Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Sezen Aksu Darüşşafaka konseri

Sezen Aksu Darüşşafaka konseri
 

Dün gece, 3 Aralık gecesi, Sezen Aksu Darüşşafaka Konseri'ndeydim. Sezen Aksu o muhteşem sesi ve orkestrasıyla 3 saatten fazla Darüşşafaka için sahnede kalarak, şarkılarıyla bizi mest etti. Şarkı arası sohbetleriyle de bizimile içli dışlı oldu. Allah ona ve ailesine "sıkılmayacakları" kadar uzun ömürler versin.

Konser başlamadan önce sahnedeki perdeye yansıtılan Darüşşafaka'yı tanıtım görüntüleri etkileyiciydi. Özellikle bir sınıf dersinde üçgenin iç açılarından görüntüye atlayan çoban bir çocuk. Doğrusu çoban çocuk çok iyi düşünülmüştü; "Darüşşafaka Anadolu'nun bağrındaki yetim çobana kadar eğitimde fırsat eşitliği sağlar" ifadesinin görüntüsel bir sunumuydu. İyi reklam diye düşünürken perde kalktı, konserin giriş konuşması için Darüşşafaka Cemiyeti Başkanı Zekeriya Yıldırım sahneye çıktı. Zekeriya Bey, tanıtım görüntülerindeki çoban çocuğun geçen yıl Darüşşafaka'ya giren Karaman'lı Samet olduğunu söyleyince ben çok şaşırdım; onu profesyonel bir reklam çocuğu sanmıştım. Üstelik bu çocuk Latin Dansı Yarışması'nda Marmara birincisi olmuş. Sosyal küreselleşme böyle bir şey olsa gerek.

Konser'in ilk bölümünde Sezen Aksu simli siyah, ince askılı, yandan uzun yırtmaçlı ve yırtmacında siyah uzun kordon püskülleri olan bir elbise giymişti. Ara sıra bu püskül uzantıları dolanıp bacağına düğümlenmiş olsa da şık ve zarifti.

İkinci bölümde giydiği yaldızlı nar kırmızısı ve gene yandan uzun yırtmaçlı ince askılı kıyafetini ona daha çok yakıştırdım. Hepten zarifti, ve bazen bir genç kız kadar hoppaydı. Doğrusu maddi çıkarı olmadan sahnede bu denli yorulan sanatçı az bulunur. Bu bakımdan Sezen Aksu ne kadar takdir görse azdır. Sanırım ondaki bu takdire şayan fark, kendisinin şarkı söyleme yeteneğiyle birlikte bir komedyen, bir filozof ve çoğu zaman da sokağımızdan biri olabilmesinden kaynaklanıyor. Bu farktan dolayı olsa gerek, o gece oraya neden toplaştığımızın bilincinde olan da kanımca hepimizden çok Sezen Aksu'ydu.

55 yaşındayım ve ilk kez çok sevdiğim Sezen Aksu'nun bir konserinde bulundum. Bu mutluluğu da bana konser bileti alan arkadaşım Öktem Kalaycıoğlu'na borçluyum. Arabam olmadığı için, geç vakit Avrupa yakasından Anadolu yakasına geri dönüşüm sorun olur diye az daha bu dost davetini geri çeviriyordum. "Bakarız bir çaresine; karşıda oturan bir sürü arkadaşımız var" diyerek beni yüreklendirdi. Bunun için de ayrıca teşekkür ederim. Konser sonunda bir diğer kıymetli arkadaşım Oğuz Uslu da beni Beykoz'daki evime kadar getirdi. Üstelik bu Oğuz, Ataköy'de oturuyor. Çok güzel arkadaşlarım var benim; bu bile tek başına her şeye yeten bir memnuniyet nedenim.

Bu konserde Sezen Aksu ve orkestrasının müzik ziyafetini elbette size aktaramam; ancak "Minik Serçe"den öğrendiğim iki şeyi size de verebilirim:

1- Sanatın büyük "S" si yoktur.
2- Vicdan ilahi adalettir.

Konser sonunda Darüşşafakalı bazı öğrencilerin Sezen Aksu şarkılarından kaptıkları imgelemleriyle yaptıkları yaklaşık 1, 5 x 2 metre boyutlarındaki tablo ile sarı güller Darüşşafaka’nın teşekkürünü ifade ederken Sezen Aksu da derinden duygulandı.

Bu konserin gerçekleşmesinde emeği olanlara, katkıda bulunanlara ve geceyi destekleyen kurumlara yürekten teşekkürler.

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..