- Kategori
- Siyaset
Seçim gündemi – Toplum gündemi

Bugün seçimler yapılıyor. Sonuçları da akşam hep birlikte göreceğiz
Şimdilik, varolan atmosfer, kapışamın bitmeyeceğini gösteriyor. Birbuçuk yıl içerisinde, bugünkünden onra yapılacak olan iki seçim daha var ve bugünkü de dahil bu seçimlerin her biri, belki daha da artan bir tonda Ak Parti için güvenoylaması olmaya devam edecek.
Başbakanın da, seçim sonrası tansiyonu düşürme yönünde adım atmayacağı kesin. Hatta muhtemelen daha da yükseltecek adımlar atacak, çünkü Cemaatle girdiği bu kapışmada henüz diz çöktüremedi ve cemaat toplumun diğer kesiminin çoğundan fikren değilse de zikren destek görmekte. O yüzden hükümetin seçim sonrası adımı herhalde Cemaatin kontrolündeki sermaye ve medya gruplarını parçalamaya dönük olacaktır.
Bunlar önemli tabi. Ama daha önemlisi, toplumun bu gerilimi nasıl karşılayacağı.
Bugünkü haliyle, hatta Gezi’den beri, toplumda bir dereceye kadar bir kutuplaşma var diyebiliriz. Ama bunun topyekûn bir gerilime dönüşmesine karşı subapları da var toplumun ve onları da bolca kullanıyor. Halihazırda insanlar yolda birbirlerini görünce yollarını değiştirmiyorlar mesela, bunun yerine günlük selamlaşmalarını yapıyor, günlük ilişkilerini eskisi gibi sürdürüyorlar. Yani kutuplaşmanın en azından günlük ilişki içerisinde oldukları topluluklar içerisinde sonu çatışmaya gidebilecek bir gerilime dönüşmesine engel oluyorlar.
Bu da, Erdoğan’ın söyleminin aksine içinde Ak Parti seçmeninin de olduğu toplumun, bu olayları bir varoluş kavgası olarak görmediği anlamına geliyor. Yani tüm bu olanlar, ortaya çıkan tüm bu kutuplaşma görüntüsüne rağmen, hala, tepedeki siyasetsetçilerin birbirleriyle kavgasından ibaret.
Bence toplumun bu tavrı devam edecek. Çünkü toplumu böyle davranmaya iten yani bunları bir varoluş kavgası gibi görmemesini gerektiren çok fazla sebep ve olgu var.
Bir kere, hem Ak Parti karşıtı hem de taraftarı olan kesimlerin çoğunun günlük hayattaki İslam ve laiklik algıları neredeyse aynı. Ne derece aynı olduklarını Gezi olaylarının ilk zamanlarında, bir yandan ulusalcı-kemalist-geleneksel sol, öte yandan Erdoğan tarafından manipüle edilmediği dönemde gördük.
Bir diğeri, hem karşıt hem de taraf olanlar arasında ciddi bir genç kesim var ve bu olayların dışında bakınca, birbirlerinden çok da farklı talep ve idealleri yok. Çoğu bir şehir kültürünü benimsemiş durumda, geleceklerinde kariyer ve iyi olanaklara sahip olabilecekleri bir iş ve hayat istiyorlar.
Aslında Ak Parti’yi zirveye çıkaran da, toplumun, bütün bunları isteyen ama ülkeye hakim siyasi elit kesimlerce önlerinin kesildiğine inanan kesimlerin merkeze yürüme kararı vermiş olmalarıydı.
Bir süredir Erdoğan, bulunduğu yeri ve kendi konumunu farklı yorumluyor olsa da, Ak Parti’yi zirveye taşıyan o “kenara itilmişlerin” merkeze yürüyüşü, yürüyüş nedenleri çok da değişmemiş şekliyle devam ediyor.