelet sisteminde ağrılı rahatsızlıklar kaçınılmaz oluyor.

Uzmanların verdikleri bilgiye göre, yumuşak dokunumlu klavyelerin yüksek hızda kullanılmaya izin vermesiyle birlikte, sıklığında artış yaşanan kas ve eklem sorunlarını, şu faktörler daha da arttırıyor:

Uzun süre sabit pozisyonda çalışmak, kasların zorlanmasına neden olarak kan akımını yavaşlatıyor.

Bunun sonucunda kas yorgunluğu, el ve omuzda ağrı meydana geliyor, iş verimi düşüyor.

Araştırmalara göre, her saat başı verilecek 10 dakikalık bir ara, yorgunluğu ve ağrıları önemli ölçüde azaltıyor.

Zira, bilgisayar başında çalışan kişilerde hem pozisyonun sabit olması hem de tekrarlayıcı el hareketlerinin yapılması, birikimli travma bozukluklarının artmasına neden oluyor.

Yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar, sürekli yazı yazan kişilerde dakikada 12 bin tekrarlayıcı hareket olduğunu gösteriyor. Bu tekrarlayıcı hareketler, önlem alınmazsa zaman içinde önemli sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor.

İnternet bağımlılığından kurtulmak isteyenler, günlük kullanım için bir süre belirleyip bunun dışına çıkmamak, bilgisayarı aile bireylerinin ortak kullandığı bir alana taşımak, gün içinde internete girdikleri saatleri değiştirmek, sorun çözülemiyorsa bir psikiyatr ya da psikologdan profesyonel yardım alma yoluna gidebilirler.

"yasaklamak çözüm değildir"

Yasak, insanları, bu konunun çözümde, samimiyetsiz davranış bütünü içersine itebilir...

Bir şey/leri, beraber yapmak adına harekete geçmek, karşılıklı uyulan saat sınırlaması getirmek, internet dışında, sosyal alanlarda bir araya gelinerek yapılan sohbetlere katılmak, özendirmek ( çocuklu aileler, çocuklarını< kendi="">> arkadaşlarıyla iletişime özendirerek), sağlıklı bir hayata adımda sporun önemi üstüne sohbet, alan tespiti yaparak, sadece seyirci ve taraftarı değil, amatör de olsa katılımcısı olmak yönünde hareket etmek, televizyonu kapatıp, 1/10 kişi fark etmez, kitap okumaya ayrılacak bir zaman, ortak zaman yaratmak...

"Televizyon kapanmadığında, bilgisayarın kapanmasını beklemek hayalciliktir"

İnternet/Bilgisayarı yenilmesi gereken < don="" kişot="" hikayesi="">> bir düşman olarak görmek yerine, gerektiği kadar ve verimli kullanıldığında, bilgiye ulaşmayı sağlayan > faydalı bir eğitim, iletişim ve eğlence aracı olduğunu düşünerek yaklaşıldığında, bir kişi için, sağlıklı davranıyor diyebiliriz...

Ya da bir Sanatçının bakış açısıyla;

Tiyatro ve sinema oyuncumuz, Müşfik Kenter.

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok,
‘Fast live’, ‘fast food’, 'fast music’, ‘fast love’…
Dikte ettirilen ‘yükselen değerler’, ‘in’ler, ‘out’lar…
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar,
Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
‘Copy-paste’ yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz mail’le arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

Saygılarımla

 
Toplam blog
: 72
: 1708
Kayıt tarihi
: 09.08.07
 
 

"Beklentiler denizinde boğulmaktansa, gerçekler ve gerçekleşenler nehrinde yıkanarak arınmayı tercih..