- Kategori
- Kültür - Sanat
Sevgi ne demek, sevmek ne demek
Annabel Lee güzelim Annabel Lee!.. Gitmek uzun bir şiir ve kanar, anılar bulunduğu kenttlerde yaşar...
Sana o martısız kentte avuçlarında martı besleyen çocuktan bahsetmiş miydim... Avuçlarında gizlediği martıları görünce, bu kentte sevebileceğim biri işte demiş, iç sesini dinlemiştim... Güzeldi alımlıydı...Hermann Hesse’nin Goldmund’uydu bir parça... Bir parçası da dondurmuştu içindeki ırmakları... Bir şey kaldı o kentte..
Ben avuçlarına bıraktıkça yıldızlarımdan bir bir kayboluyordu nedense martılar! Doğallık bozulmuştu yani... Kırmızının soyundanım neye dokunsam yangın....Sinsi ve saldırgan bir boşvermişlik takınmıştı, yüzeyel olarak ard niyet yoktu edasında ama derinliklerinde...
Bu evrilme neyin nesiydi... Belki rastgele bir saçak altına sığınmıştık yağmurda... Belki de füzyon bahçesiydi durduğumuz yer korktuk, belki de gücümü ölçen bir rüzgardı özensizliği, belkide kalıcılığın gerçekleşmesine teyitti belirsizlik, yanlış hesaplar belki... İç sesini duymuyordum yahut hiç duymuyordum tapınakları da dolaşsam.... Güncesini tutamam kaygılı gecelerime olmayışının.... Ben tepkilenim makamına geçince oda müthiş öfke çoğaltıyordu ahenklere...
Çaba sözcüğünü uzayın boşluğuna fırlatıp ben böyleyimi dayattığı isyanlı günlerin yoldaşlığındaydım...Bir kavşaktaydık ikimizde, mümkünlerin mümkünsüzlüğü... Kar kristalleri parmaklarım, alnım darmadağın, tüm suları birleştiriyorum fırtına kopuyor aymaz ayazı yağan günlere...Özlemek sonraya...Oturup gözyaşı akıtamam kendime, hayatın sunduğu ironilerle neye kime küsmek şimdi... Yarenlik te edemem yapaylığa...Koşullara...
Ey yürek!...Çağla gel... Kare kare göster damla damla dök içindekileri sevgilinin sevgisine ki karışıp ummana aksın gatalar bile yarenlik etsin yakarışlarıyla, dedim tutmadı...Yaşanılanlar an içinde algılanamıyor Annabel Lee...
.Bu gün birlikte SEVGİ ile ilgili şeyler yazalım diyorum Annabel Lee!Sevgi karanlıklara yıldızlar yaratabilmektir... . Madem; Sevgi: İnsanın varolma sorununun çözüm yolu diyor Erick Fromm...Bir derya ki sorma... Hasta olduğum bu kentte kimsesizliğimi hissettiğim bir gecede düşündüm de, milyonlarca salise var ve neler sığmıyorki bu saliselere...Neler olmuyor ki bu saliselerde...Doğumlar-ölümler, sevinçler-üzüntüler, vuslatlar-ayrılıklar vs. vs.ler...
Herkesin de bol bol yazdığı anlattığı kullandığı bir konu ama yaşamımızda da eksikliğini duyumsadığımız bir konu...Ah güzel Annabel Lee senin sevilmek ve sevmekten başka düşündüğün bir şey yoktu ...(O yüzden bana da senin adını takmışlardı)Yanı sevgi yaşamın ta kendisiydi o deniz ülkende...Şimdi bakıyorum da sevilmenin peşinde herkes, sözcük ikiye bölünmüş ilk hecesi alınmış...Yalnız emir kipi SEV!
Adı sen olan birinin seçimi yanlış değildir aslında sonradan yanlışa dönüşüyor nedense günümüzde... Toplumsal varoluşumuzda mıydı yanlışlık yoksa...Sevgi en büyük ihtiyaç !Gerçek bu ya! Sevmeyi biliyorsun ya sevilmen umursanmaz oluyor artık...Ne olursan o yine gel demiş ya Mevlana!.. O zaman egomu doyur, komplekslerimi kucakla, hegomanyalarıma katlan, , sorumsuzluğumu nimet say, ben bunlarla geliyorum...İhtiyaçlar hiyerarşisini Maslow Yalnızca sevilen için hazırlamış gibi...Oysa ozan ne demişti...
Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur
Kilimin dilinden ancak anlayan okur
Sırlarımı verdim sana sevgimi verdim
Şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim
...
Kilim kalbin aynasıdır gönlün sesidir
Her nakışı bir duygunun ifadsidir
Kilim sevgiliye çağrı aşka davettir
Kimi renkler şikayettir kimi hasrettir
Ah!Annabel Lee, ” Sevgi ancak iki insanın birbirlerine varlıkların özünden bağlanır, her biri kendisinin varlığının özünden tanırsa, gerçekleşir” Erich Fromm un Sevme Sanatı’da böyle anlatmaz mı?... Çaba gerekir sevgi için, bilinç işidir yani...Boşvermişlik fotoğraflarına sevgi de yer yoktur...Sen elmayı seviyorsun, elma da kokusunu tadını hoşluğunu rengini verip mideni doyuruyor...Engin Geçtan “sevgi beraberliğe yaşam katabilmeyi ve canlılığını artırabilmeyi içerir “der...
Bir fluu manzaradır gidiyor kalıcılaşamayan beraberliklerde... Herman Hesse’nin duyarlı entellektüeli Narziss “Usumuz sağlam ve kesin olan’ı belli bir biçimle donatılmış olan’ı sever, yararlandığı simgelere güvenmek, bel bağlamak ister, olmakla olanı değil olmuş olandan hoşlanır, olası’dan değil “der...
Evet Annabel Lee işte böyle; "Her şeyin fiyatı bilinir ama değeri bilinmez" der filozof! Yitirilince, ya da eksikliği hissedilince anlaşılır değeri bir şeyin... O zaman Fromm un tavsiyesine uyalım mı? “Sevgiden vazgeçmek olanaksız olduğuna göre sevgi konusundaki başarısızlıkların üstesinden gelebilmenin tek yolu olarak bu başarısızlıkların nedenlerini gözden geçirip, sevginin anlamını incelemeyi geliştirmek kalıyor”
Evet Annabel Lee gitmek uzun bir şiir ve kanar, anılar bulunduğu kenttlerde yaşar... Şimdi o martısız kentte yeniden avuçlarında martı besliyor mudur o çocuk?..Yoksa martılar benim halüsünasyonum muydu? Yine de bir şey kaldı o denizsiz kentte, hala adı itiraf edilememiş...Sonrası özlemek...
Ah Annabel Lee, bir mendil kanıyor yine...
"Güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri"
Keziban Karaaslan