- Kategori
- Kişisel Gelişim
Sevgi
İnsanlar genelde, “sevgi”nin HER şeyi çözümleyeceğinden söz edip HEP sevgiyi asıl, öncelerler ya... Bilirsiniz, ben pek katılmam buna. Derim ki hep “Sevgiden ziyade, asıl, bilinç önemlidir”; bu şekildeki itirazlarıma aşinasızdır mutlaka.
Ama sevgi elbette ki yadsınamayacak ölçüde değerli ve yararlı da bir duygudur. İnsan, sevmeyi tabii ki bilmelidir, sevgi(yi) hissedebilmelidir; nefretle değil sevgiyle dolu olmalıdır, sevebilmelidir, sevgiyi öğrenmelidir ve sevilmelidir... zira sevgisizse “eksik”tir-eksik kalır, o yüzden sevgiye de muhtaçtır, sevgiye ihtiyacı vardır zaten. Dolayısıyla, bir şeylere gayet doğaldır ki nefretle ve/ya sevgisiz değil de sevgiyle yaklaşmak daha bir tercihe ve teşvike şayandır.
Lâkin sevgi, aynı zamanda tehlikelidir de!
Çünkü insanoğlu kötü ve zararlı şeyleri de sever-sevebilmektedir maalesef. Bu da insana, düşüncesine, gelişimine, hele de aşırısı akıl, ruh ve beden sağlığına da zarar verebilecek derecede tüm varlığına, tüm yaşamına, iradesine ve de bilincine/bir şeyleri doğru bir şekilde idrak edebilmesine, algısına, anlayışına, kezâ çoğu zaman da doğru ve isabetli değerlendirebilmesine, böylece de doğru kararlar verebilip doğru da hareket edebilmesine engel de teşkil edebilmektedir. Yani zarar da verebilen bir duygudur sevgi. Hattâ yanıltan bir duygudur da ne yazık ki.
İşte bu nedenledir ki, Yaradan da yarattığını, yani hem bunu hem de yarattığı insanı da zaten gayet iyi bildiği için, esasen hiç öncelemez/öncelememektedir sevgiyi. Allah kelâmı olan Kur'an'da dahi pek bahsedilmemektedir zaten sevgiden. Farkettiniz mi, ya da düşünmediniz mi hiç “neden acaba” diye...?
.
.
.
Filiz Alev Tekin
12.03.”22