Shake, ıt up! Şekerim. Kime diyorum?

Meyvanın her türlüsü, içkinin kuş sütü dahil hepsi var artık memleketimizde. Evinde beyaz eldivenli uşaklar olduğunu sonradan öğrendiğimiz Rauf Tamer’de sağcı gazetelerde yıllarca aynı şeyi yazdı’’ Bölgemizin en ileri ülkesiyiz. Balkanlarda bizim gibi kimse yok.’’ Sonra öğrendik ki kendisi iyi yaşıyormuş meğerse. Meyva’nın, mezenin her türlüsü var ülkemizde ama silme yoksulluk ve geri kalmışlığı artık ağzı laf yapan politikacılar dahi kıvıramıyor.Otobüsler birbirine geçmiş ikiyüzelli yoksulu taşımaya çalışıyor. Sonra o otobüsleri hayatlarında hiç kütüphaneye gitmemiş komşuları yakıyor. Diyarbakır’da çocuklarını dilenci çetelerine satanlar, Batman’da kızlarını çeteye satanlar, İstanbul’da her trafik ışığı dibinde kadrolu dilenciler, kapkaççılar. Her şey var ülkemizde.

Çocuğunuz varsa bilirsiniz. Biberon, araba, bez, beşik, döşek, oyuncak, kıyafet alacaksanız eğer. Yüzde doksanı yabancı ürün. Ve bir tanesinde bile Türkçe açıklama yok. Geçenlerde İkea isimli çok büyük mobilyacıyı geziyoruz, çağırdım görevliyi’’ Bana burada üzerinde Türkçe açıklama olan bir ürün gösterin’’ dedim. ‘’Hiç aklıma gelmedi böyle olduğu ‘’ deyip gitti. Bir tane üründe bile Türkçe açıklama yok. Sanayi bakanlığına yazdım bu durumu, ne oldu dersiniz? ''Bizi şu telefondan ararsanız bilgi alabilirsiniz'' diye cevap yazmışlar. Biz de halk hizmet için değil diş sıkmak için vardır. Ve bunu defalarca anlatan Çetin Altan, neredeyse ömrünün yarısını gri mahkeme salonlarında geçirmiştir. Ama en az yirmi başka dilde açıklama var kılavuzlarda . ‘’Shake ıt up! Şekerim demeyi biliyorsunuz üç puan için’’ demedi iyi ki oğlan bana.

Televizyonlar’da izlediğimiz çirkin programlar. Ahlak dışı, Toplumu çözücü özellikle hazırlanmış diziler. Utanmazlığın sınırlarında reklamlar. En fanatik partilerin iktidarında boy gösteriyor. Biz ne diyoruz zaten ‘’Dini siyasete alet etmeyin’’ Yoksa biliniz ki ayıp da gizlidir, ibadet de gizlidir. Kumarhaneler niye kapanmıştır bilir misiniz? Çünkü İsrail’li Yahudiler inanılmaz paralar kaybetmeye başlamışlardı. İsrail bizim gibi değil. Hiçbir şeyi şansa bırakmaz, hemen kapattırdılar hem de Erbakan’a. İyi olmadı mı peki? derseniz. İyi olmuştur genel olarak ama akılcı olmalıyız. Büyük şehirler’ de eskisinden çok kumarhane var. Hiç olmazsa Güneydoğu’da açılsa oranın kalkınmasına faydası olur. Oradakiler oynasın diye değil, Kıbrıs’a monaco’ya giden zenginlerimiz oynasa diye. Misal; Monaco. Eskiden Batman gibi bir yermiş.

Çocukların çukurlara düşmesini, evine giden babaların yaratıklar tarafından denize atılıp öldürülmesini ‘’şehirleşme sorunu’’ olarak gören bir Vali’miz var. Bunu bir Asayiş sorunu olarak görmüyor yani! Vali bey’e birisi de çıkıp demedi ki "Dünya’nın hangi şehirlerinde bunlar olur? Olsa olsa bunun adı şehirleşememedir’’ Altı milyon insanın yaşaması gereken yerde on dört milyon insan yaşarsa, bunların en az beş milyonu işsiz olursa, hayatında televizyon dışında hiçbir yerde karşı cinsi görmemiş insanlar Sultanahmet’te kısa kollu İspanyol kadınları görürse ne olur?

Borsa’nın yüzde yetmişi yabancıların elinde. Şirketlerimizin yüzde kırkı şimdiden yabancılara geçti geçiyor. İsteyen istediği yerden toprak, maden alabiliyor. Siz hele bir gidip Yunanis’tan da ev almak isteyin bakalım ne olacak? Alamazsınız. Dilerseniz bir de banka almayı deneyin. Birliğe girmeden Gümrük birliğini imzalayan biz. Her dediklerini ‘’uyum yasası’’diye çıkaran biz. Kadınlarımızı yollarda sürükleyip öldürenleri salan biz. Hukuk adına her türlü hukuksuzluğu yapan biz. 45 milyar doları altı, yedi şerefsizin İsviçre’ye götürmesine izin veren biz. Elliye yakın diplomatımızın, on binden fazla vatan evladımızın hesabınız soramayan biz. Şerefsiz adamın saçıyla, tüyüyle dolu haberler. Yeterince asap bozucu değil mi?

En değerli aydınlarımızı öldürdüler, en kıymetli evlatlarımızı yok ettiler. Bizi yönetenler, görev verdiklerimiz neyi neden yapamadılar? Tarih bunu sorgulayacaktır. Ülkesine aşık Doçentler, işini ibadet eder gibi yapan doktorlar, şerefli kalem sahibi gazeteciler, Profesörler, Bakanlar birer birer alındı elimizden.