Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '13

 
Kategori
Blog
 

Sansürün bin bir çeşidinin nedeni ayakta kalabilmek mi?

Sansürün bin bir çeşidinin nedeni ayakta kalabilmek mi?
 

MB güncele ve siyasete ilişkin yazılarım/zı artık hep gece 23:00 den sonra yayıma veriyor... İnsanım/z işte; bir haber karşısında, bir gündemdeki olay karşısında, bir siyasinin tavrı karşısında konuşmak istiyorum/z... Elimizde kendimizce bir kürsüm/üz var... Hem de ne kürsü? Bir konuşsak yer yerinden oynar diyenlerden değilim/z... ''Böyle düşünen de var... Biline!'' demek için yazıyorum/z... Ancak o ne? Yazımım/z bir türlü yayınlanmıyor... Bu konuda güvenilir üyeleri kıskanıyorum... Yakında İstanbul'daki taksi plakaları gibi alınıp satılabilir olursa şaşırmam...

Yazılarım/ız gece 23:00 ile 01.00 arasında yayıma verilmeye başlayınca bendeki duygu genelde: Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye oluyor... Haber, olay, gündem bayatlıyor... Aynı konuda yüzlerce düşünce ortalıkta dolaşmaya başlıyor... Üstelik senin düşüncelerinin benzerleri ya da yazımı okusaydı keşke diyeceğin makaleler vs vs...

Kendimi böyle anlarda polis eline düşmüş gösterici gibi hissediyorum... Teslim olduğun halde slogan atmanı engellemek için, ağzın kapatılır ya hani...

Çok kötümser değilim bu davranışlar karşısında... Galiba birileri bizim hem olmamızı istiyor, hem de kendilerinin yaşayabilmesini... Bundan doğal ne olabilir ki? Daha önce de bu konuyla ilgili bir blog'um varmış... Batı Cephesinde durum aynı yani... Tek fark: Eskiden sadece bana yapılıyor sanırdım... Meğer ben de herkes kadar sevilirmişim... Buna seviniyorum vallahi...

''07.09.2012 tarihindeki Blog yazım

Siyaset ve güncel dışında yazdığım yazılar çok kısa zamanda yayına veriliyor… Ancak siyaset ve güncele ilişkin yazdığım yazılar genellikle geciktiriliyor… Hatta gecenin geç saatlerinde yayıma veriliyor… İki anım aklıma geliyor bu tutum karşısında:

-Hatırlar mısınız bir tarihte futbolda kazandığımız bir başarı sonrası madalyalar futbolcularımızın ellerine verilmiş, rakip yenildiği halde madalyaları boyunlarına takılmıştı… Yani zoraki bile olsa sevilmiyor bazı insanlar…

-Bir hocam vardı lisedeki pansiyonda… İyi anlaşırdık… Ancak gençlik işte, fazla şımarırdık ve ondan çok şey isterdik… O ise hem kendini korumak hem de bizi kollamak için bazı isteklerimizi erteler, ama mutlaka yerine getirirdi… Hem isteklerimizi yerine getirmek, hem kendisini korumak hem de bizi kollamak çok kolay bir şey değildi… Kalbim sizinle amaaaaaaa… İşte buydu onun içinde olduğu durum…

MB her tür düşüncemin yayınlandığı (Er geç yayınlanıyor sonuçta… Şimdiye kadar tek yazım reddedildi… O yazımın arkasında durur muyum şu an ben bile bilmiyorum) bir site… Bu gün ülkemizde her tür düşüncenin yayımlanabildiği kaç gazete, tv, platform kaldı ki?

''

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..