Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '07

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Sen bir ömre bedeldin

Sen bir ömre bedeldin
 

Açılan sandık halen bir, okunan mektup iki

Ailenin ilk çocuğu idin, babaannemler sen doğduğunda kurbanlar kesmişler sevinmişler adını babaannem koymuş...

Bir gün bana itiraf etmiş di, beğendiği bir delikanlı varmış onun adını sana koymuş dedem duysa herhalde seni kıtır kıtır keserdi.

Annemi de çarşıda görmüş peşine takılmışsın, evlerine gidene kadar

Boy boy çocuklar olmuş, çalışkan son derece dürüst çocuklarını eşini çok seven bir baba oldun hep.

Annem senden para isteyince hep yok derdin ama bizler defter kalem deyince akan sular dururdu...

Bayılırdın araba ile ilgili takımlar almaya, annem kızardı sana paraları bu tür gereksiz alet ve edevata verdiğin için.

Anneme göstermeden onları bir yere koymak için ne filmler çevirirdin...

Tabiî ki, büyük temizlik günlerinde çıkardı her şey ortaya...

-Aahhh İrfan ah dedikçe sen bıyık altından gülümserdin.Hep bir gelecek endişesi taşırdın, ilerde kendine yapacak bir iş kurmayı düşlerdin, bir anlam veremezdim buna ne kadar safmışım yahu ben.

En keyif aldığın şey tarifler toplayıp, bunları özenle bir defterde toplayıp sonrada bunları bir bir yapmaktı.

Seni kaybettiğimizde bir baktık ki bir pastahane açacak kadar alet edavatımız vardı...

Halen tüm kardeşlerimin evinde kocaman kepçeler, eski tip elle çevrilen kıyma makinası kalıplar, bakır kaplar, yemek kitapları var.. terazi bile duruyor halen ve ne zaman belediyede kontrole götürüleceği bile yazıyor du.

Kitaplarının içinden birçok notlar çıktı bizlere yazdığın...

İnançlı bir insandın, bizim biraz bu konuda özensiz olduğumuzu düşünüp, bazı yazılara itina etmemizi,

“orada Allah kelamı var çarpılırsınız” diyen küçük küçük notlar çıktı...

Karınca kararınca banka niyetine de kullanılmıştı pek hoş olmuştu kitapların bizlere çok faydalı olduğunu biliyordum ama böylesi pek hoştu...

Yine bir deftere ona bir şey olursa, nerde neyi var neler yapmamız gerektiği, hastanelerin ve tüm yakınlarımızın telefon numaraları not düşülmüş mayıs ayında terazinin belediyeye götürülmesi gerektiği bile yazılmıştı.

Ah babam ahh bizlere güvenir ve çok severdin ama bir türlü arkadaşlarımızın evine gitmemize izin vermezdin zaman geçince biraz yumuşayıp izin vermiştin bir kez en küçüğümüze, sonra gerçek den orada mı diye şok baskın bile yapmıştın

Evlenmeye karar verdiğim çocuklarımın babasını da nasıl biridir ailesi kimdir, kimin nesi kimin fesidir diye taaa Ankara’dan İzmir’ e gelerek dedektiflik yapayım derken, annesine rastlayınca yarım kalmıştı bu serüvenin...

Eee tabi yinede soruldu soruşturuldu, hep şunu derdi;

size güveniyorum ama karşınızdakilere pek güvenemiyorum çocuğum, gideceğiniz yerin mutlak telefonunu verin ki bir şey olursa size ulaşabileyim...

Şimdi babamı daha iyi anlıyorum, bunun için epey bir zaman geçmesi gerekmiş

Mektup oldu destan, babam babam umarım hissediyorsundur bir yerlerden belki de orada yine tatlılar kıymasız börekler yapıyorsundur. Kıyma olmayınca bolca kuru soğanı kavurup kıymalı börek niyetine yediğim böreğin tadını bir daha hiçbir börekte bulamadım.

Özlüyorum… Hem de çok

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..