- Kategori
- Sivil Toplum
Semiha’ya olan aşkım da zaman aşımına uğradı. Duyurulur...

“Marmara depreminde yıkılan 16 bin 649 binada 17 bin 510 kişinin yaşamını yitirmesinden sonra başlayan dava süreci, 7.5 yıllık zaman aşımı süresinin bugün saat 17: 00'de mesai saatinin bitimiyle birlikte sona erdi.” Milliyet-Radikal 16 Şubat 2007.
Olmaya biri için kötü bir laf edesiniz, sizi hemen mahkemeye taşır ve tazminat ödemek durumunda kalırsınız... Bir siyasiyi eleştirirken kullandığınız ifade başınızı belaya sokabilir. Karikatür falan çizmeye de kalkmayın ne olur ne olmaz...
17 bin kişinin yaşamını yitirdiği depremin suçluları ise zaman aşımına uğrayarak, elini kolunu sallayarak dolaşır ve biz bunun adına “hak yerini buldu” deriz... Bence bizdeki bu “hak yerini buldu” modelini tüm demokratik ülkeler uygulamalıdır. Hem nüfus planlaması hem de yeni zenginler oluşturulması açısından iyi olur...
Çürük binalar yaparak suçsuz insanların hem parasını alan ve hem de onların ölümlerini kuran asıl suçlular serbest, fikir suçu ile yargılananlara hapis veya para cezaları... Bence fikir suçlularının yazamadıkları düşüncelerini de bir şekilde kaydedip, yeni davalar açmalıyız; kimbilir kafalarının içinde 301’e girebilecek neler vardır...
İki kişi bir araya gelerek, bir başkasını alavere dalavere ile 750 bin dolar borçlandırıyor ve mağdur değil de, suçlular haklı çıkabiliyor...
Elbetteki burada “hak yerini buldu” lafının bir değeri vardır. Borçlandırılan kişi büyük mal varlığına sahip. Bir kaç kişiyi de zengin etmesi ülkemizde zengin sayısının artmasını körükleyecektir. Bunda bir yanlış mı var? Aslında bu model de tüm demokratik ülkelerde uygulanmalı ki, dünyamızdaki zengin insanların sayıları artsın...
Kapitalizmin karşılığı acaba, “iş bilenin”miydi. Tam hatırlayamadım da...
Suçlular zaman aşımından faydalandırılıyor... Yani yüzlerce insanın ölümüne imza at, yaptığın çürük evlerden çuvalla para kazan ve yüzlerce insanın ölümünden sorumluyken, zaman aşımıyla rahat nefes al... Ger göğsünü aslanım. Artık yeni binalara da imza atabilirsin, kim tutabilir ki seni...
Aslında bu zaman aşımının uygulanması ile, suçluların ömürboyu vicdan azabı çekmeleri sağlanmış oluyor. Kazandıkları paraları yerken sanki zehir yutabiliyorlar... Var mı dünyanın başka yerinde böylesine özgün bir ceza?
Milliyet-Radikal Gazetesi’ndeki haberden bir alıntı; “ Kocaeli Barosu Başkanı Ersayın Işık'ın araştırmasına göre depremden sonra Kocaeli, Yalova ve Sakarya'da açılan yaklaşık 2 bin 200 davadan biri de 316 kişinin yaşamını yitirdiği Yüksel Sitesi'nin sahipleri ve sitenin müteahhitleri hakkında olandı. Diğerleri gibi bu davanın da akıbeti daha depremin birinci yılında belli olmuştu. Radikal gazetesi 25 Temmuz 2000 tarihinde 'Adalet enkaz altında' başlığıyla çıktı. Bir yılda yaklaşık 3 bin soruşturmadan sadece 350'si dava aşamasına gelebilmişti. Hâkim, savcı ve adliye çalışanları iş yükünden ve eksiklerden bunalmış, "Daktiloda şerit bile yok" diyorlardı. Bir savcının odasında üst üste yığılı duran pembe dosyalar adalet arayanların umudunu söndürecek haldeydi. Savcı da umutsuzdu:
"Ne sanık var ortada ne tanık, nasıl bitecek bu dosyalar...." Böyle başlamıştı deprem davalarının zamana yenik düşen hikâyesi. Ve adalete sığınanların yıllar süren bekleyişi...”
“Adalet enkaz altında” diye manşet atılıyor, Oysa daktiloda şerit bile yokmuş. İyi ki daktilo enkaz altında kalmamış. Nasıl olsa bir şerit bulunur...
Ne sanık ne de tanık varmış ortada. Komik. Yahu. Çürük binanın sanığı yapıp satandır, tanığa ne gerek var.
Hem tanıklar da enkaz altında kalmış. Yani öbür dünyadan tanık mı getirtilecekti. Binanın çürük yapıldığını alınan çimento demir örneklerinden tesbit ettirebilirdiniz...
Mantığa vurduğumuzda böyle diyor fakat mantığı, “hak yerini buldu” ya bağladığımızda ise mantık da zaman aşımına uğrayabiliyor...
Ben Semiha ile olan aşkımı zamana bırakmıştım o da zaman aşımına uğradı. Ohh be kurtuldum...
Eskiden bir gecede milyoner olanlar vardı, şimdilerde ise “zaman aşımı milyonerleri” moda olmuş...
Yap üçkağıdını, topla paraları ve zaman aşımını bekle. Nasılsa zaman çabuk geçiyor.
Sadece bizde mi hak yerini buldu bulmadı sorunu var. Elbette ki Amerika da bile bu açıdan ne tür sorunlara rastlayabiliyoruz. Fakat, bu durumun oranı önemlidir. Bizdeki oranı ile, diğer demokratik ülkelerdeki oran nedir, bunu saptamak yerinde olur... Bence bu oran bizde çok az(!) Bush’a baksanıza nelere imza atıyor, daha hakkında tek dava açılmadı...
Tam yazmaya dalmışım gözüm guguklu saatime takıldı; saat gece yarısına iki dakika var. Hemen kendimi yatağa atmazsam, uykum da zaman aşımına uğrayacak.
Bay bay...