Sevinçler, kum taneleri ve geçen zaman

Bir şeylerin özlemini, acısını ya da sevincini taşıyoruz sürekli.. bir sonraki güne ne kalıyor ki öncesinden?
Sevinçler, tadına varılamadan bitiveren anlarda, konsantre...
Hayat su gibi geçerken üzerinden, sabun köpüğü gibi eriyip giden sevinçler...
Sevinçler ki gözlerimizde birer yıldız...
Birer yıldız, bir kum tanesine eş.
Ya sevgilinin gözlerinde, ya ayaklar altında...
Kalbimiz sema halindeyken dünyaya, kum taneleri rehberimiz.
Dünyanın en güzel ışıkları hangimizin gözlerinde parlıyor dersiniz?
***
Zaman geçiyor, sevinçleriyle hüzünleriyle akıp gidiyor. Geriye yalnızca kum taneleri kalıyor bu dünyada. Ki o kum taneleri de birer misafir. Misafir kum taneleri, onların da misafiri kar taneleri, bir taneleri: Hani varlığında sevinçle parlar gözleriniz gittiğinde kararır...
O sebeple midir ki aşkı ilk ele veren gözlerdir?
Aşkın nuru, gönülden göze akarken her bir zerreyi aydınlattığında, hangi göz o nuru gizleyebilir ki?
***
Öye güzel bir haftadayız ki, sevinçle doluyor içim. Aslında yazı karşılamak tek başına çok güzel. Bunun yanısıra, 1 Mayıs her ne kadar olaylı geçse de, emeğin değerini bilmek adına anlamlı, emek vermeden hayat kazanılmıyor, ülkemizin refahı için emek veren herkese kutlu olsun. Dünya Basın Özgürlüğü günü, haber alma özgürlüğü adına çok önemli bir gün, tüm basın mensuplarının bu özel gününü kutlarım.

En sevinçli olanı ise 1 Mayıs’ta Mevlana’nın Konya’ya gelişlerinin kutlanıyor olması ve tam da bu güzel haftada oraya gidecek olmamız. Evet, Hıdırellez sabahı bu yıl Konya’da olacağız kısmetse. MEDAR ailesinin organizasyonu ile Mevlana’nın dünyasını tanıyacağız. O Mevlanadır ki “kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu” diyerek bize müjdeci olmuştur. Biz bu muhteşem müjdeyle aydınlatan gönülden bir katre nasibimiz var ise önümüzdeki hafta gezi hatıralarımı sizinle de paylaşacağım...

Muhabbetle kalınız.