Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '18

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Sen Şaşarsın, Ben Şaşarım - Abdullah İnaler

    Yaşamın, yarınların insanın önüne ne çıkaracağı hiç belli değil.Çıkabilecek her türlü engeli göğüsleyebilmek içinde, bu yolda el ele, birlikte dayanışma içinde yürümek gerek.

Yıl 1977 nişan, düğün sıkıştı yaz sıcaklarına. Mayıs'ta söz, temmuz'da nişan, Ağustos'ta düğün ve ardından otobüsün yarım kasasının köşesine sıkışan bir avuç ev eşyası ve yepyeni bir dünya Diyarbakır.

    Biz Susurluk'ta düğün hazırlıkları yaparken bu evi de arkadaşlar buldu. Diyarbakır'da göreve başlayış, düğün için zor izin alış ve hayatımın kadını ile evlilik. Zor yıllar, evlilik ve son anda sürgün gibi tayin. Eskişehir'de ikinci sınıfta olduğum akademiye gidememe, okul, üniversite bitirme hayallerime şimdilik veda.

 

      Ofis semtinde güneş görmeyen loş bir birinci kat, neymiş efendim çok sıcaklarda serin olurmuş, çok rahat edermişiz. Bahçe katıymış, ayak üstü, yemyeşil ağaçlar sessiz sakin.. ya soğuklar da. onu da kışa göreceğiz...

   Ev sahiplerimizle ayni apartmanda oturuyoruz. Yan dairede anne ve kızları, üstümüzde, küçük oğulları. Üst yanda asb.Azem abi, en üstte de kimya mühendisi Nusret bey ve eşi öğretmen Menşure Hanım.

Allah razı olsun, bizlere, biz yeni evlilere çok iyi komşuluk, ev sahipliği yaptılar. Meğer biz ev almamışız komşu almışız.Soğuk kış günleri bu evde geçer mi derken. Dost komşu sıcaklığı ısıttı bu güzel yuvamızı.

Evde Buzdolabı yok.Yemekler komşu buzdolabında, maaş yetmiyor.

Ve bir cumartesi, ben mesaideyim, eşim anlatıyor''

    Biz Azem Göncü abinin eşi Özgül ablayla onların 2.kattaki balkonunda oturuyoruz. Azem Güncü abi bir at arabasının üstünde, arabanın arkasına oturmuş,ayaklarını sarkıtarak tıngır mıngır geldi evin önüne. At arabasının üzerinde bir buzdolabı. Özgül abla aşağı eğilerek.'' Bu azem değil mi.. Ne iş var at arabasının üstünde. Bende eğilip baktım. Azem abi., arabanın üzerinde, ambalajlı yepyeni bir buzdolabı. Araba çüuş sesleriyle bizim bahçe kapısının önünde durdu. Azem abi  ''Açın kapıyı''.Özgül abla.

''Bizim buzdolabı var, bu adam ne yaptı yine. Bu ne..''

At arabasının arkasından inerek demir bahçe kapısını açtı.

''Açın kapıyı...Aşağı kapıyı..''

Biz şaşırmıştık. Bu şaşkınlığı attıktan sonra  aşağı indik..

''Sebahat hanım,aç kızım kapıyı.

''Azem abi bu ne..

''Sen karışma, aç kapıyı.''

Ben şaşkınlık ve telaş  içinde birinci kattaki evimizin kapısını açtım.

Azem abi ve at arabacısı buzdolabını  bizim eve taşıyıp, mutfağa koydular.

''hadi bakalım güle güle kullanın, hayırlı olsun.''

 

    Ordu pazarından kendi kredisiyle almış.''Taksitle aldım yavaş yavaş  ödersiniz'' dedi.

O gün Özgül abla ile hep beraber buzdolabını ambalajından çıkarıp, yerine koyduk. Temizleyip, komşulardaki yiyeceklerimizi bir güzel içine yerleştirdik.

Sevinçten elimiz ayağım tutuldu. Unutulur mu bu iyilik.

Akşam mesaiden gelecek olan eşime unutulmayacak çok büyük bir sürprizdi bu.

 

 

 

     Hanim kız meslek lisesi mezunu, iş için koşturup duruyoruz. Maliyeye memur alıyorlar, tam girecek Diyarbakır'da torpilde var. Maliye müdürü Bandırmalı. Bandırma'lı Kuleci Ahmet Batu abi bu konuda yardımcı oluyor, onun eşi'de maliyede memur. Dönem siyasi, her yerde torpil geçiyor. Ama son anda torpilin ayağı kaydı, aniden tayin oldu. Siyasal çalkantının hızlı olduğu darbeli yıllar. Herkes birbirini sürüyor. Maliye işi yattı.

    Evde yapma çiçek yapıp bütçeye katkı sağlıyor. Bu ara kız sanat enstitüsü çocuk gelişimi farklarını verdi. Ana sınıf öğretmenliği için. Böylelikle ofis semtindeki ilkokulda ana sınıfı stajlarına başladı. Hamile hamile gitti geldi okula. Başarıyla öğretmen olur belgesini aldı.

 

   ''O günlerde ne olur  ne olmaz'' dedim. Ekmeğini al koy cebine, insanlık hali, ben şaşarım, sen şaşarsın. Elin güçlü olsun, erkeğin kulu, kölesi olma, ekmek için onun ağzına bakma. Ben okuyamadım sen oku..''

 

     Eşim Balıkesir'e tayinimiz çıkınca, ana sınıf öğretmenliği kazandı ve ondan sonra Ankara Gazi üniversitesini bitirdi. 20 senelik öğretmenlikten sonra 2.dereceden emekli oldu.

Ben askerliğin çok yıprattığı yıllarda, 1975 girip 2.sınıfa başladığım Eskişehir E.İ.T.A  İktisad- maliye bölümüne devam edemedim. Kendi hatam dedim. Sonra dedim, olmadı, olmadı. Sonra af çıktı.Yine olmadı.

     Diyarbakır'da eşimin öğretmenlik baş vurusu içim Ankara'ya gitmem gerek.3 gün izin izin istedim,vermediler. Çektim gittim. O yazım ( iki ayım) hapislerde geçti.

    Bizim mesleğin zor tarafı bu izin almak çok zor, personel az, bir de üniversite okuyanı çekemiyorlar. Ya da köprüyü geçene kadar herşeye katlanacaksın. Eğim eğim eğileceksin. Eğilemedim. Buda benim yapacağım iş değil. Zaten öyle olsaydım Bandırma'dan beş senede tayinim çıkmazdı.

  Eşim iki sene Ankara'ya gitti, geldi. Teknik öğretmen okulu sınavlarına. Sınavlar için aylarca yurtta, Ordu evinde kaldı. Çocuklarda Bandırma'da kaldı bir müddet. Hiç unutmam çocukları görmek için Bandırmaya gittiğim de oğlum Sercan bana ağız alışkanlığı  ile ikide bir dede diyordu.

Eşim üniversiteyi bitirince sanki bende mezun oldum. Bu yetmişti bana

 

      Şimdi, evli ve bizlere  nur topu gibi 2 dünya güzeli torun veren iyi yürekli, çalışkan güzel bir kızım, dünya tatlısı ve iyilik meleği bir damadım ve çalışıp ekmeğini taştan çıkaran, dünya gezgini, hiçbir yerlere sığmayan hayalleriyle,  hayallerimi yaşatan ve şu anda Berlin'de yaşayan, yeni evli bir oğlum.  ..İşte minik çekirdek ailem..

Bu kadar mutluluk yeter, darısı   dostlar başına.

Not: Oğlumda 2017 yılında Berlin'de Lucie ile evlendi.

Ve şimdi de nur topu, Oscar Deniz adında bir erkek torunum var.

En büyük zenginlik bu kanımca..

 

             

 
Toplam blog
: 12
: 121
Kayıt tarihi
: 29.12.12
 
 

1950 da Susurluk'ta doğdum, ilk ve ortaokulu Susurlukta okuduktan sonra,1965 yılında Balıkesir Sa..