- Kategori
- Psikoloji
Sen nereninsin?

Özledim. Hayallerim olmasını, heyecanlarım olmasını özledim. Yazmayı ve okudukça, okundukça çoğalmayı özledim. Kendi sahnelerimi ve kahve kokusu kıvamında bitmeyen ümitlerimi… Sohbetimi özledim. Kitabımın biteceği günü hayal etmeyi özledim.
Kurduğum düşüncelerden çıkamayınca daralıp da ansızın, anneme o zor soruları heyecanla sormayı ve işin güzeli, aldığım cevaplarda kendimi daha iyi hissetmeyi özledim.
Sorsan da, olsa da, olmasa da… Ne fark eder? Denizyıldızı için fark edecek şeyler bir şekilde benim için de fark etse?
Bitti mi yazacaklarım, soracaklarım, konuşacaklarım? Bu kadar mıydı? Bu muydu son sahnem? Artık inmek vakti midir o tozlu iki üç basamaktan ve arkana bakmadan çıkıp gitmeli midir salondan? Perdeyi beklesem daha kibar olurdu herhalde. Son perdeyi de oynamalı ne pahasına olursa olsun.
Senin için yazılmış sonu yaşa. Yaşat... Öl ya da terk et. Bakakal avucundaki son hatırana. İfaden doğru. Duruşun evladır. Endişelenme. Az sonra süzülerek örter kırmızı perde yüzünü. Son bir göz atsan keşke izleyicilerine… Beğendiler mi? Ama olmaz. Bozma oyunu. Dur öyle. Ve oynamaya devam et.
Yavaşça doğrulacaksın yerinden az sonra. Belki birkaç kez daha gelir gidersin eğer alkış çoksa. İyi bir iş çıkardın ne de olsa. Beğendiler ya da beğenmediler. Koltuklarda hala birileri oturuyorsa tamamdır. Korkma. Kimse son sahnen olduğunu fark etmedi. Onlar da gitme peşinde artık.
Herkes ya da her şey… bir gün bir yerlere gidecek. Önünde ya da sonunda…
Sen nereninsin?