Savcı ihbarcıyı arıyormuş…

Millet, gören varsa bir zahmet söyleyiversin. Savcı ihbarcıyı arıyormuş.

Malum kamyon haberi. Bu günkü gazeteler öyle yazıyor. Savcı ihbarcıyı arıyormuş.

Bilmiyor mu dersiniz? Aklı başında herkes bir cumhuriyet savcısının veya üst düzey polis görevlisinin, aldığı bir ihbara güvenmese harekete geçmeyeceğini bilir. En azından ben zır cahil adam, ihbar edene güvenmesem harekete geçmem. Eğer ihbar edene bu kadar güvenilip harekete geçilmişse o kişi veya kurum biliniyor, basın bizimle dalga geçiyor. Yok, gerçekten bilinmiyor da, her faili meçhul ihbar değerlendiriliyorsa vah halimize.

Bu konunun asla şaka kaldırmayacağını biliyorum.

Burada birinci amaç TSK yı küçük düşürmek, halkın ordusuna güvenini yok etme planının bir parçasını uygulamaktır. “Bakın sizin o çok güvendiğiniz ordunuzun kamyonunu iki polisle böyle tutuklarım, tıpkı paşalarınızı tutukladığım gibi”

Verilmek istenen asıl mesaj budur. Alınabilecek çevrelerden de alınmıştır. En kötü dönemlerde bile%90 larda gezen orduya güveni, üç yıllık yoğun çabalarla %70 lere düşürdüler. Ağızlarının suyunu akıtan budur.

Bir diğer amaç da gündemi değiştirmek. Artık son derece deneyimli birer gündem mühendisi olan bazı çevreler, yaşanan işsizlik, fakirlik, açlık gibi iktidarın cevaplamakta terleyeceği soruların sorulmasını önlemek adına bu tür olaylar kullanılıyor.

İktidarlarını bir süre daha sürdürmek için her şeyi mubah sananlar şunu bilmeliler ki, bu gemi battığında onlarda batacak.

12/03/2010