Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Senin için ne yapabilirim?

Senin için ne yapabilirim?
 

Birgün (hiç istemem ama) hayatına girenlerin sessizce gidişlerini görmelisin. Çünkü yaşamadan sessiz gidiş ne demek bilemezsin...

Bir gün (hiç istemem ama) bir avuç yürekte emanetmiş mutluluk avuçlarından kaymalı ki... Kaymadan bilemezsin...

Bir gün ( hiç istemem ama ) umutlarının nasıl yok olup kaybolduğunu görmelisin ki... Pervazsızca bir umut için koşmanın ne demek olduğunu bilemezsin...

Bir gün (hiç istemem ama) çok sevdiğin insanın seni nasılda sıradanlaştırdığını görmelisin... Çünkü sen sıradan olmak ne demek bilemezsin.

Yazmak istiyorum ama yazamıyorum... Yılların ağırlığı var yüreğimde... Yüreğimi oydular işlediler tek tek şekillendirdiler... Bunu yapan her hangi bir usta olamaz dedim... Yoksa kim emeğini yakar, krar derinden işte böyle bir anda kaydı elleri ustanın yüreğime saplandı ve kaldı öylece... Evet öldürmedi ve süründürdü de süründürdü... Hani ihtiyacı olmasa küçük bir yüreğin çoktan saplardım bir daha kaçmamacasına en derinine ama olmuyor ne kadar acılı da olsa sevgi dolu bir yüreğe ister istemez ihtiyaç var...

Gelen sonbaharı hüzünle karşılamak adetten olsa gerek...

Zaman zaman yüreğim ve gözlerim şu yalan denilen dünya da nelere şahit oldu bilemezsin... Ben artık şu sessiz suskunluğumu bozup gidiyorum. İçimdeki taşları

Yavaş yavaş soğumakta olan olan hava yüreğimin sıcaklığını da almakta...

Bu akşam yüreğim erken kararmaya yüz tutan havanın kasvetiyle yol almakta bu defa bu gün benim için ya çok kısa ya da çok uzun bir gece olacak...döküp gidiyorum. Daha fazla yüreğim kaldıramıyor şu dünya da olup bitenleri... Kimin eli kimin cebinde... Sevda denilen şey ayakların altında... Ben bu insanlara ve dünya ya sevmeyi öğretmekten yoruldum. Pes etti .

SONRASI; Can Dostum (ŞENNUR) şiirni okudum...Misafiriz bu dünya da diyor, hem de ev sahibi ne güzel gideceğimiz yer belli... Lakin artık gönüllere ev sahipliği yapmaktan yoruldum. Ve misafir gibi ağırlandığımı düşündüğüm gibi gönüllerde hiç yaşanmamışlığımı ve yaşatılmamışlığı gibi gördüm ben ve benim gibiler şahit oldu yüreğim ve gözlerim susutum...

Dedim ki her sevdanın bir şekli vardır, yürek her sevdayı ayrı ayrı ağırlar... Bu iyi düşünce... Ama yanıltmışlar yanılmışım... Çoğu zaman kendi dertlerim bir kenarda durdu. Kendi yüreğimde açamadığım penceri başka yüreklerde açmayı denedim... Çoğu zaman bu bir itiraf çoğu söylediklerime bile artık ben inanmamaya başladım...

Çoğu yazılarımda benle birlikte bütünleşen hayattan harmanlananlardı yazılarıma düşen... Bazen öylece... Bazen sitemkar ve çoğu zaman isyankar hiç olmadığım kadar... Keşke her kelime her cümle doğruyu ifade etse... Anladım ki yazılanlarla yaşanlar bir değil... O zaman dedim ki ya yürek yaşadıkların yansıtamıyor ya da yaşanalar ve koca bir hiç artık benim için...

Ama bunu itiraf edebilecek kadar da yürekliyim... Kandırmadım ama hayatta kandırıl mayı öğrendim hem de kana kana.. Yüreğim zaten çok uzun zamandır kendimce sevmekteydim.

Yüreğimde bu kanamalardan fazlasıyla nasibini aldı artık... Ne kendimi kandırmalıyım ne de okuma zahmetine giren insanları...

Sevgi denen şey bizden çok uzaklarda kalmış ve ben her defasında sadece uzaktan el sallamışım sevda yolun da yürürken hep tek başıma yanlız ilerlemişim... Ve hep el sallamışım gidenlere bir gün dönerler diye belki... Akıttığım bardakla su değil... Gözyaşlarımı dökmüşüm yollarına belki bir gün gelir dönerler diye...

Ama anladım ki bu dünya da ya sessizce kalacaksın seyirci...

Ya da ya da oynuyacaksın bu oyunu diğerleri gibi.... Ama olmuyor üç beş seyirciyle... Dilerim herkes herkes gene de birbirini çok sever...

Yapamayacağım ben bu kadar artık kurduğum sevgi dünyasının tek tek yıkmalarına izn vermiyeceğim... Bu sefer ben hiç bir şeyin beni yıkamayacağı ölümün en acısını tatmış olan ben... Bu hiçlikle artık başedemiyeceğim değil mi ki misafirim bu dünya da bir misafir gibi yaşayacağım üç günlük misafir şu dünya da...

Tüm kelimelerim yarım kalıyor artık, cümlelerimi tamamlıyamıyorum. Hayat senin yaşattığın kadarmış yarım kaldı, ben tamamlıyamıyorum. Sen benden izin almadın ama müsadenle artık ayrılmak istiyorum. Direnmiyorum sana yenik düştüm zayıf tarafım diyordum ya sen oradan vurdun.

Sensizlik ağır geliyor artık yüreğime taşıyamıyorum. Yüreğindeki atan yürek ben değilim. Yürek atışlarına dayanamıyorum. Kırgınlığımın sana olduğunu düşünüyordum. Ben kendime kırgınım bunu kabullenemiyorum...

Şimdi geceler gene arkadaş ama düşüncem sensiz, belki de seni düşüneceğim son kez bensiz mutlu hallerinde...

Sen başarabildiğine göre sormayacağım bende ki bu eksiklik ne diye... Kalabalığım ama sensizlik yüreğimde...

"İyi" demek adettendir ya! "İyiyim" diyorum soranlara asalında biliyor musun can ? DEĞİLİM

Şimdi acılan yaramı gördüm kabuk bağlamaya başlamıştı kısa zamanda, nasıl da dikmişlerdi ya ben dikiş aralarından sızanları gördüm bu gece...

Hani parmak kaldırıyordum ya hayatta can vazgeçtim ben bu gece yokum... Ve bundan sonra ki ne gündüzlerde ne gecelerde...halbuki belki de en uzun günün en kısa geceye bağlandığı akşamdır. Bu gece seni düşünmedim ben... Bunlar da ne diye sorma can içimdeki umut mumlarını söndürüyorum ben...

Hüzün veren ezgilerin ve kelimelerin bütünlüğünde kaldı artık gizli sevdalar... Bir emek sevgi ve hoşgörü elçisi olmaktan yorulmuş yüreğim...

Yorgun Usta işciliğinin tarifsiz emeğini almakta şimdi...

Seni içimden terk ediyorum ben... Şimdi arkamda ne bir belki... ne de bir keşke kaldı içimde... İçimde yanan son mumdu artık... Onu da üflüyorum ben... Bu akşam inan seni düşünmüyorum ben... Yeter tamam artık buraya kadar direnmiyorum... Dinlemiyorum seni hadi can ver artık ne olur içimdeki son nefesini...

Yarım kalan bir rüyaydı bu artık izin ver uyuyarak tamamlamak istiyorum. Şimdi son bir iyilik yap bana canım... Sen nasıl unuttun anlat bana bir masal gibi uzun uzun olmalı ki uyuyabilmeliyim ben de senin gibi...

(Hiç istemem ama) BİTTİ...

Birgün (hiç istemem ama) hayatına girenlerin sessizce gidişlerini görmelisin. Çünkü yaşamadan sessiz gidiş ne demek bilemezsin...

Bir gün (hiç istemem ama) bir avuç yürekte emanetmiş mutluluk avuçlarından kaymalı ki... Kaymadan bilemezsin...

Bir gün ( hiç istemem ama ) umutlarının nasıl yok olup kaybolduğunu görmelisin ki... Pervazsızca bir umut için koşmanın ne demek olduğunu bilemezsin...

Bir gün (hiç istemem ama) çok sevdiğin insanın seni nasılda sıradanlaştırdığını görmelisin... Çünkü sen sıradan olmak ne demek bilemezsin.

Yazmak istiyorum ama yazamıyorum... Yılların ağırlığı var yüreğimde... Yüreğimi oydular işlediler tek tek şekillendirdiler... Bunu yapan her hangi bir usta olamaz dedim... Yoksa kim emeğini yakar, krar derinden işte böyle bir anda kaydı elleri ustanın yüreğime saplandı ve kaldı öylece... Evet öldürmedi ve süründürdü de süründürdü... Hani ihtiyacı olmasa küçük bir yüreğin çoktan saplardım bir daha kaçmamacasına en derinine ama olmuyor ne kadar acılı da olsa sevgi dolu bir yüreğe ister istemez ihtiyaç var...

Gelen sonbaharı hüzünle karşılamak adetten olsa gerek...

Zaman zaman yüreğim ve gözlerim şu yalan denilen dünya da nelere şahit oldu bilemezsin... Ben artık şu sessiz suskunluğumu bozup gidiyorum. İçimdeki taşları

Yavaş yavaş soğumakta olan olan hava yüreğimin sıcaklığını da almakta...

Bu akşam yüreğim erken kararmaya yüz tutan havanın kasvetiyle yol almakta bu defa bu gün benim için ya çok kısa ya da çok uzun bir gece olacak...döküp gidiyorum. Daha fazla yüreğim kaldıramıyor şu dünya da olup bitenleri... Kimin eli kimin cebinde... Sevda denilen şey ayakların altında... Ben bu insanlara ve dünya ya sevmeyi öğretmekten yoruldum. Pes etti .

SONRASI; Can Dostum (ŞENNUR) şiirni okudum...Misafiriz bu dünya da diyor, hem de ev sahibi ne güzel gideceğimiz yer belli... Lakin artık gönüllere ev sahipliği yapmaktan yoruldum. Ve misafir gibi ağırlandığımı düşündüğüm gibi gönüllerde hiç yaşanmamışlığımı ve yaşatılmamışlığı gibi gördüm ben ve benim gibiler şahit oldu yüreğim ve gözlerim susutum...

Dedim ki her sevdanın bir şekli vardır, yürek her sevdayı ayrı ayrı ağırlar... Bu iyi düşünce... Ama yanıltmışlar yanılmışım... Çoğu zaman kendi dertlerim bir kenarda durdu. Kendi yüreğimde açamadığım penceri başka yüreklerde açmayı denedim... Çoğu zaman bu bir itiraf çoğu söylediklerime bile artık ben inanmamaya başladım...

Çoğu yazılarımda benle birlikte bütünleşen hayattan harmanlananlardı yazılarıma düşen... Bazen öylece... Bazen sitemkar ve çoğu zaman isyankar hiç olmadığım kadar... Keşke her kelime her cümle doğruyu ifade etse... Anladım ki yazılanlarla yaşanlar bir değil... O zaman dedim ki ya yürek yaşadıkların yansıtamıyor ya da yaşanalar ve koca bir hiç artık benim için...

Ama bunu itiraf edebilecek kadar da yürekliyim... Kandırmadım ama hayatta kandırıl mayı öğrendim hem de kana kana.. Yüreğim zaten çok uzun zamandır kendimce sevmekteydim.

Yüreğimde bu kanamalardan fazlasıyla nasibini aldı artık... Ne kendimi kandırmalıyım ne de okuma zahmetine giren insanları...

Sevgi denen şey bizden çok uzaklarda kalmış ve ben her defasında sadece uzaktan el sallamışım sevda yolun da yürürken hep tek başıma yanlız ilerlemişim... Ve hep el sallamışım gidenlere bir gün dönerler diye belki... Akıttığım bardakla su değil... Gözyaşlarımı dökmüşüm yollarına belki bir gün gelir dönerler diye...

Ama anladım ki bu dünya da ya sessizce kalacaksın seyirci...

Ya da ya da oynuyacaksın bu oyunu diğerleri gibi.... Ama olmuyor üç beş seyirciyle... Dilerim herkes herkes gene de birbirini çok sever...

Yapamayacağım ben bu kadar artık kurduğum sevgi dünyasının tek tek yıkmalarına izn vermiyeceğim... Bu sefer ben hiç bir şeyin beni yıkamayacağı ölümün en acısını tatmış olan ben... Bu hiçlikle artık başedemiyeceğim değil mi ki misafirim bu dünya da bir misafir gibi yaşayacağım üç günlük misafir şu dünya da...

Tüm kelimelerim yarım kalıyor artık, cümlelerimi tamamlıyamıyorum. Hayat senin yaşattığın kadarmış yarım kaldı, ben tamamlıyamıyorum. Sen benden izin almadın ama müsadenle artık ayrılmak istiyorum. Direnmiyorum sana yenik düştüm zayıf tarafım diyordum ya sen oradan vurdun.

Sensizlik ağır geliyor artık yüreğime taşıyamıyorum. Yüreğindeki atan yürek ben değilim. Yürek atışlarına dayanamıyorum. Kırgınlığımın sana olduğunu düşünüyordum. Ben kendime kırgınım bunu kabullenemiyorum...

Şimdi geceler gene arkadaş ama düşüncem sensiz, belki de seni düşüneceğim son kez bensiz mutlu hallerinde...

Sen başarabildiğine göre sormayacağım bende ki bu eksiklik ne diye... Kalabalığım ama sensizlik yüreğimde...

"İyi" demek adettendir ya! "İyiyim" diyorum soranlara asalında biliyor musun can ? DEĞİLİM

Şimdi acılan yaramı gördüm kabuk bağlamaya başlamıştı kısa zamanda, nasıl da dikmişlerdi ya ben dikiş aralarından sızanları gördüm bu gece...

Hani parmak kaldırıyordum ya hayatta can vazgeçtim ben bu gece yokum... Ve bundan sonra ki ne gündüzlerde ne gecelerde...halbuki belki de en uzun günün en kısa geceye bağlandığı akşamdır. Bu gece seni düşünmedim ben... Bunlar da ne diye sorma can içimdeki umut mumlarını söndürüyorum ben...

Hüzün veren ezgilerin ve kelimelerin bütünlüğünde kaldı artık gizli sevdalar... Bir emek sevgi ve hoşgörü elçisi olmaktan yorulmuş yüreğim...

Yorgun Usta işciliğinin tarifsiz emeğini almakta şimdi...

Seni içimden terk ediyorum ben... Şimdi arkamda ne bir belki... ne de bir keşke kaldı içimde... İçimde yanan son mumdu artık... Onu da üflüyorum ben... Bu akşam inan seni düşünmüyorum ben... Yeter tamam artık buraya kadar direnmiyorum... Dinlemiyorum seni hadi can ver artık ne olur içimdeki son nefesini...

Yarım kalan bir rüyaydı bu artık izin ver uyuyarak tamamlamak istiyorum. Şimdi son bir iyilik yap bana canım... Sen nasıl unuttun anlat bana bir masal gibi uzun uzun olmalı ki uyuyabilmeliyim ben de senin gibi...

(Hiç istemem ama) BİTTİ...

Gözlerin gibi bakabilir,
Kulakların gibi duyabilir,
Yüreğin gibi hissedebilirim...
Senin için ne yapabilirim?

İmkanım olsa her sabah odana güneşi getiririm...
Geceleri tüm yıldızları pencerende toplarım...
Ay senin odanda doğar,
Bastığın yerleri pamuk tarlasına çevirebilirim...
Düşerken canın yanmasın...

Geçtiğin yolları güllerle kaplarım,
Gül kokosu yüreğine işlesin diye...
Senin için ne yapabilirim?

Sevipte terkedişlerinde...
Derdine derman olurum...
Geceleri yanlızlığına eş...

Hayattaki yoğun dalgalarında,
karşıdan karşıya geçmen için köprün olurum...
Saçlarına düşen aklarda kara,
Yüreğine düşen karalarda ak olurum...

Yarım kalmışlıklarında tamamlayan...
Tamlarında yarın kalanın olayım...

Hayatına hayat katamam belki ama,
Hayatına can verenin olayım...

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..