Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '13

 
Kategori
Ne Nerede?
 

Servet ayaklarınızın altında

Servet ayaklarınızın altında
 

Keşanlı İş Kadınları başarılı çalışmalarıyla dikkat çekiyor (Foto: Keşanlı)


“Bazı Naneler Hayatta Bir Kez Yenir” desem; kompleks bir yazıya başlık atmış olurum, kabul ediyorum; anlaşılması zor, yorum gerektiren ve belki de “ne diyor bu aklıevvel!” dedirtecek türden… 100 yıl sonra anlaşılır desem “halt” etmiş olurum, haddimi aşarım, itiraf edeyim biraz da “aşırmış” olurum. Çünkü yazılarım; derlediğim, alıntılar yaptığım düşüncelerdir. Bu nedenle kendimce sonuç çıkarmam ve ana fikri de vermem gerekir her yazıda, değil mi?! ..
*
Pekiyi nedir bu naneler:
İlki, sadece donanmayla Çanakkale Boğazı’nı geçebileceğini, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceğini sanan, umduğundan çok daha başarılı bir savunmayla karşılaşan; bu nedenle müttefik ordunun tarihi yenilgisine yol açan başarısızlığın mimarı İngiltere’nin Bahriye Nazırı Churchill’in yediği nane… Çok zor durumda kaldı ve muhaliflerin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Bu, Churchill’in acı nanesiydi, bir daha yemeye kalkmadı.
*
İkincisi, sonraları başbakan olmuş Winston Churchill’i yakaladığı her yerde eleştiren, keskin zekâsıyla her sözünden sonra kafalarda kasırgalar estiren, yaşlılığının tadına varmış, yaşam tarzından vazgeçmemiş, giderayak “yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim…” demesine rağmen 94 yaşında ağaçtan düşen Bernard Shaw… Bu da Shaw’un son yediği nane olmuş elbette ama bir daha da yiyememiş, çünkü hayatını yitirmiş.
*
Üçüncüsü, “Haksızlıklara baş kaldırmak sanatçının görevidir. Bu anlamda Fazıl’ın duruşunu doğru buluyorum” diyor babası ve ekliyorsa “Yanlış yapmıyor ama bazen uçuk tepkileri olabiliyor. Onlar daha durulabilir.” Üstelik bir de bunu en az onun kadar değerli bir düşünür ve yazar olan (babası) Ahmet Say söylüyorsa, bu, her ne kadar Shaw kadar olamıyorsa da yeteneğini dünyanın kabul ettiği ve bendenizin de musiki dehasına hayran olduğum, Fazıl Say’ın nanelerinden biri değilse nedir?
*
Dördüncüsü, Ahmet Say’ın anlatımıyla, 12 Eylül darbesi; edebiyatı zavallı, sözünü söyleyemez bir duruma düşürmüş, ülkemizin şair ve yazarları istedikleri şiir ve yazıları yayımlayamaz hale gelmiş, otosansüre mahkûm olmuşsa… 12 Eylül darbesini yapan 5 kişi için 30 yıl sonra sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler ve darbe mağdurları peşi sıra davalar açıyorsa, dönemin askeri cunta yönetimi insanlığa karşı suç işlemişse buyurun size sosyolajik acı nanelerden biri!..
*
Askeri cuntanın dayattığı “otosansürü” yaşamış toplum, yanlışı düzeltme iddiasıyla gelen bugünkü siyasi iradenin yönetimi altında (ironik bir biçimde) Keşan’a okul, hastane değil de hapishane ister(!) hale gelmişse, buyurun en acı nanelerden biri daha!..
***
Tadı hoş naneler de yok değildir elbet; "Keşan'ın Lezzeti Tescilli Satır Eti..." her et gibi değildir, hayatta bir kez yendi mi hep yenir, Keşan’da pişirilir, Keşan'da bilinir. Bulduğumuz her ortamda lansmanını yapmak gerekir. Üzerine ekersen, hoş bir nane lezzeti de verir, demokrasi gibi, insan hakları gibi, özgürlük gibi…
*
Bütün bu derslerimiz, birikimlerimiz, kültür zenginliklerimiz elimizin altındayken “farkındayız” demek istiyorum aslında... Kendimce bir ders çıkarırken, güzelliklere emeği geçenleri de, insan hakları ve demokrasinin yılmaz savunucusu Milliyet (blog)’teki cesur yürekleri de kutlamak istiyorum.
Tıpkı “Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?” sorusunda olduğu gibi!
Bilirsiniz; cevaben “Ona ulaşmak için eğilmek lâzım da ondan…” der ya Feylesof! ... 

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..