Şeytanların bağlı olduğu ayda

12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandum nedeniyle il il dolaşan siyasi parti liderleri, meydanlarda referanduma götürülen maddelerden ziyade genel secim konuşmaları yapıyorlar. Esasında referanduma götürülen maddelerin içeriği konuşulması gerekirken yakışıksız bir üslupla birbirileri ile kavga ediyorlar. Tabi ki bu kavga sadece kendi aralarında kalsa, ne yaparlarsa yapsın lazım değil. Ancak yakışıksız sözler millete de yansımakta; insanlar arasında kin, nefret ve ayrımcılığa sebep olmakta. Ana muhalefet partisi genel başkanı çıkıyor ve Başbakana “Recep bey, kalpazan” diyor. Başbakan karşılık olarak “Memur Kemal” “Boya değil soya bak” diyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç başka bir yeden Kılıçdaroğlu için “şu kadarcık boyuyla” deyip başka bir polemik başlatırken hiç ilgisi yokken İ.Melih Gökçek başka bir polemik başlatıyor. Sayın Gökçek sen başka birinin annesinin soyuna sopuna bakacağına; havuzlu villası olup olmadığını araştıracağına; Sincan Metrosu yıllardır beklemekten çürümeye yüz tuttu, biran önce bitirip milletin hizmetine sunmanın yollarına bak. Bırak siyaseti partiler yapsın sen belediyenin işleri ile ilgilen. Oysa ramazan ayında şeytanların bile Allah tarafından Müslümanlar arasında nifak tohumları ekilmesin diye zincire bağlandığını siyasetçiler herkesten daha iyi bilirler ama bizim siyasi parti yöneticileri birbirilerini aşağılamaktan da geri kalmazlar. Bizim siyasilerden isteğimiz sadece referanduma sunulan maddeler bizlere ne getiriyor veya değişmesiyle neler götürüyor bunlar üzerinde görüş belirtin ki vatandaş neyi oyladığını bilsin. Şayet bu kampanyayı genel seçim havasında devam ettirilirse liderler siyasi rakipleri aleyhine ayrıştırıcı, aşağılayıcı sloganlarla ülke insanın arasında sadece kin, nefret, ayrışmaya katkı sağlarlar. Dilerim ki lüzumsuz sözlerle şeytanların bağlı olduğu bir ayda boşluğu siyasetçiler doldurmaz.