Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '15

 
Kategori
TV Programları
 

Seri katil üzeri büyük N

Seri katil üzeri büyük N
 

google


Önbilgi: Bu metin, ‘Hannibal’in 2. sezonunun 5. bölümü seyredildikten sonra özellikle yazıldı. Seri katiller ve bu konudaki televizyon dizileri hakkında, daha önce de birkaç metin yazıldı.

Seri katiller üzerine, son 10 yılda birkaç dizi yapıldı:

Dexter, Following, Hannibal.

Dexter, konusunun bir ilkiydi.

Sevimli bir seri katil tipi yaratmıştı ama komedi değildi. Dizinin sonunda da Dexter kaçtı.

Ancak, Dexter’in dizideki bazı katillerle ve seri katillerle ilişkisi çok berbat verildi.

O günden beridir de, böyle gidiyor.

Anlatı dizisi, iyi başladı ama kötü sürdü.

Neden?

İşte bu metin veya metinler dizisi, bunu açımlamaya çabalayacak. Bunun neden seçildiği de, ayrıca, metinler içinde yedirilerek verilecek.

Öncelikle, ‘Following’ olsun, ‘Hannibal’ olsun, hiper-tekst, dolayısıyla da ‘hiper-çapraz-medya’ olmaya çabalıyor. Başarısızlıklarının birincil nedeni bu. Yapabilselerdi mucize ve büyük başarı olurdu ama yapamamışlar. Yapamadıkları ise şu:

Henüz kendi üzerine konuşamayan bir konuyu ve dili / duyu-dil’i, birkaç ‘N’ adım ötelemeye debelenip, onu meta-N-dil kılma becerisi. Dil-altı’ya geri düşmüşler böylelikle.

Eksik olanlar:

Form olarak:

Çapraz medya, henüz tam bir duyu-dil kompleksi kılınamadı ve yaklaşık son 10 yıldır bunun için yoğun çaba var ama bu yönde değil: Yani dilbilimsel olarak değil.

Hannibal’deki görüntü göndermeleri, ‘Ateş Benimle Yürür’ün başındaki boş gösterge göndermeli ‘teyzemin gülü’ planından 25 yıl sonra, çok büyük başarısızlık.

İçerik olarak:

Seri katillik, sosyolojik olarak henüz böyle irdelenmedi veya henüz bu alanda yaygın konsensus yaratacak veri tabanı yok. Yani, söylem düzlemi yok bu konuda.

Hannibal’deki seri katil söylemleri, oldukça boşlukta. Olay, hafiften ‘Lost’ kıvamına kayıyor. Yani, seyirciyi yanıltmak için, çok fazla soru yaratmak ama sonra hiçbirini yanıtlayamamak.

Alan şu:

Seri katillerin birbirleriyle ilişkisi. Seri katiller, zaten milyonda birlik falan vakalar oldukları için, karşılaşmaları da trilyonda bir gibi bir orana düşüyor. Hele hele 10 seri-katil ikilisi ilişkisi kuracak denli veri tabanı belki binyılda birikebilir.

Şerh şu:

Polisiye kurmacalardaki seri katil söylemi geleneği, Lawrence Sanders’in ‘Yedi Ölümcül Günah’ ve ‘On Emir’ dizisi ile başlatılabilir ve 1970 momentlidir. 2020 gibideyiz dersek, bu konuda hepi topu 50 yıllık bir gelenek var ama bu arada Dünya, modern ile post-N-modern dışına taşmaya ve çıkmaya başladı artık.

Yani:

Seri katillik modern ve post-X-modern dönemlerin problematiğiydi.

Ön açılımlar böyle geldi.

Ara şerh:

Hala, roman / film / kurmaca / sanatsal yerine, sosyolojik / bilimsel çalışmaları yeğleriz. Ha, sonra onlardan bunlar yapılır, o mümkündür ama tersi henüz görülmedi.

Ara bilgi:

Peki, ben neden bu konuya taktım?

Dr. House’dan 2 yanıt:

Bir şey varsa, onu bilmemek mazeret değildir.

Problemi çözersin, hasta iyileşmese de olur.

Gelelim asıl açılıma:

Seri katiller asıl, Papa’lardan, devlet liderlerinden ve generallerden çıktı.

Engizisyon kararları ile on binlerce kişi, seri katillere beş çeken yöntemlerle katledildiler.

Zamanının Bulgaristan devlet başkanı, eski general Jivkov, girdiği her savaşı kazandı ama birlikte savaşa girdiği tüm ordular yok oldu, yani general sağ ama erler kompleta kaput. Bu da, Jivkov’vari bir ‘Generallerin Gecesi’. (Bakınız, bu filmin açımlandığı, önceki metinler.)

Buradan sıçrayalım:

Dinin seri cinayeti olur ama seri cinayetin dini olmaz, kültü olur, popüler kültürü olur ve bu metinler dizisi de öyledir zaten. (Following’e gönderme.)

Seri katillerin hayranları olur ama bu konuda çıraklar ustaları geçemez değil, hatta onları taklit bile edemez.

Çünkü:

Cinayet bir güzel sanattır ve her seri katil kendi sanatına imzasını basar. Seri katil dediğin de, 20 yılda falan yetişir.

Buraya kadar, seri katillik söyleminin kendi üzerine konuşabildiğini kanıtlamış olduk.

Bu durumda:

Ben de, en azından potansiyelce ve zihnen bir seri katilim, demektir, dolaylıca da olsa.

Peki, bir seri katil hiç adam öldürmemeyi seçer mi?

Bence evet.

Veya:

Bir seri katil, İstanbul’a ve Diyarbakır’a senkron 2 atom bombası atar mı?

Bence atar.

Ama:

O zaman, seri katil değil, insanlık suçu işlemiş bir sivil-general olur. Eh, bu da bir ‘Generalin Gecesi’ olur o zaman.

Peki, bir seri katil yargılanmayı kabul eder mi?

‘Kötülüğün Banalliği’ndeki Nazi ise, evet.

Hatta, kendini beraat ettirip, karşı tarafın suçluluğunu bile kanıtlayabilir.

Ama bunu yutmak için, Seferadlar’dan tiksinen bir Eşkenaz ve Nazi felsefeci Heidegger’e aşık ve onu affeden Hannah Arendt olmak gerekir.

Seri katil kadın böyle oluyor. En azından 1960’larda.

Tabii, toplama kampında Musevi öldürmüş Musevi var olmuş olduğunu da belirtmiş olalım. Nazi işbirlikçisi yalnızca.

Bu 3 dizi nezdinde, konunun açılımını şemalayıp es verelim.

Polisler, psikiyatristler ve seri katiller.

İşte burada, tüm bu 3 dizi de, o son 50 yıllık klişelerin tamamına şimdiden saplanıp kaldı.

Bir tek Hannibal, öldürme nedeni ve öldürme tasarımı ile ilgili olarak, yeni bazı kavramlar yarttı.

‘According my design’, bunlardan biri.

‘Benim tasarımıma göre’, ‘bana göre’ değil.

‘Tasarım = simülasyon’ diyelim ve duralım.

‘Benim simülasyonuma göre’ yani.

Şerh dipnot: ‘According my design’cının eksiği şu: Öldürme nedeni yokmuş gibi davranıyor ama zaten seri katillerin öldürme nedenine gereksinimi yoktur. Sonra da, öldürmek istemiyormuş gibi yapıp, tahrik edilince, öldürüyor veya buna teşebbüs ediyor, pratikte, düşüncede kalmıyor.

Nokta.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..