- Kategori
- Psikoloji
Sigmud Freud ve Türkler
Biz Türkler’in bilime pek katkı yapmadığımız, bazıları tarafından devamlı söylenir.
Aslında bu doğru değildir.
Mesela Behçet hastalığı, adını hastalarından birinde sendromun üç ana belirtisini ilk olarak 1924 senesinde saptayan ve hastalık üzerine yaptığı araştırmayı 1936 senesinde yayınlayan Türk dermatolog ve bilim adamı Hulusi Behçet'ten almıştır.
Kafa tabanında, selle tursika denilen bir yapı vardır. Türk semerine benzeyen bu yapıya, Latinler Türk semeri anlamında, bu ismi vermişlerdir.
Dilimize İngilizceden çok kelime geçmiştir. Bizden geçem bir kelime vardır, o da yoğurtdur. Dünyanın en saygın ansiklopedilerinden Encyclopaedia Britannica da yoğurdu Türklerin bulmuş olabileceğini söyler
Bunlara yeni bir şey katacağım, Sigmud Freud’u tanımayan yoktur. 1900 yılında “Rüyaların yorumu” Interpretation of Dreams” adında bir eser yazar. Bu eseri Balkanlara yaptığı, ziyaretten sonra orada cinselliği her şeyin üzerinde tutan Türk azınlığı yada Müslüman azınlığı gördükten sonra yazar. Adı geçen eser, psikonalizin de başlangıçı kabül edilir. Freud’un balkanlara 1898 de ve 1904 buradaki hakı incelemek iki defa geldiği bilinir. Rüyaların yoğrumu eserini1898 ziyaretinden sonra yazar. O zamanlar Bosna Herzek, doğu kültürüyle yaşayan Avrupadaki tek bölge idi. Trebinje’de yaşayan Türklerin kadere teslim olan hayat anlayışının yanı sıra, cinsel doyum ve zevke aşırı önem veren niteliklerini gözlemledi. Türkler “cinsel zevklere "olağanüstü önem veriyordu, ve haremleri vardı Trebinje kentinde bir Bosnalı Türkün cinsellikle olan ilişkisini gözlüyor. Ona cinselliği olmamasının, ölmekle aynı şey olduğunu söylüyorlar. Freud bundan etkileniyor. Bosna Hersekli bir Türk’ün Freud’a, "siz de pekala bilirsiniz efendim, bu işin sonu gelince hayatın bir değeri kalır mı?" şeklindeki sözleri ve tedavisi olmayan bir cinsel hastalıktan mustarip hastasının intiharı, Freud’un ölüm ve cinsellik üzerine "bastırılmış düşüncelerini" harekete geçiriyor, yukarda bahsedilen eseri yazıyor. Yani Türkler burada da bir işe yarıyorlar.
Daha sonra yapılan çalışmalarda, Freud’un bu gözlemleri yaptığı sıralarda, eşiyle olan cinsel ilişkisinin son bulduğunu ve eşinin kız kardeşine duyduğu ilginin geliştiğini yazıyordu.
İşde biz Türklerin cinsel dürtüleri, Freud’un dikkatini çekmiş, bunları gözlemlemek, birkaç defa Balkanlara yolculuk etmiş.
Bunları duyunca, bende şaşırdım, okuyunca bizdeki bir laf geldi aklıma “Baldız baldan tatlıdır.” İyi bir deyim olmasa da, sanki bizdeki, Freud’un 120 yıl önce gözlemlediği cinsel dürtüleri gösteriyor.